Taş Yalamaktan Çiğnemeye Kadar Jeologların Kullandıkları Tuhaf Teknikler ve Sebepleri

Jeologlar, taşların sırlarını çözmek için bir Sherlock Holmes titizliğiyle çalışır. Ancak bu sırları keşfetmek için kullandıkları yöntemler, dışarıdan bakan biri için oldukça tuhaf görünebilir. Hiç, bir jeologun taş yaladığını gördünüz mü? Bu ilginç yöntemin arkasında aslında çok mantıklı sebepler var. Gelin, bunun sebeplerini ve daha fazlasını birlikte keşfedelim. 👇

Kaynak: 1

Jeologların taş yalama alışkanlığı, buldukları materyalin gerçekten fosil kemik olup olmadığını doğrulamak amacıyla başlamıştır.

Dilinize yapışan fosil kemikler diğer kayalardan ayırt edilir.

Bu, kemiklerin yapısından kaynaklanan bir özelliktir. Özellikle jeolog ve paleontolog Dr. Randall Irmis, bu yöntemi sıkça kullanmaktadır.

Utah Doğal Tarih Müzesi'ndeki gönüllü Eliza Petersen, bir dinozor kemiğini yalayarak bu yöntemin pratikliğini gösteriyor.

Taşları yalamak, jeologlara fosil kemikleri tanımlama konusunda yardımcı olur ve bu sayede geçmişin sırlarını deşifre eder. Bu basit teknikle, jeologlar fosilleri diğer taşlardan ayırt edebilir, tortul kayaların tane boyutunu anlayabilir ve kireçtaşının özgün kokusunu tespit edebilirler.

Fosil kemikler, milyonlarca yıl öncesine ait hayvan iskeletlerinin zaman içinde taşlaşmış halleridir.

Bu fosiller, jeologlara geçmiş canlılar hakkında eşsiz bilgiler sunar ancak fosil kemikleri diğer taşlardan ayırt etmek her zaman kolay değildir. İşte bu noktada, fosil kemiklerin kalsiyum fosfat içerikleri devreye girer. Bu madde, nemle buluştuğunda yapışkan bir kıvam alır ve bu nedenle dilde yapışma eğilimi gösterir.

Jeologların taş yalamaları dışında da dikkat çeken alışkanlıkları vardır.

Örneğin, tortul kaya tane boyutlarını anlamak için bazen bu kayaları dişleriyle öğütürler. Sahada, gerekli ekipmana ulaşamadıklarında bu yöntem pratik bir çözüm sunar. Kaya parçalarının dokusu, jeologlara kayanın nasıl oluştuğu hakkında ipuçları verir.

Kireçtaşı gibi bazı kayalar ise spesifik kokular yayabilir.

Bu kireçtaşları, deniz canlılarının kalıntılarından oluşur ve içerdikleri organik maddeler, kırıldığında veya koklandığında belirgin bir koku yayar. Bu da jeologlara kireçtaşının oluşumu hakkında bilgi sunar.

Jeologların çalışmalarında kayaların rengi önemli bir rol oynamaktadır.

Bu renkler, kayanın kimyasal yapısı, içerdiği mineraller ve nasıl oluştuğuna dair önemli bilgiler sunar. Kırmızının hüküm sürdüğü kayalar genellikle demir oksit içerir. Bu demir oksit, oksijen bakımından zengin bir atmosferde oluşmuştur, bu da o dönemde oksijenin var olduğuna işaret eder.

Jeologlar sahada, kayaların renklerini belirlemek adına renk kartelası gibi araçlar taşır.

Bu kartelalar sayesinde, kayaların renkleri standardize edilmiş renk kodlarıyla karşılaştırılır, bu da renk analizini daha objektif kılar.

Bu içerikler de ilginizi çekebilir. 👇

Temel İnceleme Konusu Dünya Olan Bilim: Jeoloji Nedir?
Arkeologlar Tarafından Bu Zamana Kadar Bulunan ve Gözlerimizin Dolmasına Sebep Olan Kazı Keşifleri
Lise Seviyesindeki Bu Coğrafya Testinde Bütün Sorulara Doğru Cevap Verebilecek misin?

Popüler İçerikler

Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
Müge Anlı'da Yeni Bir Fenomen Doğdu: Habibe Kendine Has Tarzı ve Tavrıyla Hepimizi Fena Gaza Getirdi!