Tarihin En Karanlık Çalışmalarından Biri: Bebeğin Şempanzeyle Kardeş Olarak Büyütüldüğü Kellogg Deneyi

Tarihte bilim adı altında korkunç deneyler gerçekleştirildi. Bu deneyler bazen insan üstünde bazen ise hayvanlar üzerinde yapıldı. Tarihin en tuhaf ve kan donduran deneylerinden biri olan Kellogg deneyi ise hem insan hem de hayvan üzerinde gerçekleştirildi. Karanlık deneye dair detaylar aşağıda... 👇

Not: İntihar ögesi içerir.

Zeki hayvan türlerinin davranışlarını inceleyen Amerikalı bir karşılaştırmalı psikolog olan Winthrop Niles Kellogg, psikolojinin ve etolojinin (hayvan davranışlarının) temellerini anlamaya çalışıyordu.

Başlangıçta köpek davranışları ve şartlandırması üzerine araştırmalar gerçekleştiren Kellogg, daha sonra fareler, sıçanlar ve yılanlar üzerinde çalışmalar yaptı. Daha sonra işi daha da ileriye götürerek 'primatlar' üzerinde çalışma gerçekleştirmek istedi...

Kellogg'un gerçekleştirmek istediği deney fazlasıyla aykırıydı: Şempanze gibi bir kuyruksuz maymunu, bir insan bebekle bir arada büyüterek davranışlarının karşılıklı olarak değişimini incelemek istedi.

Bu deneyi gerçekleştireceğini Humanizing The Ape (Kuyruksuz Maymunu İnsanlaştırmak) isimli makalesinde bütün bilim camiası ile paylaştı. Denek olarak kullanmak için Gua isimli bir şempanzeyi evlat edindi. Ancak deney için bir insan bebek bulmak oldukça zordu çünkü yapılacak deney normalliğin sınırlarını zorluyordu.

Bu yüzden insan yavrusu olarak kendi oğlu Donald'ı denek olarak kullanmaya karar verdi.

Kellogg deneyinde bir şempanzeyi, insanların yaşadığı normal ortamda, insanlar gibi yaşamaya zorlamayı denedi. Aslında buna benzer deneyler daha önce yapılmıştı fakat Kellogg ile eşi Luella, o deneylerin yeterince 'disiplinli ve istikrarlı' olmadığını düşünüyordu.

Kellogg'a yardımcı olarak bu deneyde yer alan bir diğer isim ise ünlü psikolog, etolog ve primatolog Robert Yerkes idi.

Yerkes, bu deney için ailesiyle başka bir ülkeden New York'a taşındı. 

Bu deneyde insan yavrusu Donald ile şempanze Gua'nın kardeş olarak büyütülmesi hedeflendi.

Gua'ya tıpkı Donald'a davranıldığı gibi davranılıyordu: Masaya oturtulup yemek yedirildi, yıkandı, eğitildi ve giydirildi.

Kellogg bir yandan bu iki yavrunun gelişimini testler ile analiz etti. 

Gua, Donald'a kıyasla daha hızlı büyüyordu çünkü insanlarda gelişim daha uzun bir yelpazeye yayılır. Bu da Gua'nın bazı davranışları Donald'dan önce öğrenmesine olanak sağladı.

Zaman geçtikçe Gua artık insanlara ihtiyaç duymuyordu fakat küçük Donald hala ebeveynlerine ihtiyaç duyuyordu.

Gua, günlük yaşamında bir insandan beklenildiği gibi davransa da, bu Kellogg için yeterli değildi. Kellogg, Gua'nın bir türlü insan dilini sökememesinden şikayetçiydi. Bugün şempanzelerin hem ses kutusunun hem de beyinlerindeki konuşmayla ilgili bölgelerin insan dilini üretebilecek şekilde evrimleşmediğini biliyoruz fakat bu zamanlarda insanlık bu bilgiye sahip değildi.

Ancak 9. ayda beklenilmeyen bir şey oldu: Gua insan dilini öğrenmiyordu ama Donald şempanze dilini taklit etmeye başlamıştı.

Mesela Donald bir yemek gördüğünde, tıpkı şempanze Gua gibi 'yiyecek çığlığı' atmaya başlıyordu. Bunu gören Kellogg epey endişelendi. Gua'da insan dilinin taklidine yönelik hiçbir gelişim görmeyince deneyi planladığından daha erken sonlandırdı.

Sonrasında deneyi şöyle açıkladı: "Gua, bir insan çocuğu gibi davranıldığı için tıpkı bir insan çocuğu gibi davranmaya başladı..."

Ancak tek sorun, vücudunun yapısı ve beyni buna bir noktadan sonra engel oluyordu. Bunu kanıtladığımıza göre deneyi durdurabiliriz.

Bu deneyin etkisinden uzun süre çıkamayan Donald, 43 yaşında kendisini öldürdü. Gua ise kardeş olarak büyütüldüğü Donald'dan ayrılması üzerine bir yıl sonra vefat etti.

Neyi kanıtlama uğruna yapıldığı anlaşılmayan ve belirsiz bir deney olan Kellogg deneyi, psikolojik açıdan tuhaflığın sınırlarını zorlayan bir girişim olarak tarihe geçti. 

Siz bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz? Yorumlara buyurun...

İlginizi çekebilir:

Antik Mısır’ın Lanetli Firavunu Tutankhamun’un Sırlarla Dolu Mezarında Keşfedilen Gizemli Hazineler
Toplum İçinde Sık Sık Birbirine Karıştırılan Irk ve Etnik Köken Kavramları Hakkında Bilmeniz Gerekenler
10 Dolarlık Bir Ampul Yüzünden 101 Kişinin Mezarı Olan 'Flight 401' Uçağının Korkunç Kazası

Popüler İçerikler

Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Sevgilisine Atacağı Fantezi Mesajını Yanlışlıkla Karısına Atan Ünlü Patron İcralık Oldu
Icardi'nin A Milli Takım Forması Giymesi İçin CİMER'e Başvuruda Bulunuldu!
YORUMLAR
19.11.2022

Deneyin etkisinden kurtulamayan Donald 43 yaşında intihar etti mi , amma salliyonuz kırk üç yil sonraki mevzuyu buna bağlamak . . Fakat maymunun bir sene sonraki vefatının belki bebekten ayrılması ile bir ilgisi olabilir

İnsanlarda oluşan özellikle psikolojik sorunların temeli bebeklik ve çocuklukta yaşanmış olaylara dayanır.. olabildiğince cahil olup ama aynı zamanda bu kadar bilmiş olmak biz Türklere mahsus

19.11.2022

Olum bir düşünsenize: Doğan her hayvan bulunduğu ortama göre doğar doğmaz ya da çok çok kısa süre içerisinde sürünebiliyor, yürüyebiliyor, koşabiliyor, uçabiliyor ya da yüzebiliyor. Evriminin bir kısmını tamamlamış oluyor. Fakat insan yavrusu için bu geçerli değil. Sebebi de evriminin hiçbir yerinden tutunamadan doğuyor olması. Ekosistemin en yırtıcı canlısıyken yavru halde en aciz olanıyız. Ne ilginç bir paradoks…

insanların iki ayak üstünde dik şekilde yürüyebilmesi için bacak aralığının dar olması gerekli. Bundan dolayı doğum yapılırken bebeğin çıkabileceği alan da dar. çoğu hayvanda yavru gelişiminin büyük bölümünü anne karnında tamamlayıp hazır halde doğuyo. İnsanlarda çıkacağı alan dar olduğu için daha küçük halde doğup gelişimin büyük kısmını dışarıda tamamlıyo. ondan dolayı büyüme hızı daha yavaş. İnsan evriminin bi sonucu. Ha gebelik de uzun sürüyo orası ayrı. O niye o kadar uzun sürüyo bilmiyom

19.11.2022

hatırlamadığı bir olay için 43 yaşında olayın etkisinden çıkamayıp intihar etmemiştir.

Tam da ondan kaynaklı bir rahatsızlıktan etmiştir emin ol

TÜM YORUMLARI OKU (32)