Miami deyince birçok şey geliyor insanın aklına. Deniz-kum-plaj üçlüsü, 50 Cent klibi kızları, paten kayan kızlar, Will Smith, hatta tuhaf bir biçimde, televizyonun üzerimizde bıraktığı kontrol edilemez etki nedeniyle Sibel Can’ın evi. Şaka bir yana, aynen kafada yarattığı bu karışıklık gibi, her şeyden biraz bulabileceğiniz bir şehir Miami. Kişisel fikrimi sorarsanız, oldukça eğlenceli vakit geçirebileceğiniz bir yer.
Adres: 4400 Rickenbacker Causeway, Key Biscayne, FL 33149, ABD
09:00–17:00
Telefon: (305) 361-5705
12400 SW 152 ST
Miami, FL 33177
Bu cadde gecelere akmak isteyenlere göredir ancak maliyeti biraz yüksektir. Miami'nin en canlı ve en ünlü caddesidir. Porsche'lar, Corvette'ler, Ferrari'ler ve eski dönem arabaları bu caddede bolca bulunur. (Özellikle Colony Hotel ve çevresinde)
Bu caddenin önemli özelliklerinden biri de buradaki yapıların art deco mimarisiyle yapılmış olmasıdır. Desenleri geometriktir. Art nouveau'da olduğu gibi gotik süsleme öğelerinden yararlanılır. 1930'lardan sonra mimarların mimariyi süsten ayırmak istemeleri ve süslemeyi değil işlevselliği savunmalarıyla son bulmuş; fakat 1960'lı yıllarda yeniden itibar görmeye başlamıştır.
Gündüz bir cafeyken gece bir cluba dönüşen bu mekanda gerçekten çok eğleneceksiniz
Meşhur South Beach’in bikinili, mayolu ve kaslı ortamları
Burası cankurtaran kulübelerinin güzelliğiyle dikkat çeken bir sahil
Burası o filmlerde izlediğimiz yer. Bikininizle, mayonuzla ortalıkta dolanıp içkinizi içebileceğiniz, yüzebileceğiniz, güneşlenebileceğiniz bölge. Özellikle kum plaj tercih ediyorsanız buranın kölesi olacaksınız. Kumsalda yatarken arada bir kafanızı kaldırarak, tepenizden geçen helikopterlere asılmış etkinlik haberlerini takip edebilirsiniz. Birçok club, etkinliklerini duyurmak için böyle bir teknik kullanıyor. Helikopterlerle ilgili bir diğer ilginç detay da, civarda köpekbalığı olup olmadığını kontrol ediyor olmaları. Kısaca siz arada bir havaya baksanız iyi edersiniz.
Şehrin gelişen, gökdelenlerle dolu bölgesi. Uzaktan görünce “heh, işte şurası Downtown Miami olsa gerek” diyebileceğiniz şehir merkezi. Konaklamak için mantıklı bir nokta olmasa da, oraya kadar gitmişken bir akşamınızı burada değerlendirebilirsiniz.
Burası Downtown Miami’de bulunan, hem bir şeyler yiyip içebileceğiniz, hem alışveriş yapabileceğiniz bir bölge. Bünyesinde muhteşem karides ve yengeçler yiyebileceğiniz Forrest Gump’ın çekildiği Bubba Gump, patenli seksi garsonların hizmet verdiği Hooters, Hard Rock Cafe ve hatta nargile içebileceğiniz bir mekan bile mevcut. Sakin bir akşam geçirebilir, isterseniz bir turist görevi olarak tekne turlarına katılabilirsiniz.
Adıyla insanı kendine çeken, sokaklarda “bacağında puro saran seksi kadınlar” olacak beklentisiyle gidebileceğiniz bu bölgeyi görünce, ortalıkta seksi kadın yerine farelerin ve evsizlerin dolaştığını görebilirsiniz. Hatta İspanyolca küfürlere bile maruz kalabilirsiniz. Evet evler, ortam, sokaklardan gelen Latin müziği sesleri, bu bahsettiğimin dışında kalan insanlar size küçük bir Küba deneyimi yaşatıyor, birkaç güzel mekan da bulabilmeniz mümkün, ancak yine de güvenli bir bölge olduğu söylenemez.
Burası, küçük adacıklarla dolu, “timsah turu” yapabileceğiniz, oldukça enteresan bir bölge. Sadece timsah değil çeşit çeşit yılan, vahşi kuşlar ve eğer fobiniz varsa kendinizi kesmenize neden olabilecek böcek türleri de görebiliyorsunuz. Tur fiyatları 60 Euro civarı.
Miami’den yaklaşık yarım saat uzaklıktaki bu outlet, içinde yüzlerce marka barındırıyor ve Amerika’da bulunan en büyük outletlerden biri. İçinde aklınıza gelebilecek ve henüz duymadığınız için aklınıza gelemeyecek her türlü marka mevcut.
Bu gidilecek bir yerden çok, gerçekleştirebileceğiniz bir tur. Bu bot turu ile küçük adaları gezme fırsatınız oluyor ancak birçok insan için ilgi çekici olan yanı, ünlülerin evlerini dolaştırıyor olması. Charlie Sheenler, Julio Iglesiaslar efendime söyleyeyim, Shaquille O’Nealllar, bunların hepsinin evini görebilmeniz mümkün. Fiyatı 20 dolar civarı bir şey.
Bir zamanlar Lemon City olarak anılan bölge Haitili göçmenlerin buraya gelip yerleşmesinden sonra Little Haiti adını almış. Karayip kültürüyle Amerikan ruhunun esintilerini taşıyan bölgede, egzotik mimarisiyle ünlü Carribbean Market Place adlı alışveriş merkezi görülmeye değer.
Miami’nin en güney ucunda bulunan Key Biscayne’de beyaz kumlu sahillerin yanı sıra, bisiklet ve doğa turları yapabileceğiniz Crandon Park ve Bill Baggs Cape Florida State Recreation Park isimli iki büyük park bulunuyor. Ayrıca Crandon Park içinde yediden yetmişe herkesin ilgisini çeken yunus ve katil balinaların şovlarıyla, değişik balık türlerini görebileceğiniz Miami Seaquarium da kaçırılmaması gereken yerlerdendir.
Ağaçlarla çevrili caddeleri, birbirinden güzel bitkilerin bulunduğu parkları ve fıskiyeli havuzlarıyla adeta Venedik’i anımsatan Coral Gables, yerel halkı tarafından City Beautiful (Güzel Şehir) olarak da bilinir. Bu bölgede özelliği bozulmadan korunmuş birçok tarihi bina görmek mümkün. Akdeniz esintilerini yansıtan bölgede Miami’nin en eski üniversitesi olan University of Miami bulunuyor. Hemen üniversitenin yanında yer alan Lowe Art Museum ise (Lowe Sanat Müzesi) yerli ve yabancı birçok sanatçının eserlerinin sergilendiği görülmeye değer bir müze. Akdeniz mimarisinin özelliklerini yansıtan Venetian Pool (Venetian Havuzu), Biltmore Hotel ve Douglas Road Entrance da bölgedeki görülmeye değer diğer yerler arasında.