Yıl 1982, bundan tam 40 yıl önce bugün. Yer İstanbul. Ferhan Şensoy, kendi yazdığı ve İran'ın yakın döneminden tarihsel kesitleri ele aldığı, efsaneler arasına giren tiyatro oyununu sahneye koyuyor.
Her şey bundan sonra başlıyor.
Yıl 1982, bundan tam 40 yıl önce bugün. Yer İstanbul. Ferhan Şensoy, kendi yazdığı ve İran'ın yakın döneminden tarihsel kesitleri ele aldığı, efsaneler arasına giren tiyatro oyununu sahneye koyuyor.
Her şey bundan sonra başlıyor.
İran'da yaşanan politik çalkantılı olaylara yer yer Farsça diyaloglarla, ince ince örülmüş mizahi bir bakış atan oyunun mizahından ziyade yukarıda bahsettiğimiz o 'ilk bakış' dikkatleri oyun üzerine topluyor. Çünkü olaylarda Türkiye tarihinden de bazı kesitler var.
Oyun o dönem herkesin büyük ilgisini çekiyor, her yerde konuşulmaya başlıyor. Bu sohbetler arasında Şensoy'un ortaya çıkardığı mizahla pek ilgilenmeyenlerin sayısı da arttığında işlerin rengi değişiyor.
Tabii duruşunu bozmayan Şensoy eleştiriler sonrasında bir adım geriye atmak şöyle dursun zaten sürdürdüğü politik mizaha biraz daha ağırlık veriyor. Şahları da Vururlar'ın ardından dozu biraz daha yükseltiyor ve Muzır Müzikal'i kaleme alıyor.
O dönem yürürlüğe giren ve bazı yayınların gizli olarak sunulması kararına varılan 'muzır neşriyat kanunundan' adını alan oyun muzırlığın neşriyatla başlayıp bitmediğini, Ferhan Şensoy'a göre zihinlerde yeşeren farklı ve daha zararlı muzırlıkların da olduğunu vurgulamak için sahneleniyordu.
Eleştiriler inançlar özelinde gelmiş olsa da belirtmek gerekiyor ki oyunun odaklandığı spesifik bir başlık yoktu, birçok şeyi eleştiriyordu.
Bazı oyunlarda sahne önünde sıralanan yüzden fazla kişi Şensoy müzikal esnasında konuşmaya başladığında onu hep bir ağızdan bağırarak yanıtlıyordu. Sözlü saldırılardan gerekli randıman alınamadığından olsa gerek sahneye saldırılar başladı, bu noktadan sonra devlet tiyatroya bu riskli atmosferi bir nebze kırabilmek adına koruma polisi tayin etti.
Şensoy ve ekibi hiçbir tehdide aldırmadığı gibi buna da pabuç bırakmıyor ve oyunu sahneleme kararı alıyor. Fakat bu dönem tiyatronun ilgisini çeken bir detay var, o da koruma polislerinin kısa süre önce değişmiş olması ve yeni korumaların davranışlarında bir gariplik sezilmesi.
20 dakika içerisinde sahneden kulise tüm salonu saran yangın tiyatroyu öylesine hızlı sarmıştı ki bekçi Niyazı Özlü alevlerin arasında kurtulmaya çalışırken yaşamını yitirdi. Alevler söndürülmeye devam edilirken yetkililer açıklama yapmıştı bile:
Şan Tiyatrosu'ndaki yangın elektrik kontağından çıktı.
Yıllar sonra Ferhan Şensoy görev değişikliği yapılan korumaların bu planlı olayla bir bağlantısı olduğundan şüphelendiğini söylese de kimse ne olduğunu anlamıyor.
Kimsenin ceza almadığı bu olayda sadece Ferhan Şensoy ceza alıyor, can tehlikesi yaşaması şöyle dursun, 21 günlük hapse mahkûm ediliyor.
Şimdilerde bu hazin olayın yaşandığı, sanatın yaşamasına izin verilmeyen bu noktada bir alışveriş merkezi yükseliyor.