Taş ve Kristallerle Şifa Dağıtan İsim: Elif Kiraz

Bu hafta, doğuştan şifacı olup, taşlarla, kristallerle insanlara şifa dağıtan bir ismi, Elif Kiraz’ı ağırlıyoruz.

- Elif Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?

- Elif Hanım, sizi tanıyabilir miyiz?

Merhaba bendeniz Elif Kiraz.

Doğuştan gelen yeteneklerimi aldığım çeşitli eğitimler, yurt içi, yurt dışı araştırmalarım ve içsel bilgi ile açığa çıkartıp işletiyor bu alanda insanlara hizmet olarak ulaştırıyorum.

- Yaptığınız şeyi tam olarak nasıl tanımlarsınız?

Tam olarak yaptığımız şey insanların sorun, problem, sıkıntı olarak gördükleri tüm sonuçların neden kaynaklandığını temel kök sebeplerini kişiye fark ettirerek o alanı dönüştürmek böylece kişinin sonuç olarak gördüğü durum tamamen dönüşüyor. Çünkü neden değişirse sonuç değişir.

- Doğuştan gelen yetenekler dediniz bu konuyu biraz daha açar mısınız?

Evet elbette; çocukluğumdan beri gerçekleşen haberci rüyalar, karşımda gördüğüm insanların düşünce ve anılarını, auralarını okuyabilme alan mekan ile ilgili bilgi akışı gelmesi gibi özellikler diyebiliriz, bir dönem herkeste böyle olduğunu sanıyordum :)

Zaman içinde öyle olmadığını öğrendim, aslında tüm ailemde benzer özellikler olduğunu söyleyebilirim yine yaptığım araştırmalar ve gözlemlere dayanarak bu ve buna benzer özelliklere sahip olan insanların ailesinde atalarında yine bu ve buna benzer özellikler olduğunu görüyoruz yani kan ile dna ile taşındığını söyleyebilirim, çoğunlukla halk arasında “şifacı” olarak tanımlanıyor bu kişiler.

Ve yine sırası gelmişken bu özelliklere sahip kişilerde bu yeteneklerin açılması için bir takım ortak deneyimler yaşadıklarını da ifade etmeliyim.

- Nedir bu deneyimler?

Kişide bu bilgilerin açılması için bir takım tetikleyici unsurlar gerekiyor ki acı bu anlamda en iyi tetikleyici bu ve buna benzer özelliklere sahip kişilerin çocukluklarından itibaren “yalnızlık, yakın çevrelerinde ani yada acılı ölüm deneyimleri, tehlikeli kazalar yaşayarak kendilerinin ölüm deneyimleri yaşadıklarını, aileleri yakın çevreleri içinde anlaşılmadıkları, psikolojik ya da fiziksel taciz vakaları, beş duyu organlarının diğer insanlara göre daha açık olduğu, kendi ailelerine yabancılaşma ve bir yerlerde gerçek ailelerinin olduğuna dair özlem, madde para vb. tanımlarının diğerleri gibi olmadığı, doğaya ve doğa olaylarına alakanın diğerlerine göre daha fazla olması, duru işit duru görü gibi yetenekler, gök bilimlerine alaka, medyumik özellikler gibi başlıcalarını sayabiliriz.

Bu deneyimler bu özelliğe sahip kişileri yalnızlaştırarak iç dünyalarına dönmeyi ve öz ile bağlantıyı sağlamaya yarar, böylece bedende de salgılanan kimyasallar kişilerde beynin işleyişine etki ederek “yetenek” dediğimiz alanları tetikler.

Hep söylerim acı iyi bir katalizördür.

Bu yeteneklere sahip çocuklar eğitim hayatına başlamalarıyla bu özellikleri ile diğer insanlar dış dünya arasında çatışma ve daha fazla içe dönüş yaşarlar, ergenlik dönemlerinde ergenlik problemleri ile karıştırılır yaşanılan deneyimler ve bir takım ilaçlarla baskılanmaya çalışılır, çalışma hayatı vb. hayatın olağan akışında orda bir yerde bu özellik durur asla kaybolmaz eğer kişi 40’lı yaşlarına kadar bu potansiyelini açığa çıkartamamışsa fark edememiş ise kapı sertçe vurulur ve bir takım rahatsızlıklarla yüzleşir ve aslında bu son uğraktır çünkü bilgi açığa çıkıp işlememiş ve artık o özellik tamamen atıllaşır bir sonraki nesil ile döngü devam eder.

- Oldukça ilginç bir konu, peki şifacılık nedir?

Bu konuda çok fazla bilgi kirliliği var ve bana en çok gelen sorulardan biri de bu aslında hatta bir takım örnekler vermek isterim bu sorulara şifayı veren Allah ki şifacılık da ne oluyor?, uzak doğudan gelme özenticilik bu alan öyle değil mi?, dinime uygun mu?, günaha girer miyim?... Liste uzar gider, bu minvalde cevaplamak isterim bu soruyu:

Öyle unutturuldu ki Anadolu bilgisi, Anadolu’da şifacı kadınlar vardı, otları, bitkileri tanıyan, mevsimleri, havayı okuyabilen etki ve tepki yasasının işleyişini bilen, sahi ne oldu o kadınlara ne oldu o bilgilere de biz bugün bu alanın Uzak Doğu’ya ait olduğunu sanıyoruz?

Küçümsettirildi bu alan, bu kadınlar “amannn koca karı usulü, aman zeytin yağlı yiyemem basma da fistan giyemem” küçük görülmesi sağlandı. Algılara rahatsız edici sözcükler, türküler eşliğinde yerleştirildi. Halbuki bugün tüm dünya Anadolu usullerinin peşinden “sağlıklı yaşam tarzı” diye gitmekte. Anadolu’da birisinin göbeği düşer şifacı kadın masajla ve bir takım enerji sağaltıcı tekniklerle iyileşme sürecini başlatır, yalın ayak basmayı öğütler, bedende biriken enerjinin sağaltılmasını destekler, öyle çok örnek verebilirim ki bu konuyla ilgili... 2018’te yazdığım Şifa’nın Gücü kitabımda deyimlerden yola çıkarak birçok tekniği de anlattığım kitabımı Anadolu’nun şifacı kadınlarına adıyorum.

- Tam olarak içeriği nedir bu kitabınızın?

Bugün kuantum fiziğinin ve kuantum düşünce tekniklerinin Anadolu’da deyimlerle nasıl bugüne taşındığını ve birtakım sorunlarınızı nasıl dönüştüreceğinizi yazdım.

Örneğin: “Bir şeyi kırk kere söylersen olur, ağlama ağlamayı getirirsin, kim ile dostluk yaparsan ona dönüşürsün, hayırda hayır vardır’’ vb. bugün tekrar eden düşüncelerin yaşamınızı etkilediği, ayna nöronların duyguyu kaydederek yaşamınızda deneyimlemenize olan etkisini, duygunun kaydedilerek yine yaşamınızda benzer deneyimlere neden olduğunu, çekim yasasını bizlere bilim ile anlatıyorlar. Tamamı topraklarımızda halbuki. Şimdi yeniden soruyor ve hatta söylüyorum biz ilimi ithal etmedik bu topraklarda doğurduk yaşattık ve işlettik peki sen neden unuttun ve ruhunu bilgi mirasını heder ettin senin sorumluluğun…

Bugün mimariden tutun, tüm alanlarda kullanılan sembolleri bile başka kültür ve inanışlara mal ediyor hatta negatif anlamlar yüklüyoruz. Sahip çıkalım bilgiyi hatırlayalım, bizim olana sahip çıkalım, bu uyanışın gerçekleşmeye başladığını görüyorum.

- Şifacılığı biraz daha açabilir misiniz?

Bizler çeşitli teknikler kullanarak bedendeki enerji, duygu ve düşünce titreşimini rezone ederiz, benim gibi özellikleri olan insanlar kişilerin alanlarını okurlar yani geçmiş kayıtlarının (anne karnı, annenin hamileliğinde çocuğun aldığı etkiler, anılar vb.) o ana olan etkisi gibi ve bu neden üzerine çalışır dönüşümü destekleriz, her şifacı farklı bir yol tercih edebilir. Ben bu şekilde çalışıyorum. Bir şifacı karanlık bir sinema salonunda yer arayan kişiye fener tutarak yer gösteren kişi gibidir, farkındalık yaratmalıdır, özgür iradeye müdahale etmemelidir. Gördüğü şeyi, bu bir hastalık da olabilir, pat diye söyleyemez; kişiyi yönlendirici fark ettirici bir üslup kullanmalıdır. Öğrencilerim bilirler bir şifacının kullandığı dil “lisanı münasip” olmalıdır çünkü bazen maddeye düşmemiş bir olasılığı görürüz bu sese dönüp ifade oluştuğunda artık o maddeye yani bedene düşer. Bu anlamda şifacı dediğimiz kişinin sorumluluğu fazladır, vebal alırsınız.

Yine bedensel bir hastalık varsa tıp ile destekli hatta doktor ile birlikte iş birliği içinde ilerlenmelidir. Bugün sosyal medya platformlarında gösterildiği gibi teknik çalışmalarda kişilerin girdiği katarsisi bir show malzemesi olarak kullanarak yayınlamak etik değildir. Bizler guru değiliz, bizler başka insanlardan üstün değiliz. Hayatta hatırlayanlar ve hatırlatanlar vardır. Bazıları önce hatırlar bazıları sonra. Bu bir ticaret, para kazanma alanı ve hatta sidik yarıştırılacak bir alan değildir, bu alanda rakip yoktur, bu alanda yol arkadaşlarımız vardır. Dolayısıyla bu ve buna benzer olumsuz algıların oluşmasına sebep olmuş her bir şifacı sorumludur dilerim onlarda hatırlar.

- Oldukça kapsamlı ve derin bir alan başka nelere dikkat edilmeli?

Evet geniş ve kapsamlı bir alan, bu alanla ilgilenen kişiler, temel psikoloji, enerji, titreşim ve frekansı fizik kuralları, anatomi, sistemin işleyişi vb. konularda da bilgi sahibi olmalılar. Öyle iki gün gideyim çakra öğreneyim, elimi ağrıyan yere koyup ağrıyı geçireyim değildir bu alan. Üstelik her bir semptom kişiye bir şey öğretmek için gelirken, şifacı bunu es geçip o ağrıyı geçirdiğinde ve kişi alması gereken dersi almamış ilerleyen zamanda o ağrının farklı bir bölgede daha güçlü bir başka semptom olarak çıkmasına sebep olacağını da bilmesi gerekir.

Ben eğitimlerimde her zaman uygulayıcının emniyetini öncelik olarak sağlanması yönünde donanımların hangi durumlara hangi sorunlara nasıl yaklaşacağı, duracağı yeri bilmesi, haddi ve yetkisi olmayan konularda sınır koyması gerektiği ile bilgilendiririm öğrencilerimi. Bizler teşhis koyma noktasında yetkili değiliz, yasal olarak dolayısı ile enerji sağaltıcının yani bir diğer deyişle “şifacının” bunları da bilmesi gerekir.

2011 yılında kök ile destekleyici alternatif tıp olarak kabul edilen bu alanın ilerleyen yıllarda çok daha önemli bir noktaya geleceğini gördüğüm vizyonlarla biliyorum. Bizler her ne kadar tıbbın alternatifi olarak gösterilmeye çalışılsak da biz alternatif değiliz. Çok daha eskiye dayanan teknik ve bilgilerin olduğu bir alandır burası. Dolayısı ile eminim ilerleyen yıllarda bilim bizi daha iyi anlayacak ve açıklayacak bir gelişme gösterecektir :)

Yine bu anlamda her türlü iş birliğine ve diğer alanların gelişmesi adına da hazırız :)

-Peki biraz da yaptığınız çalışmalara değinelim, neler yapıyorsunuz?

Kurucusu ve yöneticisi olduğum bir eğitim ve danışmanlık şirketi olan Aurataş LTD. Adı altında yurt içi ve yurt dışı bire bir online olarak eğitimlerimi, danışmanlıklarımı, koçluk hizmetlerimi sürdürüyorum. Çalışma ve sosyal güvenlik bakanlığı onaylı eğitim uzmanıyım. Kişiye özel doğal taş takı tasarımlarım devam etmekte, Şifa’nın Gücü, Kristallerin Gücü kitaplarının yazarıyım, bire bir ve online seminerlerim, bu alanla ilgili yazılarımı paylaştığım bir köşe yazarlığı deneyimim devam etmekte. Yine bu alanda Auratas.com.tr isimli tüm sosyal medya hesaplarımda bilgilendirici yazılarımla insanlara ulaşmaktayım.

Yine farkındalık oluşturma amaçlı sosyal sorumluluk projelerinde gönüllülük esasıyla çalışıyorum. Hiçbir kurum kuruluş görüş ile bağlantısı olmayan tamamen yine gönüllük esasıyla çalışan ve benimde aynı şekilde iştirak ettiğim evsizlere, ihtiyacı olanlara destek sağlayan dernekler adına da destekleyici ve katkıda bulunucu çalışmalarıma devam etmekteyim.

Konu oldukça derin ve kapsamlı ve artık eksik, çıkar, show amaçlı bu alandaki kişilerle samimi öğrenmeye, hatırlamaya devam eden kişiler bir birinden seçiliyor bu çok sevindirici, sistem çok güzel işliyor ve herkes kendi hak edişini hazırlıyor…

- Peki mekan ve alan okumadan bahsettiniz bu tam olarak nedir ve bu anlamda gelecek ön görüleriniz var mı?

Evet, kayıt tutan materyaller vardır, eski eşyalar, taşlar ve mekan o kaydın titreşimini algılayabiliyoruz, tıpkı projektör gibi düşünün o alanın kaydı bizim algımıza projekte oluyor…

Gelecek ön görüleri, gördüğümüz vizyonlar ve bilgi akışı var elbette. Ben hiçbir zaman sansasyon yaratmak amaçlı bu bilgileri topluma arz etmedim, etmeyi de düşünmüyorum. Zira bilgi ile ne yaptığınız önemlidir ve her deneyim bir ders içerir. Toplumlarda baskın olan bilinç neticesinde hak ediş doğrultusunda deneyimler oluşur, dolayısı ile bizler insanları fark ettirici ve düşündürücü bir yaklaşımla seçimlerini yapmaları noktasında uğraşıyoruz. Özgür iradeye biz müdahale edemeyiz.

Bu anlamda artık bilinçleri yükselmiş öğrencilerimiz yol arkadaşlarımızla paylaşırız bu bilgileri. Topluma değerlerini hatırlatıcı, olası kayıpları fark ettirmek maksatlıdır paylaşımlarımız, yoksa bugün yaşanan bir çok şeyi yıllar öncesinden öğrencilerimizle zaten paylaştık.

- Peki danışmanlıklarınızda yaşadığınız ilginç bir olay var mı bizimle paylaşabileceğiniz?

Şöyle bir örnek verebilirim bir danışanım bir dostu ile gerilimli günler geçiriyor ve dostlukları kopma noktasında, danışanım dostunun onaylamadığı ve bu konuda kendisine gitgide bulunduğu bir ilişki problemi var ve danışanım bu dostuna karşı aşırı koruyucu müdahaleci ve onu kendince yanlış olduğunu düşündüğü kararlardan döndürüp eşi ile barıştırma peşinde ama bu amaçlı girdileri yüzünden dostu onunla görüşmeyi sonlandırmış danışanım ise dostunun negatif enerjisine maruz kaldığını ve bu kadar iyi bir dostluğun neden bu hale döndüğünü anlamak için benden danışmanlık aldı. 

Çalışmamız neticesinde bu kişinin çocukken çok etkilendiği ve kendisine bir imaj olarak benimsediği bir masalın kahramanının imajlarını deneyimlediği açığa çıktı o masal “Alâeddin’in Sihirli Lambası” masalında bir prenses var ve Alâeddin danışanım ise her zaman lambadaki cin olmak istemiş. Tüm yaşamı boyunca prensesi Alâeddin’e kavuşturan, her zaman doğru yolu bulan, çözümler üreten cin olmak istemiş, dostu prenses eşi Alâeddin ve diğer kişi mükemmel ilişkiyi sabote eden kötü adam…

Tüm bu tabloyu gördüğünde ve buradan açığa çıkan enerjiyi sağalttığımızda kişi sağlıklı kararlar alma noktasına gelerek dostluk ilişkisine bakış açısını dönüştürdü, sağlıklı ilişkiler kurma noktasında ilerledi ve hatta iş hayatı bile oldukça iyi bir ilerleme gösterdi, hala farklı konularda danışmanlık ilişkimiz devam etmekte.

- Oldukça ilginç bir deneyim. Son olarak eklemek istedikleriniz nelerdir?

İnsan düşünerek yaratım yaptığını anlamalı, bilinçaltı, bilinç nedir anlamalı, nötr kalabilmeyi öğrenmeli, izledikleri okudukları yayınlardan bile kayıt alarak yaratım yapabiliyor, deneyim oluşturabiliyor. İnsan, bunu bir anlasalar her şey dönüşecek, kendisinde aramalı insan, kendisinde bulmalı, gözle görülmeyen ağlarla ki bugün fiberoptik ağlar bunun taklididir, her şeye erişim sağlayabilir insan. Bunu yeniden bir hatırlayabilsek ne kadar harika olurdu, kendine doğru gel benim mottomdur, kendine doğru gel dışarıda bir kurtarıcı, guru yok, senle ben aynı şeyin farklı yansımalarıyız temelde biriz, her deneyim kutsal, iyi deneyim kötü deneyim diye bir şey biri diğerinden aşağı ya da yüksek değil, solan bir çiçekle konuşup onu coşturan insan aynı şeyi kendine de yaptığını anlamalı. Ezber kavramlardan çıkın, kapımız açık; bu yolda kimse kimse için yürüyemez ama seninle birlikte yürüyebiliriz biz buradayız ordayız her yerdeyiz bekleriz.

Instagram

X

Linkedln

Facebook

Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir. ©Onedio

Popüler İçerikler

Demet Akalın 'Laiklik' Açıklamasıyla Gündem Olan Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'e Ateş Püskürdü!
ICC Kararını Verdi: Netanyahu ve Gallant Hakkında Tutuklama Emri!
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi