Geçmişte işkenceler bazen askerlerden bilgi alabilmek için, bazense haksız suçlamalara kurban giden insanlara uygulanıyordu. Bu yöntemlerin çoğu tarihe karışsa da, geçmişte uygulanan bu eziyet türleri kanınızı donduracak...
Geçmişte işkenceler bazen askerlerden bilgi alabilmek için, bazense haksız suçlamalara kurban giden insanlara uygulanıyordu. Bu yöntemlerin çoğu tarihe karışsa da, geçmişte uygulanan bu eziyet türleri kanınızı donduracak...
Bu işkence oldukça uzun ve acılı bir süreçten oluşuyor: Kurban sarkıtılarak yavaş yavaş kaynayan kazanın içine bırakılıyor. Kazanda kaynayan şey bazen yağ, bazen su, bazense balmumu oluyor.
Acı kurbanın direkt bilincinin kapanmasına yol açmıyor, kişinin derisi yavaş yavaş resmen kızarıp pişiyor. 😰 Böylesine bir işkence anca çok kötü suçlar işlemiş insanlara yapılıyor sanıyorsanız, tarih öyle demiyor... İmparator Nero'nun bu yöntemle binlerce Hristiyan'ı öldürdüğü biliniyor. Ortaçağ Almanya'sında demircilere bu yöntemle eziyet ediliyordu. Bu yöntem en son 2002 yılında Özbekistan tarafından şüpheli teröristler için kullanıldı.
Vikingler tarafından uygulanan bu işkence yönteminde, vahşi askerler edebiyat ve zalimliği harmanlayarak bu eziyeti keşfetmiş...
Bu işkence yönteminde kurbanların sırtı kesilerek açılıyor, kaburgaları omurgadan ayırdıktan sonra tıpkı kartal kanatları gibi yan tarafa açılıyordu. Sonrasında akciğerler bedenden kopartılarak omuzlara konuluyordu. Kanlı kartal işkencesiyle öldürüldüğü bilinen iki ünlü isim var: Northumbria kralı Ella ve Norveç kralının oğlu Harald Fairhair. İkisi de babasını öldürmeye kalkışmıştı.
Deniz korsanları ve 19. yüzyılda deniz filosu arasında yaygın bir ceza ve işkence yöntemi olan keelhauling oldukça korkutucu.
Bu ceza yönteminde cezalandırılan denizci, geminin altından boydan boya geçen bir halata bağlanır. Ardından denize atılan denizci geminin altından geçip bir diğer tarafından çıkacak şekilde öteye çekilir. Geminin alt tabakasında midye vb. deniz canlıları yaşadığı için denizci ya ciddi yaralar alır, ya da almasa bile boğulma tehlikesinden kaçamaz. Bu yöntem Hollandalılar ve Fransızlar tarafından 16. yüzyılda kullanılıyordu ancak 1853 yılında yasaklandı.
Ateş, tarihte birçok işkencede kullanıldı. Ancak bu işkence yöntemi var olan en korkunç metotlardan biri...
Deliliği ile ünlü olan Roma İmparatoru Nero, kurbanları bir kazığa bağlatıyordu ve insanları ağaç reçinesi veya bitkiler gibi yanabilecek şeyler ile sardırıyordu. Sonra bir mum gibi ateşe veriyordu ve insanlar mum misali yavaş yavaş yanıyordu... Bazı tarihi kayıtlar, Nero'nun verdiği ziyafetlerde ortamı aydınlatması için birkaç kurbanı böyle yaktığını söylüyor.
Bambu, Çin ve Japonya'da ev inşasında kullanılır, çit yapımında, kağıt üretiminde ya da yiyecek olarak kullanılır. Yani oldukça elverişli bir bitkidir.
Ancak bir de işkence yönteminde kullanılıyor... Bu bitki, 24 saatte 90 cm kadar büyüyebiliyor. Bambu işkencesi de kurbanın vücudunda bir bambu filizinin büyüdüğü bir eziyet türü. Çin, Hindistan, Japonya ve benzeri Doğu ve Güney Asya ülkelerinde kullanılmıştır. Söylentilere göre, Japonlar bu yöntemi İkinci Dünya Savaşı esnasında Amerikalı askerlere uyguladı.
Bu aletin dışı bakire bir kadını temsil edecek şekilde tasarlandı. İç tarafı ise demirden dikenleri olan kapalı bir odaydı.
Kurban bu kutuya konuluyordu ve sonra kapatılıyordu. Kapatıldığında demir dikenler kişinin vücuduna giriyordu...
Bilinen en eski yöntemlerden biri kişinin derisinin canlı canlı yüzülmesi.
Bu işkencenin kökenleri ta Yeni Asur İmparatorluğu'na dayanmaktadır. Daha sonra Ortaçağ'da Avrupa'nın birçok yerinde de görüldü. Aztekler bu yöntemi insan kurban törenlerinde ve ritüellerinde kullanıyordu.
İşkence ise kurbanın bilincini olabildiğince uzun süre açık tutmaya çalışırken derisini yüzerek yapılıyordu... Kurbanların çoğu kan kaybından ölüyordu, ama profesyonel 'deri yüzen insanlar' kurbanın o şekilde birkaç gün hayatta kalmasını sağlıyordu.
Bu alet kurbanın rektumunda, vajinasında veya ağzında kullanılabiliyordu. Alet içeri doğru girdikçe vücudu parçalıyordu ve kurbanlar iç kanama ve parçalanma sebebiyle yavaş yavaş ölüyordu.
Bu yöntem Ortaçağ'da İspanyol Engizisyonu sırasında kullanıldı.
Ortaçağ İspanya'sında, yaygın olarak kullanılan bu işkence yöntemi genelde dini inançlarına itaat etmeyen kadınlara uygulanıyordu. Kurbanlar ucu sivri bir piramidin üzerine oturtularak ipler ile elleri ve ayakları sıkıca bağlanırdı. Bir yandan piramidin sivri ucu anüsten içeri girerdi...
Bu işkence yöntemi genellikle zina suçlamaları yapan kadınlar üzerinde uygulanıyordu. Kurbanlar tüm kıyafetleri çıkarılarak işkence aleti olan tahta at üzerine oturtuluyorlardı.
Tahta oldukça keskin ve dikenli olurdu. Üzerine binen kurbanla tahta at hareket eder ve kişinin genital bölgesi parçalanırdı. Kurbanların çoğu ya kan kaybından ölür ya da sakat kalırlardı.