Ekonomi politikası dediğimiz bütünün iki parçası vardır: Maliye politikası ve para politikası. Bu ikisi bir bütünlük içinde uygulanmazsa doğru sonuç almak mümkün olmaz. Para politikası denilen politika üç alt politikadan oluşur: Açık piyasa işlemleri (APİ), zorunlu karşılıklar ve faiz politikası. Bunlar içinde faiz politikasının ağırlığı çok yüksektir (yüzde 90 desek yanlış olmaz.) Çünkü APİ, likiditeyi ayarlamak, zorunlu karşılıklar da kredi hacmini düzenlemek için kullanılırken faiz politikası doğrudan doğruya tasarrufları ve tüketimi, dolayısıyla talebi etkilemek için kullanılır. Faiz politikasını askıya almak demek fiyat istikrarını sağlama görevini terk etmek demektir.
İşin ilginç yanı, merkez bankası faiz politikasını terk etmiş görünse de piyasa faiz uygulamasına, sanki merkez bankası yokmuş gibi devam ediyor. Bugün Merkez Bankası’nın politika faizi yüzde 14 olmasına karşılık gösterge faiz yüzde 22,4, 10 yıllık Devlet Tahvili faizi yüzde 22,4, bankaların mevduat faizi (yıllık) yüzde 19, ihtiyaç kredisi faizleri de ortalama yüzde 26 dolayında. Bu durumda Merkez Bankası’nın faizi önemsememesi ‘tavşan dağa küsmüş dağın haberi olmamış’ atasözünü hatırlatıyor.
0 faiz ile olmayacağına ben de eminim fakat 14 faiz oranı çok yüksek bize en yakın ülke Amerika'da 7 yani bizim yarımız kadar 8 yapmak istediler halk sokağa çıktı.