Tarihin 6 Ünlü Vahşi Çocuğu

Efsaneye göre, Roma şehri, bir prensesin oğulları olarak doğmuş ama bebek yaşlarda ormanda terk edilmiş ikizler Romulus ve Remus tarafından kurulmuştur. İkizler bir çoban tarafından evlat edinilene kadar, onları emziren ve besleyen bir dişi kurdun ve ağaçkakanın yardımı ile hayatta kalmışlardır. Romulus ve Remus’un hikayeleri büyük olasılıkla bir efsanedir ancak tarih, ormanda tek başına bırakılan ve dil, sosyal yaşam konusunda fazla bilgisi olmayan çocukların hikayeleri ile doludur.

Aşağıda Kral George’un sarayında evcil hayvan gibi tutulan vahşi bir çocuktan, kurtlar tarafından büyütülen bir Hintli’ye kadar 6 ünlü vahşi çocuğun şaşırtıcı ve trajik hikayesi yer almaktadır.

1. John of Liège

İlk vahşi çocuk hikayelerinden biri, gençliğini Belçika ormanlarında tek başına geçiren “Liège’li John”un hikayesidir. Sir Kenelm Digby’in 1644’de belirttiğine göre, John beş yaşlarındayken, din savaşları sırasında düşman askerlerden korunmak için ormana kaçmıştır. Tehlike geçtikten sonra, ailesi ve köyün geri kalanı köye geri dönse bile, John çok korktuğu için saklandığı yerden çıkmamıştır. 16 yıl boyunca, ormanın derinliklerinde yalnız başına, kökler ve vahşi meyvelerle beslenerek yaşamıştır. John 21 yaşlarındayken yerel bir çiftlikten yiyecek çalmaya çalışırken yakalanmış ve topluma geri döndürülmüştür. Bulunduğu zaman “çıplak, her yanının kıllarla kaplı olduğu” ve “dili konuşmayı nerdeyse tamamen unutmuş olduğu” söylenmiştir. En şaşırtıcı olan ise, yıllarca ormanda yaşamanın ona köpek gibi keskin koku alma duyusu sağlamış olmasıdır. Çok uzak mesafelerden yiyecek kokusunu alabilmektedir. Digby’nin ifadesine göre, John sonunda tekrar konuşmaya başlamış, ancak aynı zamanda vahşi hayatta iken keskinleşen duyuları medeniyete döndüğünde yeniden körelmiştir.

2. Vahşi Çocuk Peter

1725 yazında, Kuzey Almanya’daki ormanda çıplak ve konuşmayan ergen yaşlarda bir erkek çocuk bulunmuştur. Çocuk İngiliz Kralı George I’un huzuruna çıkarıldığında kral onu sevmiş ve sarayına götürerek ona “Peter” adını vermiştir. Çocuk Londra’nın eğlencesi haline gelmiş, kraliyet misafirlerini eğlendirmek için partilerde teşhir edilmiştir. Soylular, vahşi çocuğun dört ayağı üzerinde koşuşturmasını ilgiyle izlemişler, onun yemek yeme kültürünü bilmemesine, insanların ceplerinden birşeyler aşırmasına, sarayın kadınlarını öpme eğilimine gülmüşlerdir. Peter’i medenileştirme girişimleri başarısız olmuştur – hiçbir zaman konuşmayı öğrenememiş, yerde uyumayı tercih etmiştir. Sonunda kırsal alana geri gönderilmiş ve 1785’de ölene kadar orada yaşamıştır. Daniel Defoe, Jonathan Swift gibi kişiler tarafından yorumlar ve spekülasyonlar yapılmış ama Peter’in nasıl ormanda yaşamaya başladığı konusu hiçbir zaman açıklığa kavuşmamıştır. Bazı araştırmacılar Peter’in Pitt-Hopkins sendromu olduğu için ailesi tarafında terkedilmiş olabileceğini söylemiştir. Bu az görülen sinir hastalığı öğrenme bozukluğuna yol açmakta ve hastanın konuşma yetisi gelişmemektedir.

3. Marie-Angélique Memmie Le Blanc

1731’de, Fransa’daki Songy köyünde elinde tahta bir sopa taşıyan vahşi genç bir kızın ortaya çıkması herkesi şaşırtmıştır. “Şampanyanın Vahşi Kızı” yırtık pırtık bir elbise içindedir, hayvan derilerine bürünmüştür ve farklı kaynaklara göre 10-18 yaşları arasında olduğu söylenmektedir. Cüssesine nazaran oldukça güçlüdür, bir keresinde sopasıyla bir bekçi köpeğini öldürmüştür. Köylüler sonunda onu ormandan çıkmaya ikna etmiştir. Ancak, hayvansal sesler ve nidalar çıkarması, çiğ yemek yemeği tercih etmesi, avladığı hayvanların derisini anında soyup ısırması köylüleri şaşkına uğratmıştır. Vahşi kız zamanla Fransızca konuşmayı öğrenmiş, daha medeni bir hale gelmiş, Marie-Angélique Memmie Le Blanc adı ile vaftiz edilerek bir manastıra gönderilmiştir. 1765’e kadar onun geçmişi hakkında fazla bilgi edinilememiştir. 1765’de gerçekleşen bir röportaj sıralında, Memmie, kaçırılıp Avrupa’ya köle olarak getirildiğini, kaçıp ormanda saklandığını söylemiştir. Memmie’nin başlarda bir Eskimo olduğunu düşünülmüşse de ancak son zamanlardaki araştırmalar onun büyük ihtimalle Meskwaki Kızılderilisi olduğunu, günümüzde Wisconsin olarak bilinen bölgede doğmuş olabileceğini göstermektedir.

4. Aveyron’lu Victor

Victor’un gizemli hikayesi 1800’de başlar. Fransa’daki Aveyron, bölgesinde 12 yaşındaki bir çocuk ormanda dolaşırken bulunmuştur. Çocuk çıplaktır, konuşamaz, üzerindeki yaralar çok küçük yaştan beri vahşi bir hayat yaşadığını göstermektedir. Yıkanmayı ve dokunulmayı şiddetle reddeder, insanlarla kontak kurmaz ve sık sık şiddet içeren tepkiler verir. Yıllarca yalnız yaşamak selektif duyma duyusunu inanılmaz ölçüde geliştirmiştir. Çocuk başının hemen yanında patlatılan bir tüfeğin sesini önemsemezken, en sevdiği yiyeceklerden biri olan cevizin kırılması sesine hemen tepki vermektir. Fransız yetkilileri çocuğun geri zekalı olduğunu söylemişlerdir ancak bir sağırlar okulunda danışman olan Jean-Marc Gaspard Itard ona dil öğretmenin mümkün olacağını düşünmüştür. Itard çocuğa “Victor,” ismini vermiş, onunla çalışmıştır. Birkaç yıl sonunda banyo yapmasını, kıyafet giymesini, hatta empati işaretleri göstermesini sağlamıştır. Ancak dil konusunun çocuğun yetilerinin çok ötesinde olduğu anlaşılmıştır. Itard, Victor’un bazı basit soru ve emirler cümlelerini anlamasını sağlamıştır ama vahşi çocuk 40 yaşında ölene kadar tam bir cümle kuramamıştır.

5. Kaspar Hauser

26 Mayıs 1828’de, Almanya’daki Nuremberg kentinde ergen bir erkek çocuk oldukça inanılmaz bir hikayeyle ortaya çıkmıştır. Kendisini “Kaspar Hauser” olarak tanıtan genç son 13 yılını bir küçük odada hapis şekilde geçirdiğini, yanında yalnızca tahta oyuncaklar olduğunu ve gizemli bir adamın ona her gün su ve yiyecek getirdiğini söylemiştir. Çocuğun üzerinden 2 tane şifreli not çıkmıştır. Notlarda onu tutsak alan kişinin eline çocuk yaşta geçtiği, hiçbir zaman evi terk etmesine izin verilmediği belirtilmekte ve şimdi askeri bir kariyer yapması için serbest bırakıldığı yazılmaktadır. Hauser’in ürkütücü hikayesi ona Avrupa’da hızlı ve anlık bir şöhret sağlamıştır. Çocuğun bazı özellikleri kişileri hayrete düşürüyordu – olağanüstü bir gece görüşü olduğu söyleniyordu ve yeni deneyimler yaşadığında sık sık bayılıyordu. Ancak, bazı kişiler de onun hikayesinin uydurma olduğundan şüphe ediyordu. Çocuğun dili konuşmayı ve okumayı çok kolay şekilde öğrendiğini, cildinin hayatının çoğunu karanlıkta geçiren biri için yeterince soluk olmadığını söylediler. 1833’de Hauser muammalı bir şekilde, büyük ihtimalle kendi kendine uyguladığı bir bıçak yarasından ölünce durum daha garip bir hal aldı. Onun nereden geldiği konusunda onlarca teori atıldı – Kraliyet ailesinden geldiği, tahtı ele geçirmemesi için hapsedildiği şeklinde komplo teorileri de dahil olmak üzere…Bugün bile, Kaspar Hauser’un gerçek bir vahşi çocuk mu, yoksa bir dolandırıcı mı olduğu kesin olarak bilinmemektedir.

6. Dina Sanichar

1867’de bulunan Dina Sanichar “Kurt Çocuk” olarak da bilinir. Hindistan Bulandshahr bölgesindeki avcılar, ilk başlarda bir mağarada vahşi bir hayvanın yaşadığını düşünmüşler, mağaradaki yaratığı saklandığı yerden dışarı çıkartmayı başarınca da onun aslında yalnızca 6 yaşlarında bir erkek çocuğu olduğunu görüp şaşırmışlardır. Çocuk yaşamının büyük bir bölümünü vahşi hayatta geçirmiş gibi görünmektedir. Kurtlarla birlikte, elleri ve ayaklarının üzerinde dolaşarak canlı kalabildiği düşünülmüştür. Avcılar, çocuğu Agra’daki Sikandra Misyoner Yetimhanesi’ne getirmiştir. Orada çocuğa Dina Sanichar ismi verilmiş ve birkaç yıl boyunca misyonerler tarafından ıslah edilmeye çalışılmıştır. Ancak vahşi hayattaki yıllar “Kurt Çocuk” a çok fazla zarar vermiştir. Sanichar 1895’de ölene kadar konuşmayı öğrenememiş, kemikleri kemirmeyi ve pişmiş yemek yerine çiğ hayvan eti yemeği tercih etmiştir. Rudyard Kipling’in “Orman Çoçuğu” hikayesindeki “ Mowgli” karakteri için bu hikayeden esinlendiği iddia edilir.

Popüler İçerikler

İki Torunlu Mücevher Kralı 30 Yıllık Eşinden Genç Sevgilisi İçin Tek Celsede Boşandı
Arkeolog Muazzez İlmiye Çığ 110 Yaşında Yaşamını Yitirdi
Zoru Başardık: Karadağ'a Üç Puan Hediye Eden Milli Takım'a Gelen Tepkiler