Geçmişe ait birçok değerli tarihi eser var ancak biz bunların ne kadarını biliyoruz? Bazı eserler bilinçi bir şekilde gizlendi bazıları ise teknolojik ilerlemer sayesinde ortaya çıkarıldı. Gelin birlikte bu eserleri inceleyelim. Buyurun...👇
Geçmişe ait birçok değerli tarihi eser var ancak biz bunların ne kadarını biliyoruz? Bazı eserler bilinçi bir şekilde gizlendi bazıları ise teknolojik ilerlemer sayesinde ortaya çıkarıldı. Gelin birlikte bu eserleri inceleyelim. Buyurun...👇
Buldukları sıradan bir geçit değildi. 'Geometrik bir mucize' olarak isimlendirilen antik tünel, kumtaşı ana kayaya oyulmuş, 2 metre yüksekliğinde, 1,305 metre uzunluğundaydı.
Burlington sakinleri, duvar resmini koruma kararı aldı. Ancak tablo bariyerin 30 yıl arkasında kalmıştı. 2012'de duvar yıkıldı ve üç yıl sonra, topluluk üyeleri sanat eserini restore edilmek üzere Ohavi Zedek Sinagogu'na dikkatlice taşıdı. 2022'de 112 yıllık duvar resminin restorasyonu nihayet tamamlandı ve ziyaretçiler artık bu nadir resme bakmak için Ohavi Zedek Sinagogu'nu ziyaret edebilirler.
Son zamanlarda, arkeologlar iki ceset daha bulduklarında “Chaste Lovers” lakaplı bir bina bloğunda çalışıyorlardı. Bu alan zaten araştırılmıştı ve bu da keşfi daha da özel kılıyor. İskeletler, felaket sırasında bir odaya sığınmış gibi görünen, ikisi de ellili yaşlarında iki erkeğe aitti. Maalesef saklanmak için yanlış yeri seçmişlerdi.
Koridor hiçbir yere çıkmıyor gibi görünüyor ve amacı şimdilik bir muamma. Bununla birlikte, en popüler teoriye göre, eski inşaatçıların, duvarın ağırlığını daha eşit bir şekilde dağıtmaya yardımcı olmak için boş alanı birleştirdiği ve böylece piramidin çökmesini engellediği öne sürülüyor.
800 yıllık levha, Roma rakamlarına veya kabaca çizilmiş haçlara benzeyen gizemli işaretlere sahipti ve taş 1296'da İskoçya'dan, İngiltere'ye götürüldükten sonra yüzeye kazınmış olabilirdi. Ancak sıva kalıntıları ve bakır alaşımlı bir leke tuhaf duruyordu. Yıllarca taşın üzerinde duran bakır veya pirinç bir nesneden, belki de çan gibi dini bir nesneden kaynaklanıyordu. Alçı izleri, bir zamanlar birinin taştan alçı kalıp yaptığını da düşündürdü. İlginç bir şekilde, kayadan yapılmış bir döküm kaydı veya metal nesnenin ne olabileceğine dair bir kayıt yok.
15. yüzyılda Richard Heege adlı bir hayran, ozanın kendi performans notlarına dayanan bir kitap yarattı. Bu kitap daha sonra Heege El Yazması olarak tanındı, ancak komedi değeri göz ardı edildi çünkü uzmanlar yalnızca kitabın nasıl yapıldığını inceledi. Kitap, Dr. James Wade tarafından yeniden keşfedildiğinde, el yazmasının eski bir kitaptan daha fazlası olduğu anlaşıldı. Bu, yalnızca parlak bir ozanın çalışmalarını korumakla kalmayıp, aynı zamanda günümüz İngiliz stand-up komedisinin çok karakteristik özelliğini de içeriyordu. İroni yapıp, seyircilerle dalga geçmeyi içeren, Ortaçağ İngiltere'sindeki canlı komedi şovlarının benzersiz bir kaydıydı.
Süryanice yazılmış metinde Matta Kitabı'nın 12. Bölümü anlatılmakta. İlginç bir şekilde, Mukaddes Kitabın ilk aşamalarının modern versiyonlardan biraz farklı olduğunu ortaya çıkardığında, araştırmacılara Mukaddes Kitabın metinsel evrimine benzersiz bir bakış açısı sağladı. Örneğin, bugün yaygın olarak kullanılan bir ifade, Matta 12:1'in orijinal Yunanca versiyonundan gelir ve şöyle der: 'O sırada İsa, Şabat Günü ekin tarlalarından geçti. Öğrencileri acıktı ve başakları yolmaya ve yemeye başladılar. ” Yeni keşfedilen Süryanice pasajda “…başakları koparmaya, ellerine sürmeye ve yemeye başladılar” yazıyor.
1940 yılında Almanlar ülkeyi işgal ettiğinde “Dance on the Beach” Norveçli Olson ailesine aitti. Munch, Almanların 'yozlaşmış sanatçılar' listesinde olduğundan, tablonun düşman eline geçmesi durumunda yok edileceğini biliyorlardı. Aynı zamanda Munch'un komşuları olan Olson'lar, 4 metrelik devasa sanat eserini kurtarmaya karar verdiler. Bir Norveç ormanının derinliklerine yöneldiler ve onu, 'The Scream'in ilk versiyonu da dahil olmak üzere, diğer Munch eserleriyle birlikte bir ahıra sakladılar. Mart 2023'te 115 yıllık sanat eseri saklandığı yerden çıkartılıp, Sotheby's müzayede bloğuna çıktığında dünya olağanüstü hikayenin farkına vardı. Ekspresyonist baş yapıt 20 milyon doların üzerinde satıldı.
Birçoğu Rungholt'un var olup olmadığını sorguladı. 2023'te araştırmacılar efsanevi şehrin Wadden Denizi'nde sular altında bulunduğunu ortaya çıkardı. Bir jeolojik araştırma, Südfall adlı bir adanın etrafında Ortaçağ'dan kalma höyükler buldu. Höyüklerin altında büyük bir kilisenin kalıntıları, drenaj sistemleri, bir liman ve bir Rungholt sakininin 700 yıllık kafatasları bulundu.
Tsarskoe Selo, 1941'de Rusya'nın işgali sırasında Almanya tarafından ele geçirildi. Kehribar odası Alman kuvvetleri tarafından demonte edildi ve batıya, Almanya'ya doğru taşındı. Arkeologlar ve tarihçiler onun nerede olduğuna dair birçok teori ileri sürmüş olsalar da, parçalarına ayrılan kehribar odanın yeri hala bilinmiyor. Bugün, kehribar odanın rekreasyonu Catherine Sarayı'nda bulunuyor.
IŞİD'in manastırı yıkmasından önceki yıllarda Amir Harrak, Mar Behnam'ın yazıtlarını ve mimarisini belgeledi. Toronto Üniversitesi'nde Yakın ve Orta Doğu medeniyetleri profesörü olan Harrak, araştırmasının fotoğraflarını ve kayıtlarını dijital ortama aktarmak için Kanada Epigrafik Belgeler Merkezi ile birlikte çalışıyor.
Mart 2001'de Budalar, o sırada Afganistan'ın çoğunu kontrol eden Taliban tarafından dinamitlendi ve yok edildi. Taliban, 2001 yılının sonunda bölgeden çıkarıldı ve arkeoloji ekipleri, bölgenin tahrip edilmemiş kısımlarını kazmayı başardı. Nişlerdeki heykellerin görüntüsünü yeniden oluşturmak için bir ışık projeksiyon sistemi kullanıldı.
Yaklaşık yarım milyon yıl öncesine aitlerdi. 1937'de Japon birlikleri Çin'i işgal etti. 1941'de fosiller, Amerika Birleşik Devletleri'nde güvenli bir yere götürmek amacıyla kasalara dolduruldu. Daha sonra ne olduğu belirsiz, ancak birçok bilim insanı fosillerin Amerika'ya giderken kaybolduğuna inanıyor. Fosillerin kaybolmasına rağmen Pekin Adamı ile ilgili araştırmalar sürüyor. Son zamanlarda Zhoukoudian mağarasında yürütülen yeni bir dizi kazı, Pekin Adamı'nın soğuk havalarda koruma sağlayan ateş, saplı mızrak, işlik odun ve tasarım giysiler kullanabildiğini ortaya çıkardı. Araştırmalar, Pekin Adamı'nın Çin'e 780 bin yıl önce, Çin'in iklimi daha soğukken gelmiş olabileceğini gösterdiğinden, giyim ve ateş etme becerileri özellikle önemli.
2015 yılında terör örgütü IŞİD, patlayıcılar ve buldozerler kullanarak şehri yerle bir etti. Şehrin sadece küçük bir kısmı özellikle sarayların bulunduğu bölge -arkeologlar tarafından kazılmıştı. 19. yüzyılda Nimrud'da kazı yapan kaşiflerden biri de İngiliz arkeolog Austen Henry Layard'dı. Keşif gezisi sırasında bulunan eserler Londra'daki British Museum'da ve New York'taki Metropolitan Museum of Art'ta görülebilir. Ancak anlatacak hikayeleri olan diğer eserler ve tarihi nesnelere ne olduğu bilinmiyor.