Tarihin En Büyük Medeniyetlerinden Olan Antik Roma Hakkında Daha Önce Duymadığınız 20 İlginç Gerçek

Antik Roma, İtalya'nın Tiber Nehri yakınlarında yer alan küçük bir kasabayken 450 yıllık cumhuriyet yönetiminin ardından devasa bir imparatorluğa dönüştü! İlk imparatoru Augustus Caesar'ın yönetimindeki Roma'nın barış ve refah içindeki altın çağı, milattan sonra 5 yılında sona erdi. Bu dönem boyunca, Antik Roma İmparatorluğu dünyada sonradan meydana gelen gelişmelere önemli ölçüde katkıda bulundu. Antik Roma hakkında daha fazla bilgi ve ilginç gerçekler için sizi içeriğimize alalım! 👇

1. Roma, şehre kendi adını veren Romulus tarafından M.Ö. 753 yılında kuruldu.

Roma'nın geleneksel kuruluş tarihi bilim insanları ve tarihçiler tarafından belirlendi. Bazı tarihçiler M.Ö. 510'da Roma Cumhuriyeti henüz ortaya çıkmadan önce Roma krallarının kayıtlarına rastladılar ve şehrin, muhtemelen cumhuriyetin kuruluşundan yaklaşık iki ila üç yüz yıl önce kurulmuş olduğunu belirlediler. 

Şehrin nasıl kurulduğunun hikayesi bazı kaynaklara göre değişiklik gösteriyor. Roma geleneklerine göre şehir Romulus tarafından kurulduğu söylense de Yunan kaynakları, orijinal kurucunun Aeneas olduğunu söyler. Hatta bu hikayeye göre Aeneas, Orta İtalya'ya gitmiş ve burada Kral Latinus'un kızıyla evlenmişti. Daha sonra Aeneas'ın Romulus ve Remus adlı ikiz torunları oldu ve Roma bu ikiz kardeşler tarafından kuruldu!

2. Romulus ve Remus kendi şehirlerini keşfetmeye çalışan iki kardeşti.

Roma efsanesine göre Romulus ve Remus, Alba Longa Kralı Numitor'un kızı Rhea Silvia'nın oğullarıydı. İkiz çocuklar doğduğunda, Amulius onları bir sepete koyarak Tiber Nehri'ne bıraktı. Çocuklar bir dişi kurt tarafından Palatine Tepesi'ne yakın bir incir ağacının altında bulundu. Kurt onları emzirdi ve kendi yavrularına bakar gibi onlara baktı. 

Romulus ve Remus büyüdüklerinde Amulius'u öldürmeye çalıştılar ve bunu başardılar! Daha sonra Numitor'u tekrar kral yaptılar ve kendi şehirlerini bulmak için bir yolculuğa çıktılar. Kardeşler şehrin nerede olacağı konusunda anlaşamadılar ve kavga ettiler. Romulus şehrin Palatine Tepesi'nin tepesinde olmasını isterken Remus Aventine'i seçti. Kavga, Romulus'un kardeşini öldürmesiyle sona erdi.

3. Monarşi devrildikten sonra Roma Cumhuriyeti kuruldu.

Roma Cumhuriyeti M.Ö. 509'da Romalıların monarşiyi devirip hükümete Roma vatandaşlarını temsil eden sulh hakimleri seçmesinden sonra başlayan eski bir devletti; Cumhuriyet, Roma İmparatorluğu'nun kurulduğu M.Ö. 27 yılına kadar yürülükte kaldı. 

Cumhuriyet, 'patrisyen' olarak bilinen aristokratlar tarafından yönetildi ve alt sınıfın üyeleri hükümete katılamazken kadınlar da oy veremiyordu. Cumhuriyet yüzyıllar boyunca ayakta kaldı ancak kentin toprakları ve gücü büyüdükçe çatışmalar da büyüdü ve nihayetinde Roma İmparatorluğu'nun kurulmasına yol açtı.

4. Julius Caesar'ın yeğeni imparator tahtına oturduktan sonra Roma Cumhuriyeti, Roma İmparatorluğu oldu.

Roma İmparatorluğu'nun kurulmasına yol açan ana çatışmalardan biri olan iç savaşlar M.Ö. 1. yüzyılda gerçekleşti. Bu süre zarfında Julius Caesar muazzam bir güç kazandı. Fakat senato, Caesar'ın zalim bir imparator olacağını düşündükleri için hızla iktidara gelmesinden korktu! Bunun olmasını önlemek için bir komplo kurarak onu öldürdüler. Caesar'ın yeğeni Augustus, suikastçı grubu yendi ve Roma'nın yeni imparatoru oldu.

M.Ö. 27'de Roma İmparatorluğu'nun kurulmasıyla birlikte iktidar temsili demokrasiden daha ziyade merkezi otoriteye kaydı. İmparator tüm yasaları yürürlüğe koyma ve veto etme yetkisine sahipti ve ordu üzerinde de yetkisi vardı. İmparatorun sözü çok önemliydi. Senato ise büyük ölçüde kamuoyunu kontrol ediyordu; bu da eğer senato isterse imparatoru tahttan indirme gücüne sahip olduğunun anlamına geliyordu.

5. Roma usul hukuku çoğu medeni hukuk ülkelerindeki modern usulün nasıl olacağını belirledi.

Roma Cumhuriyeti'nin getirdiği en eski ve en belirgin yeniliklerden biri de eşitlik fikriydi. 12 Levha Kanunları şimdiye kadar yazılmış ilk Roma yasalarıydı. Bu yasalar günümüz standartlarına göre oldukça sert olarak kabul edilmesine rağmen o zamanlar her Roma vatandaşının yasaya göre eşit muamele görmesini sağlamada etkili oldular. Bu kanundaki en sert yasalardan biri de sağlıksız doğan bir çocuğun hızla öldürülmesiydi.

6. Roma ordusu Akdeniz dünyasına ve daha fazlasına hükmetti.

Roma tarihinin ilk aşamalarında Roma ordusu çoğunlukla çiftçilerden oluşuyordu. Zamanla yeni silahlar ve stratejiler benimsediler ve ordu tarzları Polybian sistemi olarak tanındı. Cumhuriyetin sonlarına doğru ordu önemli ölçüde profesyonelleşerek disipline ve düzene daha fazla önem verdiler. Ordu ‘lejyon' olarak adlandırılan asker gruplarından oluşuyordu. Her lejyonun 50 binden fazla askeri vardı. Her askerin de kendi numarası ve rozeti vardı.

Roma ordusu eğitimi ve profesyonelliği ile bilinen antik dünyanın en büyük ve en acımasız ordusuydu. Julius Caesar ve Augustus gibi liderler birkaç iç savaşı kazandıktan sonra orduda reformlar yaptılar.

7. Antik Roma dininin kökleri Animizm'e dayanıyordu.

Roma dininin en eski biçimi büyük ölçüde animistikti. Animizm'e inan kişiler bütün maddelerin bir ruha sahip olduklarına inanırdı. Hatta birçoğu atalarının ruhlarının onları izlediğine bile inanıyordu. Romalılar ilahi ruhu 'numen’ olarak adlandırdılar. 'Numen' onay veren ve reddeden anlamına geliyordu.

8. Antik Roma toplumu ataerkildi.

Antik Roma'daki toplumlar sosyal sınıflara ayrılmıştı. Toplum 'patrisyen' ve 'plebeians' olarak iki gruba ayrılmıştı. Patrisyenler en soylu ve en eski ailelerin torunlarından oluşurdu. Bu sınıf toprağa, önemli miktarda siyasi güce ve sosyal sermayeye sahipti. Sadece kendi aralarında evlendiler ve sadece kendi aralarında iletişim kurdular. Plebeians sınıfı siyasi hakları olmayan köylüler veya zanaatkarlardan oluşurdu. Bu sınıfın patrisyenlerle etkileşime girebilmelerinin tek yolu o ailenin hizmetkarı olmalarıydı.

Ayrıca oldukça ataerkil bir toplumlardı. Roma haneleri evin yetişkin erkeği tarafından yönetilirdi ve ailenin üzerindeki tüm yasal güce ve otoriteye sahiplerdi. Evdeki kadınların yasal gücü yoktu.

9. Antik Roma'da aşk, cinsiyet ve evlilik erkekler tarafından tanımlandı.

Roma toplumu ataerkil olduğundan dolayı sosyal yapıları erkeklere kuralları koyma yetkisini verirken, kadınlardan da bu kurallara uymaları bekleniyordu. Aşk, seks ve evlilik konuları da aynı düzene bağlıydı. Romantik aşklar yaşanmasına rağmen aşkın, evlilik ilişkilerinde neredeyse hiç yeri yoktu. Tutkunun bir ifadesi olarak görülen seks genellikle evlilik dışı ilişkilerle bağlantılıydı. Bir erkek ve bir kadın arasındaki evlilik Roma toplumunun temeli olarak görülüyordu ve evlilikler aşktan çok bir nevi ticaretti... Anlayacağınız ilişkinin temel amacı çocuk yapmaktı.

Evlilikler tek eşliydi ve boşanmaya izin verilirdi. Ayrıca boşanmadan sonra yeniden evlenmek de teşvik edilirdi. İmparatorluk kurulduğunda evlilik bir kurum olarak popüler hale gelmişti. Bu yüzden Augustus, evli çiftlere üç çocuk yaparlarsa özel ayrıcalıklar sağlayan yasalar çıkardı.

10. Roma güçlü bir mimariye sahipti.

Roman mimarisi ve Yunan mimarisi aynı tür sütunları, heykel süslemelerini ve mimari formları kullandıkları için birbirlerine benzerdi. İkisi görünüm bakımından benzer olsa da pratik olarak çok farklılardı. Çünkü Romalılar, Yunan öncülerinin çalışmalarını çoğaltmak için farklı teknikler ve malzemeler kullandılar.

Romalıların dünyaya en önemli katkılarından biri de Panteon gibi alanların inşasında kullanılan betonun icadıydı. Roma'daki 'Beton Devrimi' sırasında, beton bileşiminde birçok gelişme oldu.

11. Su kemerleri Roma'yı bir 'su şehri' yaptı.

Romalılar yolları, tünelleri, köprüleri ve su kemerleri gibi mühendislikleriyle de ünlüydü. Yapılarının bu güne kadar ayakta durdu. Örneğin, su kemerleri tünellerden, borulardan ve boru hatlarından oluşuyordu. Ayrıca bu su kemerlerinde suyun akması için pompalar yapmak yerine yerçekimini kullandılar.

12. Antik Roma'da yapıların duvarları karalamalarla doluydu!

Romalılar günümüzdeki gibi binaların duvarlarına sık sık şakalar, şiirler, siyasi görüşler gibi şeyler karaladılar. Bu karalamalar tipik olarak müstehcen ve kaba ifadelerden oluşurdu ve o dönemde yaşananların birer kanıtı olarak kaldı.

Duvarlara penis çizilmesi de epey yaygındı. Antik Roma'nın neredeyse tüm sokaklarında bu tarz imgeler bulundu. Muhtemelen Romalılar penisi bir şans tılsımı, nazara karşı bir koruyucu ve doğurganlığın sembolü olarak görüyorlardı.

13. Antik Romalılar ortamın ısıtılması, soğutulması ve havalandırılmasını düzenleyip kontrol eden 'HVAC' sisteminin en eski mucitleriydi.

Roma'daki yer altı ısıtma sistemi Romalıların inanılmaz mühendislik ve mimari özelliklerinden bir diğeriydi. Zengin Romalıların evlerinde ve Roma hamamlarında kullanılırdı. Zemin ve duvarların altında sıcak su dolaştırdı. Bu tarihteki ilk merkezi ısıtma sistemi tipiydi.

14. Zenginlik ve güç gösterisi olarak saatlerce süren lüks ziyafetler ve şölenler düzenlenirdi.

Soylular ve Roma'nın üst sınıflarının üyeleri genellikle saatlerce süren lüks ve egzotik yemekler yerlerdi. Antik felsefe profesörü Alberto Jori'ye göre Antik Roma'da lüks yemekler medeniyetin ve yaşamın kutlanması için düzenlenirdi.

Garum (balık eti, kan ve bağırsaklardan oluşan ve hemen hemen tüm yemeklerde kullanılan tuzlu, fermente bir balık sosu), geyik eti, ıstakoz, kabuklu deniz ürünleri, istiridye, papağan dili güveci bazı lüks ve sıra dışı Roma yemeklerinden birkaçıydı.

15. Tanrıların Roma Uygarlığının kuruluşunda rol oynadıklarına inanılıyordu.

Roma İmparatorluğu birden fazla tanrı ve tanrıçaya tapıyordu. Yani çok tanrılı bir uygarlıktı. Ayrıca Roma İmparatorluğu başarılarının çoğunu Romalıların minnettarlığını ve ibadetini hak eden tanrılara atfederdi.

Başlıca Jüpiter, Minerva ve Juno tanrılarından bazılarıydı. Diğerleri Yunan kültüründen kabul edilen Venüs, Neptün, Pluto, Diana ve Mars'ı içeriyordu.

16. Köleler Roma ekonomisinin bir parçasıydı.

Köleler Antik Roma'da toplumun önemli bir parçasıydı. Ev işlerinin yanı sıra bazı köleler doktor ve muhasebeci olarak yüksek vasıflı işlerde bile çalışıyorlardı! Fakat aynı zamanda vasıfsız ve bir ceza biçimi olarak köleliğe mahkum edilen kişiler de vardı. Bu kişiler çiftliklerde, değirmenlerde veya madenlerde çalıştılar. Roma yasalarına göre, kölelerin tüzel kişiliği yoktu ve birer mülk olarak kabul edildiler. İlerleyen zamanlarda yavaş yavaş yasal koruma da dahil olmak üzere bazı haklar kazandılar.

17. Çoğu Roma kıyafeti sembolikti.

Romalılar giyinme konusunda çoğunlukla Yunanlılardan esinlendiler. Zamanla Roma İmparatorluğu genişledikçe farklı kültürlere, bölgelere ve iklimlere ait çeşitli insanların tarzını birleştirmeye başladı. Roma kıyafetleri aynı zamanda sosyal sınıfların da bir sembolüydü.

Romalıların en ünlü kıyafeti vücudun etrafına bir pelerin gibi sarılmış büyük bir bez parçası olan 'toga'ydı. Toga yünden yapılırdı ve oldukça ağırdı. Erkekler için temel giysi tunika'ydı. Bu tunika üst sınıflar için beyaz renkte olurken normal insanlar için kahverengiydi. Kadınların kıyafetleri Yunan kadınlarınkine çok daha benziyordu; 'stola’ olarak adlandırılan bir giysi ve 'palla’ olarak bilinen bir pelerin giyiyorlardı. Ayakkabıları ise genellikle sandaletti.

18. Günümüzde kullanılan Miladî Takvim Roma takviminin kökünden gelir.

Roma takviminin Romulus tarafından tanıtıldığı iddia edildi. Bu takvime göre yıl, Mart ayında başlar ve toplam 304 günden oluşurdu. Daha sonra Numa Pompilius, Ocak ve Şubat aylarını da ekledi ve bir yıldaki gün sayısını 354'e çıkardı. Romalılar çift sayılardan sebepsizce korkuyorlardı. Bu yüzden Ocak ayına fazladan bir gün eklediler ve Şubat'ı çift gün sayısıyla bıraktılar. Anlayacağınız bir yıl; 12 ay ve 355 gün oldu.

19. Roma İmparatorluğu'nun çöküşünün birkaç nedeni vardı.

İmparatorluğun çöküşünün kesin tarihi henüz belirlenememiştir ancak M.S. 476 civarında olduğuna inanılmaktadır. Hatta bazı tarihçiler imparatorluğun hiçbir zaman çökmediğine ve bunun yerine Bizans İmparatorluğu olarak devam ettiğini varsayar.

Romulus Augustus, Roma İmparatorluğu'nun son imparatoruydu. Alman lider Odoacer tarafından tahttan indirilmeden önce sadece on ay imparator olarak görev yaptı.

M.S.190'da imparatorluk, Vandallar ve Gotlar da dahil olmak üzere Cermen kabilelerinin saldırısına uğradı. Bunun yanı sıra çöküşe neden olan iç çatışmalar da vardı. Aşırı harcamalar ve savaşlara yapılan harcamalar imparatorluğu kötü bir şekilde etkiledi. Aynı zamanda enflasyon ve aşırı vergilendirme yüzünden birçok Roma vatandaşı kırsal bölgeye kaçtı. Bu yüzden de imparatorluğun genişlemesi yavaşladı. Bu da emek açığı olduğu anlamına geliyordu. Yani ticari ve tarımsal üretim önemli ölçüde yavaşladı ve finansal sıkıntılara neden oldu.

20. Ve siyasi istikrarsızlık, yolsuzluk ve iç savaşlarla boğuşan imparatorluk, bir süre uğraşın ardından çöktü...

Zamanla Roma, yönetilemeyecek ölçüde genişledi. Yabancı kabileler Roma topraklarını işgal etmeye başladılar ve güçlü bir ordu için yeterince maddi imkanı kalmayan Roma, kabileleri durduramadı. Zayıflayan liderlikle beraber M.Ö. 286 yılında İmparator Diocletianus imparatorluğu ikiye böldü ve M.Ö. 395 yılına Batı İmparatorluğu ve Doğu İmparatorluğu olarak ayrıldı. İki imparatorluk birbirinden bağımsız olarak yönetildi ve ayrı bir sermayeye sahipti.

Her iki imparatorluk da Roma tarihini taşısa da birbirlerinden büyük ölçüde farklılardı. Batı İmparatorluğu Latince konuştu, Roma Katolikliği ve geleneksel Roma kültürünü benimsedi. Doğu İmparatorluğu ise Yunanca konuştu, Doğu Ortodoks'du ve daha çeşitli bir kültüre sahipti. Bizans İmparatorluğu olarak biliniyordu ve 1453'te Osmanlı İmparatorluğu tarafından ele geçirilene kadar on yüzyıldan fazla bir süre hayatta kaldı...

Siz ne düşünüyorsunuz bu hikaye hakkında? Yorumlarda buluşalım!

Bu içerikler de ilginizi çekebilir:

Antik Mısır'daki İnsanların Hijyen Anlayışı Size Tüm Temizlik Bilgilerinizi Sorgulatıp Kültür Şoku Yaşatacak!
Gizemini Koruyarak Merak Uyandıran Mısır Piramitleri Hakkında Daha Önce Duymadığınız 25 Büyüleyici Gerçek
Maasai Kabilesinin Her Kültürden Farklı Olan Gelenekleri ve Yaşam Biçimleri Duyanlara 'Yok Artık' Dedirtecek
Dünyanın Güzelliklerini Fark Ederek Kültür Şoku Yaşamanızı Sağlayacak Muhteşem 50 Keşif

Popüler İçerikler

Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Kadınlarla Kafayı Bozan Sözde Hoca Bu Kez de "Karını Bize de Evde Oynat" Sözleriyle Tepki Çekti
Almanya’da Noel Pazarına Saldırı: Saldırgan Suudi Arabistan Vatandaşı Bir Doktor Çıktı!
YORUMLAR
01.09.2022

Roma'nın, ekonomik olarak en kötü olduğu bir dönemde, halkı uyutmak için (gladyatör dövüşleri ile) ,filmlere konu olan meşhur Collesium yapılmıştır. Onlar da sorunları çözmek yerine semptomları gizlemeye çalışmış ve mutlak sondan kaçamamışlardır. Bugün ki bizim durumumuz ile baya bir benzerlik göstermektedir. Umarım son aynı olmaz.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ