Tarihin Tozlu Sayfalarından Akıl Hastanelerinde Karşılaşılmış En Esrarengiz 10 Vaka

19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında akıl hastaneleri, aslında oraya ait olmayan insanlarla doldurulmuş, oldukça ürkütücü mekânlardı. Aşırı çalışmak sebebiyle stres yaşayan insanlardan tutun da, kendi fikirlerini beyân ettiği için hastanelere kapatılan kadınlara kadar pek çok insan, deli oldukları gerekçesiyle bu hastanelere kapatılıyor; pek çoğu zâlimce muamele gördükleri bu mekânları hayatları boyunca terk edemiyor; yüzleri ve hayatları tekrar hatırlanmayacak biçimde unutulmaya mahkum oluyordu. Hatırlanan birkaç kişinin hikâyesi ise, okuduktan sonra zihninizden silmek isteyeceğiniz kadar ürkütücü...

İçeriğin ruhunu vermek lâzım...

10. Herman Charles Merivale

Herman Charles Merivale, 1875 yılında kendisini aniden İngiltere'nin Ticehurst House Akıl Hastanesi'nde bulmuş bir avukat. Hastanede yaşadığı deneyimleri, yazdığı bir kitapla anlatan Merivale, hastaneyi bir yandan dışarı çıkma imkânı sunulan, şapeli ziyaret edebildiği ve gezici sirkleri izleyebildiği eğlenceli bir dinlenme yeri olarak; diğer yandan ise geceleri hastaların çığlık çığlığa bağırdığı, acı çektiği ve ölümün kendisini birçok defa ziyaret ettiği bir mekân olarak tasvir ediyor. Hastaneden salınmasının ardından bir meslektaşını boğmaya çalışan Merivale, bu olaydan sonra hastaneye alınır ve 1877 yılında tamamen özgür kalır.

9. Clarissa Caldwell Lathrop

Lathrop ise 1890 yılnda kaleme aldığı 'Gizli Bir Enstitü' isimli eseriyle, akıl hastanesinde geçirdiği günleri geniş kitlelere aktaran bir başka kişi. Lathrop, New York'ta yaşadığı sırada nişanlısı tarafından terk edilmiş, bunun üzerine hayatına sağlıklı bir biçimde devam etmekte güçlük çekmiş bir kadın. Zaman içerisinde kapısına gelen her kişiyi eski nişanlısı ya da eski nişanlısının yeni eşi zanneden, onların kılık değiştirerek kendisini hapse atmaya çalıştıklarını düşünen kadın, bu derdini yakın çevresine ve aile doktoruna açmaya başladığında ise, kendisini Utica Akıl Hastanesi'nde bulur.

8. Reverend Hiram Chase

1863-1865 yılları arasında Utica Akıl Hastanesi'nde kalan Chase, 'Bir Akıl Hastanesi'nde İki Yıl Dört Ay' isimli eseriyle kaldığı yerde yaşananları herkesin bilmesi için uğraş vermiş bir adam. O, hastaneden çıktıktan sonraki yaşamını, halkın kapalı kapılar ardında neler olduğunu öğrenmesi için harcamış, sivil insanların hastaneye gelerek müze gezer gibi gezmesiyle savaşmıştır.

7. James Doran

Doran, derisi üzerinde hiçbir morarma ya da belirgin yara tespit edilememesine rağmen, yedi adet kırık kaburga kemiğinin de dahil olduğu iç yaralanmalar sebebiyle yaşamını yitirmiştir. Juri ise bu ölümün doğal sebeplerle gerçekleştiği kanaatine varmıştır. Kardeşinin tanıklığına göre ağabeyi, hastaneye yatırılmasının birkaç ay öncesinde şiddet eğilimi göstermeye başlamış olsa da, Doran'ın ölümünün gerçek sebebi günümüze değin bir sır olmayı sürdürmüştür.

6. James R. Robblett

1936 yılında Oregon Devlet Hastanesi'ne yatırılan Robblett, hastalarda çok nâdir olarak görülen bir yeteneğe sahipti: O, hastalığı hakkında tutarlı ve mantıklı bir biçimde konuşabiliyordu. Ona göre hastaneye yatırılmasının sebebi, çok fazla çalışması, hareketsiz kalması, klostrofobik bir mekânda yaşaması ve bir sinir krizi geçirmesiydi.

5. Mary Meller

Meller, beşinci çocuğuna hamile olduğu 27 yaşında, bir kadının boğazını kesmeye teşebbüs etti ve mahkeme tarafından aklî dengesinin bozuk olduğuna karar verildi. 1868 yılında Broadmoor Hastanesi'ne yatılıran Meller, hastanede doğurduğu erkek çocuğun velâyetinin babasına verilmesi üzerine kendisini hepten kaybederek 1878 yılındaki ölümüne kadar hastanenin misafiri oldu.

4. Gerald

Gerald, 1901 yılında İrlanda'da bulunan St. Ita Hastanesi'ne yatırıldı ve 1912 yılında babasına hastaneden özgürlüğünü talep eden ve yürek burkan bir mektup yazdı. Bu süreç boyunca doktorları Gerald'ın salınabileceğini ve ailesine kavuşabileceğini düşündülerse de, babası buna hiçbir zaman izin vermedi ve salınmasına karşı tüm tedbirleri aldı. Gerald'ın ilk etapta hastaneye neden yatırıldığı bile bilinmiyor olsa da, hayatının geri kalanını hastanede sürdürdü ve 1949 yılında, yanında hiçbir aile üyesi olmadan hayata veda etti.

3. Ralph Holmes

Ralph Holmes, 1905 yılında şizofreni tanısı konmuş ve akıl hastanesine yatırılmış genç bir adamdı. Resimde gördüğünüz babası Bayard Holmes ise, sağlık hizmetlerinde yaşanan endüstriyelleşmeden rahatsız olan bir homeopat ve bakteriyologdu. Ona göre oğlunu tedavi etmek için kullanılan ilaçlar çok yanlıştı ve bu yüzden baba, yaşamının geri kalanını oğlunu iyileştirecek bir ilaç bulmaya çalışarak geçirdi. Sonuçta ise, şizofreni hastalığının, bağırsaklara yerleşen bir toksin sebebiyle ortaya çıktığı kanaatine vardı. Bu yolda ilk operasyonunu oğlu üzerinde gerçekleştiren ve Ralph'ın apandisini alan baba, operasyonun birkaç gün sonrasında oluşan komplikasyonlar sebebiyle evledının ölümüne sebep oldu.

2. G.

Toplum için tehlike oluşturduğu gerekçesiyle 1892 yılında Devon County Akıl Hastanesi'ne yatırılan G., kendisine hiçbir akıl hastalığı teşhisi konamamasına rağmen, annesinin sahip olduğu akıl hastalığının genetik olarak kendisine aktarıldığı gerekçesiyle uzun süre hastanede tutuldu. Hastanede kendisine konan teşhis ise yalnızca melankoli idi. Ortada hiçbir sebep yokken, yalnızca eşinin iddia ettiği şiddet eğilimi sebebiyle 26 yıl hastanenin misafiri olan G., 1918 yılında dizanteriden yaşamını yitirdi.

1. Henry Jr. ve Adolph Cotton

Akıl hastalıklarının kalıtsal olduğunu reddederek sebebi başka yerlerde arayan Dr. Henry Cotton, en sonunda bu hastalıkların vücudun çeşitli yerlerine yerleşmiş toksinler sebebiyle ortaya çıktığı düşüncesine vardı. Bu yüzden ona göre bu hastalıkların çözümü, ancak vücudun zehirli kısmını cerrahî müdahaleyle kesip almakla mümkündü. İzleyen birkaç yıl boyunca binlerce insanın dişlerini, bademciklerini, dalaklarını ve bağırsaklarını gerçekleştirdiği operasyonlarla alan doktor, ayrıca tamamen sağlıklı olan insanların organlarını da önleyici yöntem olarak vücutlarından ayırdı. Bu operasyonlardan birkaçını da eşi ve oğulları üzerinde gerçekleştiren Cotton, ailesinin dişlerini ve küçük oğlunun bağırsaklarını vücutlarından ayırarak onları 'tedavi etti'. Sonuç olarak ise, doktorun iki oğlu da intihar ederek yaşama veda etti.

Popüler İçerikler

Türkiye Kaçıncı Sırada? Bir Ankete Göre En Güzel Kadınların Bulunduğu Ülkeler Açıklandı
İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
ATM’lerde 200 TL Krizi: Fatih Altaylı’dan 5 Bin Liralık Banknot Önerisi
YORUMLAR
08.09.2016

4. madde bitek bana mı duygusal geldi yav

08.09.2016

Aynen be

09.09.2016

Akıl hastaneleri ile ilgili yapılan bir deney vardı... Akli dengesi yerinde bir grup insan, gönüllü olarak hastaneye gidiyor ve kendilerini "deli" gibi gösteriyorlardı. Sonrasında ise gerçekten akli dengelerinin yerinde olduğunu ikna için uğraşıyorlardı ancak ikna etmeleri aylar sürüyordu. Yanılmıyorsam ABD'de bir psikoloğun yaptığı deneydi... Sonra tekrar ediyor deneyi ve akıl hastanelerinde konulan tanılar ve uygulanan tedavi yöntemlerinin tamamen "saçmalık" olduğunu kanıtlıyordu.. üstelik hastane ve ekip ismi vererek... ciddi bir tartışa başlatmış adam... Güzel de iş çıkartmış...

11.09.2016

Esrarengiz yasanan olaylar var sanmistim bu ne

TÜM YORUMLARI OKU (12)