Tarih düşündüğümüz kadar masum değil: Ne zaman geriye baksak nostaljiye kapılıp, eski güzel günleri düşünsek de, gerçekler tam aksini söylüyor. Tarihte meydana gelmiş ancak tozlu sayfalar arasında unutulmaya yüz tutmuş olaylardan birkaçını sizler için derledik. 👇
İsveç hükümeti tarafından gerçekleştirilen 'Çürük diş deneyi', Vipeholm Akıl Hastanesi hastaları üzerinde yapıldı.
Halkını korumak için ne kadar ileri gidebileceğini test eden hükümet, zamanın ciddi bir salgını haline gelen ağız hastalığına bir çözüm bulmaya çalışıyordu. Çürümüş ya da kırılmış dişleri sökmek dışında onarmanın bir yolu olmadığından başka bir yöntem arayışındalardı.
Deneklerin dişleri iki haftadan kısa bir süre içinde çürümeye başladı. Ancak hiçbir tedavi sağlanmadı, verilen sözler tutulmadı... Denekler ağız hastalığı ile bir başlarına bırakıldı.
Birinci Dünya Savaşı esnasında kadınlara iş sektöründe fazlasıyla ihtiyaç duyulmuştu. Radyumun etkilerinin de henüz tam olarak kavranamadığı o dönemde bu element, fabrikada kadran boyayan kadınlar tarafından kullanılıyordu: Kadınlara boyanın zararsız olduğu söylendi ve onlara ince bir dokunuş verebilmeleri için fırçanın ucunu -yeri geldiğinde de dudaklarını kullanarak- düzeltmeleri talimatı verildi...
Ancak kısa süre içerisinde korkunç etkileri görüldü: Kadınların dişleri dökülmeye, çene bölgesinde deformasyon görülmeye ve yaşamını yitirenler olmaya başladı.
Cengiz Han tanıtılmaya ihtiyacı olmayan tarihi bir figür.
Tarihte imparatorluğunu büyütürken acımasız eylemleri ile de biliniyor. Hatta Cengiz Han'ın ordularının, o zamanki dünya nüfusunun %11'ini, yani 40 milyon insanı öldürdüğü tahmin ediliyor! Ancak Cengiz Han'ın yaptığı bu kötülük, doğaya iyilik olarak geri döndü. Nasıl mı? Cengiz Han'ın tüm nüfusunu katlettiği çoğu yer ormana döndü ve hızlı bir şekilde ağaçlandı. 700 milyon ton karbondioksit giderildi. Bunu hiç de farkında olmadan yaptı...
Magdalene Akıl Hastaneleri, 18. yüzyıldan 20. yüzyılın sonlarına kadar, 'düşmüş kadınları' barındırmak için faaliyet gösteren Roma Katolik zincir kurumlarıydı. Burada çalışan kadınlar, kendilerine bakmakla görevlendirilen rahibelerin gözetimi altında çamaşırhanede çalışıyordu. Söz konusu rehabilitasyon merkezi dinlerinden sapan ve kiliselerin inançlarına karşı gelen kadınları rehabilite edeceklerini iddia ediyordu.
Zina yapan ya da hamile kalan kadınlar rızaları alınmaksızın hemen bu merkezlere yatırılıyordu. Çamaşırhanedeki kadınların hiçbirinin isimleri kullanılmıyordu: Her kadına verilen bir numara vardı. Ayrıca çamaşırhanede yaptıkları iş için herhangi bir ücret de almıyorlardı. Hayatta kalanlardan biri çalışma koşulları hakkında anlattıkları ile tüy ürpertti:
Sıcaklık inanılmazdı. Zil çalmadan istasyonunuzu terk edemezsiniz. Göreviniz neyse onu yapmak zorundasınız.