10 Madde ile Tarihin En Dehşet Verici Olaylarından Birine Sahne Olan Bedlam Akıl Hastanesi

7 yıl önce Londra'da yürütülen yeni metro hattı çalışmaları sırasında yerin altında tüyler ürpertici bir manzarayla karşılaşıldı: 3.000'in üzerinde insan iskeletinin bulunduğu toplu mezarlar. Yapılan incelemeler sonucunda bu insanların bir kısmının, bir zamanların amasız salgını veba neticesinde hayatını kaybettiği ortaya çıktı. Geri kalan kısmı ise 16. yüzyılda, Bedlam Akıl Hastanesi'nde tedavi görmüş akıl hastalarına aitti. İşte 10 madde ile Bedlam Hastanesi'nin ve cinayete kurban giden sakinlerinin dehşet verici öyküsü:

1. Yapılan kazı çalışmalarında bulunan iskeletlerin 16. yüzyılda hastanede tedavi gören insanlara ait olduğu anlaşıldı.

Asıl adı Bethlam Royal Hospital olan, fakat sahip olduğu kötü şöhret sebebiyle Bedlam (kargaşa, karışıklık) Hastanesi olarak adlandırılan bu hastanede akıl almaz işkencelerden geçirilen hastaların bulunduğu bu toplu mezarda yapılan incelemeye göre, 1 m3'lük alana 6 insan iskeleti düşüyor.

2. Hastane, Avrupa'nın akıl hastalıkları konusunda uzmanlaşılan ilk ve en eski kurumu olma özelliği taşıyor.

Elbette bu uzmanlaşma, bugün bildiğimiz, yaygın olarak kullanılan tedavi yöntemlerini kapsamıyor. 1247 yılında kurulan bu köklü hastanenin sakinleri arasında ağır akıl hastalıklarıyla mücadele eden ve suça eğilimli olan insanlar da vardı; bugün akıl hastalığı olarak nitelendirmediğimiz epilepsi ve öğrenme güçlüğü gibi durumlardan muzdarip olanlar da...

3. Tedavi adı altında gerçekleştirilen zulümlerden bir tanesi "dönüş terapisi" idi.

Hastanede uygulanan belki de en insaflı 'tedavi' olan bu yöntem, Charles Darwin'in büyükbabası Erasmus Darwin tarafından geliştirildi. Tedavi süreci, hastanın tavana asılan bir sandalyeye oturtulması ve bir görevlinin sandalyeyi doktorun verdiği emirlere göre belirli bir hızda, belirli bir süre boyunca döndürmesini içeriyordu. Böyle bir yöntemin nasıl bir terapi sunabileceğini düşündüler bilmiyoruz ancak Bedlam'daki çoğu hasta bu tedaviye maruz kaldı. Hastalar bu terapi karşısında doğal olarak kusma, solgunluk, baş dönmesi ve idrar kaçırma gibi etkiler gösteriyor, bu etkiler de tedavinin işe yaradığına dair belirtiler olarak görülüyordu.

4. Elbette çok daha kötüleri de vardı...

Bugün nevrotik ya da psikotik hastalar üzerinde kullanılan onlarca ilaç ve terapi yöntemi var ancak Bedlam'da bu olayların gerçekleştiği sırada henüz böyle imkânlar yoktu ve uygulanan tedavi süreçleri, tamamen sağlıklı bir insanı bile delirtebilecek cinstendi. Bu yöntemler arasında buzlu suya yatırma, aç bırakma ve dayak gibi pek çokları bulunuyordu.

5. Bedlam'da -o dönemlerde de yasa dışı olmasına rağmen- ölen hastaların bedenleri açılıyor ve inceleniyordu.

Anatomik çalışmaların revaçta olduğu o dönemlerde, incelemek için ceset bulmak oldukça zordu. Ancak yoksul ve kimsesiz insanların ya da idam edilen mahkumların bedenleri bilimsel çalışmalar için kullanılabiliyordu. Bu sebeple ceset hırsızlığı arttı ve yeni gömülmüş insanlar mezardan çalınarak tıp fakültelerine satılmaya başlandı. Bedlam'da ise bu dönemde hastaların tedavisini yürütmekle sorumlu Bryan Crowther adlı bir doktor bulunuyordu. Ancak Crowther, hastalarla canlıyken ilgilenmekten çok cesetleriyle ilgilenmeye meraklıydı. Ölen hastaların vücutlarını parçalara ayırıyor, özellikle de beyinlerini inceleyerek akıl hastalığını ortaya çıkan bir farklılık tespit etmeye çalışıyordu.

6. İşler, Bedlam'ın yönetiminin kiliseden alınıp kraliyete geçmesiyle daha da kötüleşti.

Ve bu durum, kısa sürede yolsuzlukların başlamasına sebep oldu. Hastaların yiyecekleri kesildi ve para karşılığında satılmaya başlandı; bu da hastaları kısa sürede açlıktan ölecek noktaya getirdi.

7. Durumlar, Edward Wakefield'in hastaneyi ziyareti sonrası düzelmeye başladı.

Wakefield, hastaneye yaptığı ziyarette hastaların bulunduğu kötü koşullara şahit oldu: Çırılçıplak soyulan ve bir deri bir kemik kalmış hastalar duvarlara zincirlenmişti. Hastanenin ne kadar zamandır bu tedavileri uyguladığını sorduğunda ise bu koşulların 9-12 senedir devam etmekte olduğunu öğrendi ve hastane yönetiminin ve doktor Crowther'ın kovulmasını sağladı. Böylece hastane daha insancıl tedavi yöntemleri uygulamaya başladı.

8. İşin bir başka kötü tarafı ise hastanenin herkesin ziyaretine açık olmasıydı.

O dönemde Bedlam'daki hastaların bu durumu bir eğlence vesilesi olarak görülüyordu ve zengin insanlar para karşılığında hastaneyi gezme imkanına sahip oluyordu. Ziyaretler sırasında hastalar kimseye zarar vermemeleri için duvarlara zincirleniyordu ve zengin insanların hastaneyi tıpkı bir hayvanat bahçesi gibi gezmelerine izin veriliyordu.

9. Bethlem'in Bedlam'e dönüşmesindeki en önemli sebep, hastanenin maddi kaynağının hasta yakınlarına bağımlı olmasıydı.

'E peki hasta yakınları neden hastaneye yardım etmiyordu?' sorusunun cevabı ise o dönemde insanların akıl hastası olan yakınlarıyla ilgilenmekten kaçınması, onları hastaneye bırakıp bir daha görmemesi ve Bedlam'deki hastaların genel olarak fakir ve eğitimsiz ailelerden geliyor olmasıydı. Söz ettiğimiz dönemler göz önüne alındığında, bu insanların neden toplum dışına itildikleri ve hatta neden akıl hastalıklarına yakalandıkları net olarak görülebiliyor.

10. 18. yüzyıla kadar bir terapi merkezinden çok ucube gösterisi olarak işletilen bu hastane, bugün hala faaliyetlerini sürdürüyor.

2. Cihan Harbi sırasında şehrin dışına taşınan bu hastane, yavaş yavaş modern tedavi yöntemlerini benimsedi ve bugün hastaların insancıl tedaviler gördüğü gerçek bir hastaneye dönüştü. Uygulanan işkenceler ve acımasız tedavi yöntemleri hakkında elde edilen kanıtlar bunlarla sınırlı olsa da geçtiğimiz yıllarda Londra'da ortaya çıkarılan toplu mezarlar, hastanede tarih boyunca bilinenden çok daha fazla kötü muamele olduğunu anlamak için yeterli. Tüm bu zaman boyunca hastanede yatan hastalar fotoğraflandı ve rahatsızlıkları kayıt altına alındı. Nasıl işkencelerden geçtikleri ya da bedenlerinin o toplu mezarlardan mı çıkarıldığı bilinmese de ele geçirilen birkaç hasta fotoğrafı aslında her şeyi anlatmaya yetiyor...

Eliza Camplin (Bipolar bozukluk)

O dönemler elbette hastalık bipolar bozukluk olarak değil, akut mani olarak adlandırılıyordu.

Elizabeth Thew (Çocuk katilliği)

George Johnson (Cinayet)

Harriet Jordan (Bipolar bozukluk)

Hannah Still (Psikoz)

Baba-oğul John ve Thomas Bailey (Şiddetli melankoli)

Baba ve oğul, aynı teşhis altında, aynı anda hastaneye kabul edildiler.

Eliza Josolyne (Şiddetli melankoli)

Popüler İçerikler

Ali Koç, Fenerbahçe Tesislerinde Sıkıyönetim İlan Etti
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Okullardaki Yılbaşı Kutlamalarına Gelen Yasağa Mustafa Sandal'dan "Onlara İnat 'Duble' Kutlayacağız!" Tepkisi
YORUMLAR
16.10.2020

birde Osmanlı devletinin bimarhanelerini incelemek lazım. insana değer nasıl verilir görmek için.

17.10.2020

ya da öz kardeşini boğdurtan padişahları mı incelesek, gerçi yıllar sürer

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ