Tarihte yapılması planlanan ancak sayısız sebepler yüzünden tarihin tozlu sayfaları arasına gömülmüş muazzam yapıları derlediğimiz bu içeriğimizi hadi hep birlikte inceleyelim...👇
Tarihte yapılması planlanan ancak sayısız sebepler yüzünden tarihin tozlu sayfaları arasına gömülmüş muazzam yapıları derlediğimiz bu içeriğimizi hadi hep birlikte inceleyelim...👇
Moskova'ya yönelik büyük Sovyet vizyonunun merkezinde, tepesinde 300 metrelik bir Lenin heykeli bulunan dünyanın en yüksek yapısı yer alıyordu. İnşaat 1933 yılında başladı ancak Almanya'nın işgali üzerine kaynakları savaş çabalarına aktarmak için 1941 yılında sona erdi.
Champs-Élysées bulvarında beş kat uzunluğunda bir fil duracaktı. İçinde bir orkestra için yeterince büyük bir balo salonu ve dev megafonlar olarak işlev gören kulakları olacaktı. 50 yıl sonra bunun yerine Arc de Triomphe inşa edildi.
Bu heykel Place de la Bastille'de duruyordu ancak (Napolyon'un tasarladığı gibi) bronzdan değil alçıdan yapılmıştı.
1957 yılında Frank Lloyd Wright Chicago'da Burj Khalifa'dan 2 kat daha yüksek bir gökdelen inşa etmek istedi. Fizibilitesi elbette tartışmalıydı. İşte gökdelenin nasıl görüneceğine dair modern bir görselleştirme.
John Russell Pope tarafından tasarlanan ve Antik Mezopotamya'nın zigguratlarından esinlenen Lincoln Anıtı'nın tasarım yarışmasında bir zamanlar ön sıralarda yer alıyordu.
New York neredeyse kendi Sagrada Familia'sına sahipti. Antoni Gaudí bu gökdeleni 1908 yılında dünyanın en yükseği olacak şekilde tasarladı. İptal edilmesine ilişkin bir teoriye göre komünist olan Gaudi'nin zenginler için gösterişli bir oyun evi inşa etme fikrinden vazgeçmiştir.
Efsanevi ressam John Martin 1828 yılında Thames Nehri kıyısında üç katlı bir yapı ve kanalizasyon sistemi için ayrıntılı planlar hazırladı. Büyük vizyonu, Kayıp Cennet'teki chennemin bir tasviri olan başyapıtı 'Pandemonium 'da yansıtılmıştır.
1784 yılında Fransız mimar Étienne-Louis Boullée, Isaac Newton için dev bir mezar anıtı tasarladı. Bu, Büyük Piramit'ten daha uzun, muazzam ölçekte mükemmel bir küre olacaktı.
Boullée'nin fikri Aydınlanma dönemine vizyoner bir övgü niteliğindeydi, ancak ciddi bir öneri değildi. Şaşırtıcı olmayan bir şekilde hiçbir zaman denenmedi.