İnsanlık tarihinin en etkili, en güzel, en hırslı kadınlarından biri şüphesiz ki Kleopatra. Kendisi bir Mısır Firavunuydu ve hayatı o kadar çok kitaba ve filme konu oldu ki gerçekleri kurgudan ayırmak çok zorlaştı. Sizler için Kleopatra'nın bilinmeyen yönlerini araştırdık...
Modern zamanlarda “Kleopatra” dediğinizde, çoğu insanın düşündüğü Nil'in sadece bir kraliçesi vardır ama Kleopatra aslında Ptolemaik Hanedanlığı'nda bu ismi taşıyan yedinci kadındı. Resmi olarak 'Kleopatra VII Philopater' olarak biliniyor.
Çünkü o Yunanlıydı. Kleopatra'nın ailesi Ptolemies, Yunanistan'dan Mısır'a göç etti. Kleopatra Mısır'da doğdu ama aslında o Makedonya kökenliydi. Kleopatra, Mısır'da konuşmayı ve yazmayı öğrenen ilk Ptolemaik hükümdardı. 300 yıl boyunca ailesi sadece Yunanca konuştu, bu yüzden Rosetta taşı da dahil olmak üzere mahkeme belgeleri hem Yunanca hem de Mısır'da iki dilde yazılmıştı. Bu 300 yıl boyunca, Mısırlıları yöneten kişi kendi dilini bile konuşmamıştı.
Kleopatra’nın ailesi Yunanca konuşuyordu ve Yunan adetlerine sahipti. Kleopatra yerel kültürü, antik gelenekleri ve Mısır Tanrılarını ailesinde kabul eden ilk kişiydi. O dönemin tarihçilerine göre Kleopatra kendi dilinden başka İbraniceyi, Arapçayı, Farsçayı, Ermeniceyi, Habeşçeyi, ve Somali dilini hem okuyup hem yazabiliyordu.
Analytical Chemistry dergisinde yayınlanan bir makalede Mısırlıların makyajlarının, gözleri koruduğu kaydedildi. Makyajın sağlıklı olmasını sağlayan en önemli içeriğin ise makyajdaki kurşun tuzu miktarı olduğuna dikkat çekildi.
Kleopatra’nın makyajı 4 kurşun bazlı madde içeriyordu ve Antik Mısır’da oldukça yaygın olan göz enfeksiyonunu engellemek için kullanıldığı söyleniyor.
“Kleopatra” ismi, egzotik güzellik ve cazibeyle neredeyse eş anlamlı hale geldi. Fakat gerçek Kleopatra'nın güzelliği, onun cazibesinin listesiydi. Yüzünü gösteren paralar, çengelli bir burun ile biraz çirkin bir kadın gösteriyor. Aslında, onun görünüşüne göre, Plutarch şöyle yazdı, “onun güzelliği, kendimizin tamamen kıyaslanamaz olduğu gibi, onu görenleri de vurmak gibi değildi.” Bu, tüm paket-onun zekâsı, çekiciliği ve Plutarch'a göre “ses tonlarındaki tatlılık”, onu bu kadar dayanılmaz kılmıştır.
Kleopatra’nın parfüm fabrikasının kalıntıları, Ölü Deniz'de bulundu. Bu yer, ayrıca güzellik ve spa salonu olarak kullanılıyordu.
Kleopatra, önce 10 yaşında olan kardeşi 13. Ptolemy ile evlendi. Babası ölmeden önce Mısır krallığının yönetimini küçük oğlu Ptoleme’ye geçmesini istiyordu. Ama bir isteği vardı: Kızı Cleopatra ile hayatta bulunan oğlunun evlilik yaparak yönetimin ortaklaşa sürdürmeleri… Yaşlı baba Ptoleme XII, MÖ 51 yılında öldü ve kağıt üzerinde de olsa Cleopatra kendi kardeşi ile evlendi. Aynı ana babadan doğma öz kardeş olanlar arasında yapılan evlilik ne kadar sağlam temellere dayanırdı ki? Cleopatra ile resmiyette kocası ve XIII. Ptoleme ünvanıyla Mısır yönetiminde bulunan kardeşi arasındaki çekişme ve çatışmalar sürdü gitti. Evlilikleri 3 yıl kadar sürdü. Ve Cleopatra kardeşinin öldürülmesi üzerine tek başına yönetimi eline geçirdi. 7 yıl sonra kardeşinin ölümünden sonra diğer kardeşi 14. Ptolemy ile evlendi.
Roma işgalinden sonra Kleopatra Sezar'la tanışmanın bir yolunu keşfetti (ikisi de daha sonra) ve ikisi de sevgili oldu. O zaman, Sezar 52 yaşındaydı ve Kleopatra 21 yaşındaydı.
Sezar Roma’daki Venüs Tapınağına Kleopatra’nın bir heykelini diktirmiştir. Kleopatra, Antonius ile ilk görüşmesinde şehir kapılarında Yunan Tanrıçası Afrodit gibi giyinir, etrafında aşk tanrısı gibi giyinmiş yardımcıları onun çevresini yanık şekerimsi bir esans ile yelpazelelermiş.
Kleopatra’nın kardeşlerinden hiç çocuğu olmasa da hem Jül Sezar’dan hem de Antonius’tan çocukları vardı.
Kleopatra, kraliyetin gelirindeki payının %50 civarını güzelliğe ve diğer lükslere harcadı. Fakat aynı zamanda halkını da umursayan oldukça liyakatli bir hükümdardı.
Kleopatra bir keresinde Antonius ile, sadece bir yemekte 10 milyon sesterce, yani günümüzün parasıyla yaklaşık 16,7 milyon dolar harcayabileceğine iddiaya girmiş.
Kleopatra M.Ö. 69 yılında doğdu ve İ.Ö. 30 Ağustos'ta intihar ederek öldü. Kleopatra'nın ölümüne dair birçok rivayet var ama en ünlü efsanelerden biri kendini bir yılana sokturarak intihar ettiğiydi. Antik tarihçi Strabo, Kleopatra’nın yanında sürekli zehirli bir tarak taşıdığını yazıyor. Yani kendisini muhtemelen onunla öldürmüştür. Ama sürekli yanında bir yılanla gezmeyecek kadar zeki bir kadın olan Kleopatra'nın intihar etmek için kendi zehrini yanında taşıdığı düşünülüyor.
Arkeologların bugün aramaya hala devam ettiği kayıp Kleopatra ve Marc Antonius'un mezarlığı hiç bulunamamıştır. Ancak Mısır Eski Eserler Servisi, İskenderiye'nin güneybatısında, Taposiris Magna tapınağının içinde veya yakınında olduğuna inanmaktadır.
Sikkedeki görselden yola çıkarak Kleopatra'nın laz olma ihtimali de olabilir. Asteriks ve oburiks kleopatra filmindeki laz müteahhit göndermesi de bundan kaynaklanıyordur kesin...
Ortadoğulu kadınların tipi az çok bellidir zaten. Büyük burun, esmer bi ten, muhtemelen fazlaca kıl vs vs. Ama kleopatra'yı popüler kültür neden o kadar güzel tasvir ediyo anlamadım. Alt tarafı makedon asıllı bi ortadoğulu. İki tarafın kadını da pek öyle güzelliğiyle bilinen milletler değil. Türlü ali cengiz oyunlarıyla andropoz dönemindeki Sezar'ı tavlamış diye o kadar abartılması saçma. Azıcık cilveli bi kütük bile o yaşta bi adamı ayartabilir.
Hayaller Elizabeth Taylor & Monica Belluci, hayatlar paranın üstündeki teyze :)