Bu konuda çok fazla bilgi kirliliği var ve bana en çok gelen sorulardan biri de bu aslında hatta bir takım örnekler vermek isterim bu sorulara şifayı veren Allah ki şifacılık da ne oluyor?, uzak doğudan gelme özenticilik bu alan öyle değil mi?, dinime uygun mu?, günaha girer miyim?... Liste uzar gider, bu minvalde cevaplamak isterim bu soruyu:
Öyle unutturuldu ki Anadolu bilgisi, Anadolu’da şifacı kadınlar vardı, otları, bitkileri tanıyan, mevsimleri, havayı okuyabilen etki ve tepki yasasının işleyişini bilen, sahi ne oldu o kadınlara ne oldu o bilgilere de biz bugün bu alanın Uzak Doğu’ya ait olduğunu sanıyoruz?
Küçümsettirildi bu alan, bu kadınlar “amannn koca karı usulü, aman zeytin yağlı yiyemem basma da fistan giyemem” küçük görülmesi sağlandı. Algılara rahatsız edici sözcükler, türküler eşliğinde yerleştirildi. Halbuki bugün tüm dünya Anadolu usullerinin peşinden “sağlıklı yaşam tarzı” diye gitmekte. Anadolu’da birisinin göbeği düşer şifacı kadın masajla ve bir takım enerji sağaltıcı tekniklerle iyileşme sürecini başlatır, yalın ayak basmayı öğütler, bedende biriken enerjinin sağaltılmasını destekler, öyle çok örnek verebilirim ki bu konuyla ilgili... 2018’te yazdığım Şifa’nın Gücü kitabımda deyimlerden yola çıkarak birçok tekniği de anlattığım kitabımı Anadolu’nun şifacı kadınlarına adıyorum.
- Tam olarak içeriği nedir bu kitabınızın?
Bugün kuantum fiziğinin ve kuantum düşünce tekniklerinin Anadolu’da deyimlerle nasıl bugüne taşındığını ve birtakım sorunlarınızı nasıl dönüştüreceğinizi yazdım.
Örneğin: “Bir şeyi kırk kere söylersen olur, ağlama ağlamayı getirirsin, kim ile dostluk yaparsan ona dönüşürsün, hayırda hayır vardır’’ vb. bugün tekrar eden düşüncelerin yaşamınızı etkilediği, ayna nöronların duyguyu kaydederek yaşamınızda deneyimlemenize olan etkisini, duygunun kaydedilerek yine yaşamınızda benzer deneyimlere neden olduğunu, çekim yasasını bizlere bilim ile anlatıyorlar. Tamamı topraklarımızda halbuki. Şimdi yeniden soruyor ve hatta söylüyorum biz ilimi ithal etmedik bu topraklarda doğurduk yaşattık ve işlettik peki sen neden unuttun ve ruhunu bilgi mirasını heder ettin senin sorumluluğun…
Bugün mimariden tutun, tüm alanlarda kullanılan sembolleri bile başka kültür ve inanışlara mal ediyor hatta negatif anlamlar yüklüyoruz. Sahip çıkalım bilgiyi hatırlayalım, bizim olana sahip çıkalım, bu uyanışın gerçekleşmeye başladığını görüyorum.
- Şifacılığı biraz daha açabilir misiniz?
Bizler çeşitli teknikler kullanarak bedendeki enerji, duygu ve düşünce titreşimini rezone ederiz, benim gibi özellikleri olan insanlar kişilerin alanlarını okurlar yani geçmiş kayıtlarının (anne karnı, annenin hamileliğinde çocuğun aldığı etkiler, anılar vb.) o ana olan etkisi gibi ve bu neden üzerine çalışır dönüşümü destekleriz, her şifacı farklı bir yol tercih edebilir. Ben bu şekilde çalışıyorum. Bir şifacı karanlık bir sinema salonunda yer arayan kişiye fener tutarak yer gösteren kişi gibidir, farkındalık yaratmalıdır, özgür iradeye müdahale etmemelidir. Gördüğü şeyi, bu bir hastalık da olabilir, pat diye söyleyemez; kişiyi yönlendirici fark ettirici bir üslup kullanmalıdır. Öğrencilerim bilirler bir şifacının kullandığı dil “lisanı münasip” olmalıdır çünkü bazen maddeye düşmemiş bir olasılığı görürüz bu sese dönüp ifade oluştuğunda artık o maddeye yani bedene düşer. Bu anlamda şifacı dediğimiz kişinin sorumluluğu fazladır, vebal alırsınız.
Yine bedensel bir hastalık varsa tıp ile destekli hatta doktor ile birlikte iş birliği içinde ilerlenmelidir. Bugün sosyal medya platformlarında gösterildiği gibi teknik çalışmalarda kişilerin girdiği katarsisi bir show malzemesi olarak kullanarak yayınlamak etik değildir. Bizler guru değiliz, bizler başka insanlardan üstün değiliz. Hayatta hatırlayanlar ve hatırlatanlar vardır. Bazıları önce hatırlar bazıları sonra. Bu bir ticaret, para kazanma alanı ve hatta sidik yarıştırılacak bir alan değildir, bu alanda rakip yoktur, bu alanda yol arkadaşlarımız vardır. Dolayısıyla bu ve buna benzer olumsuz algıların oluşmasına sebep olmuş her bir şifacı sorumludur dilerim onlarda hatırlar.
- Oldukça kapsamlı ve derin bir alan başka nelere dikkat edilmeli?
Evet geniş ve kapsamlı bir alan, bu alanla ilgilenen kişiler, temel psikoloji, enerji, titreşim ve frekansı fizik kuralları, anatomi, sistemin işleyişi vb. konularda da bilgi sahibi olmalılar. Öyle iki gün gideyim çakra öğreneyim, elimi ağrıyan yere koyup ağrıyı geçireyim değildir bu alan. Üstelik her bir semptom kişiye bir şey öğretmek için gelirken, şifacı bunu es geçip o ağrıyı geçirdiğinde ve kişi alması gereken dersi almamış ilerleyen zamanda o ağrının farklı bir bölgede daha güçlü bir başka semptom olarak çıkmasına sebep olacağını da bilmesi gerekir.
Ben eğitimlerimde her zaman uygulayıcının emniyetini öncelik olarak sağlanması yönünde donanımların hangi durumlara hangi sorunlara nasıl yaklaşacağı, duracağı yeri bilmesi, haddi ve yetkisi olmayan konularda sınır koyması gerektiği ile bilgilendiririm öğrencilerimi. Bizler teşhis koyma noktasında yetkili değiliz, yasal olarak dolayısı ile enerji sağaltıcının yani bir diğer deyişle “şifacının” bunları da bilmesi gerekir.
2011 yılında kök ile destekleyici alternatif tıp olarak kabul edilen bu alanın ilerleyen yıllarda çok daha önemli bir noktaya geleceğini gördüğüm vizyonlarla biliyorum. Bizler her ne kadar tıbbın alternatifi olarak gösterilmeye çalışılsak da biz alternatif değiliz. Çok daha eskiye dayanan teknik ve bilgilerin olduğu bir alandır burası. Dolayısı ile eminim ilerleyen yıllarda bilim bizi daha iyi anlayacak ve açıklayacak bir gelişme gösterecektir :)
Yine bu anlamda her türlü iş birliğine ve diğer alanların gelişmesi adına da hazırız :)