Bu günlerde bile, dünya gizemlerle doludur. Bunlardan bazıları hiç açıklanamayabilir. Bazıları kısa bir zamanda çözülebilir, bazıları ise bu listede bulunan gizemler gibi yüzyıllar sonra da çözülebilir. Bu listedeki antik gizemlerin çözümüne giden yol odak noktalarının değiştirilmesi, yeni ve farklı metotların kullanılması ile kafa karıştırıcı ve yetersiz bilgilerin açıklanması olmuştur. Hadi hep birlikte bu gizemleri tanıyalım ve süreçler hakkında bilgiler edinelim...👇
Bu heykel adına 'imkansız' olan durum, küçük bir firavun heykelinin diz çökmüş başka bir heykelin kucağının üstünde duruyor olmasıdır. Daha önce hiçbir firavun asil olmayan soydan birisiyle tasvir edilmemiştir. Uzmanlar, yaptıkları araştırmalarda krallar vadisinde bulunmuş bu heykelin antik dönemlerde bir köy halkının lideri olan Ramose adındaki kıdemli bir katibin heykeli olduğunu ortaya çıkarmıştır. Firavun 2. Ramses ile birlikte olan bu heykel alışılmışın dışında bir yapıttır.
Ichthyosaurus communis olarak bilinen sürüngen türünün ilk kalıntıları 19. Yüzyılda keşfedilmiştir. Bundan bir yıl sonra 3 farklı tür daha keşfedilmiştir ve bu 3 türün Ichthyosaurs'un farklı türleri olduğu düşünülmüştür. Bunlardan birisi ise Ichthyosaurus intermedius olarak adlandırılmıştır. İlerleyen zamanlarda ise teknolojideki gelişmelerle birlikte yapılan fosil araştırmaları sonucu aslında bu farklı türlerin aslında aynı tür olduğu ortaya çıkmıştır ve bu bilim dünyasında büyük bir yankıya sebep olmuştur.
1901 yılında batık bir antik Yunan gemisinin güvertesinde bulunmuş olan bu 2000 yıllık elle çalıştırılan bu süper sofistike mekanizma, astronomik bir hesaplayıcı ile ayın evrelerini ve dolunayların zamanlarını gösteren bir takvimle birleştirmekteydi. Bu düzenek o kadar karmaşıktır ki nasıl çalıştığını ancak 3 boyutlu bilgisayar modelleri sayesinde tekrardan yapılıp nasıl çalıştığı anlaşılmıştır.
Bilim insanlarının bu antik takvimin sırlarını ortaya çıkarmaları büyük bir buluş olmuştur. Bu yapmak için tekrardan yıldızları ve gezegenleri incelemişlerdir. Mayalar, bu takvimle beraber birbirine bağlı başka takvimler de kullanıyorlardı. İlk takvim, Tzolk adındaki 260 gün süren ve sonra yeniden başlayan kutsal bir takvimdi. Bu takvimle birlikte dini törenlerin planlamaları gerçekleştirilmekteydi. İkinci takvim ise 365 günden oluşan ve Dünya'nın güneş etrafında dönüşünü gösteren 'Haab' adındaki takvimdi.
13. Yüzyıllardan kalma bir katibin farklı el yazı şekli uzun bir süre merak konusu olmuştur. Bu katip Worcester 'in titreyen elleri olarak bilinmektedir, sebebi ise diğerlerinden ayırt edici olan titrek el yazısıdır. Bir gurup Nöroloğun birleşmesiyle ve yazıların dikkatlice incelenmesiyle bu titrek el yazısının sebebi açığa çıkarılmıştır. Bu katibin hayattayken temel titreme olarak bilinen rahatsızlıktan mustarip olduğu anlaşılmıştır.
İnsanlar antik Mısır dönemlerinden buyana kadar parfüm kullanmaktadır. İspanya'nın Seville şehrinde bir restorasyon süresince antik Roma döneminden kalma çok iyi bir şekilde hazne edilmiş ve hala kokusunu saklayan bir kolonya şişesi keşfedilmiştir. Yapılan araştırmalarda bir sürü bitki yağı ve enzimin karışımın bu güne kadar kokusunu içinde barındırdığı kimyasallar sayesinde koruduğu ortaya çıkmıştır.
Nazca uygarlığından kalma ve hala günümüzde çalışmakta olan karmaşık ve görkemli su kemeri sistemi uzun bir süre boyunca gizemini korumuştur. Puquios olarak bilinen sarmal açıklıklarıyla ünlü olan bu yapının gizemleri uydu görüntülerinin yardımıyla açığa çıkarılmıştır. Açıklıklardan gelen rüzgar aşağı doğru süzülüp suyu gitmesi gerektiği yerlere itmesi için dizayn edilmiştir.
Kenan dilinin ilk bulunmuş yazılı cümlesini temsil eden bu 7 parçadan oluşan 7 kelimelik yazı sıradan olsa da önemli bir buluş teşkil ediyor. Eski ahitte ve tarihi çalışmalarda sözü geçen Kenanlılar hakkında yeni bilgiler teşkil ediyor.
Kolezyum gibi antik Romanın hala günümüze kadar ayakta kalmış yapıları, Romalı mimarlığının ne kadar gününün ötesinde olduğunu temsil etmektedir. Bunun aksine ise modern yapılar on yıllar içinde çürümeye ve çökmeye meyillidir. Yakından bir incelemeyle bunun sebebi ortaya çok kolay bir şekilde çıkar. Romalılar yapıları için betonlarını kireç kırıntılarıyla birleştirdikleri 'sıcak karışım' adındaki bir süreci kullanmışlardır. Bu betondaki kalsiyumun çatlakları doldurmasını sağlamıştır.
Umman ülkesinde uydular sayesinde tekrardan keşfedilen Ubar şehrinin bir oyuk yüzünden kumların altına gömüldüğü ortaya çıkarılmıştır. Bir kuyu yüzünden ortaya çıktığı düşünülen oyuk, şehrin büyük bir kısmını yutmuştur. Kutsal kitaplarda ve efsanelerde tasvirleri göz önünde bulunduğunda kayıp şehrin burası olduğu kesinleştirilmiştir. Uzun bir süre efsane olarak kalan şehir uzmanları şaşkına uğratmıştır.
Yerli ve milli ilahiyatçılarımız tarafından ortaya konulan Hz Nuh'un cep telefonu kullandığı iddiası eksik burada