Yerli ve yabancı yazarlar Babinger, Schlumberger, Runciman,İnalcık veya Emecen olsun ya da Fatih’in muasırları De Languschi,Kritovulos, Tursun Bey gibileri olsun; hepsinin birleştiği bir nokta var: 21 yaşındaki İstanbul fatihi büyük bir mareşaldir. Yanya’nın, Mora’nın, Bosna’nın coğrafyasını bilenler o zamanın deniz aşırı ülkeleri olan Trabzon’un, Kuzey Ege adalarının konumunu görenler, fetihlerle geçen 30 senenin pek eşi görülmeyen bir komutanın hayatı olduğunu teslim eder. Bütün bu başarılar yeni bir döneme ateşli silahlar devrine aittir. O yüzden de askeri tarihte ayrı bir önemi vardır.
Fatih’in kişiliği; “Yok içki içerdi, bilmem kimlere nasıl şiirler yazardı” gibi kısır bir toplumun yavelerinin ötesinde ele alınacak derin bir mevzudur. Yunancasının düzgünlüğünü De Languschi ve Kritovulos söylüyor. Topkapı Sarayı El Yazmalar Kütüphanesi’ndeki İlyada metinlerinin üstü, koyduğu şerhlerle doludur. İtalyanca biliyordu, Arapça ve Farsçada ise kalem oynatmıştır.
Doğru dürüst bir anıt yoktu
II. Murad’ın saltanatı boyunca şark eserleri tercüme edilmişti ve Fatih de o havada yetişti. Kendinden sonrakiler de bu kültürü devam ettirmiştir. Şehzade Cem Sultan’ın bu dillere vakıf olduğu biliniyor. II. Bayezid şark dillerini bilirdi ve II. Bayezid’in şehzadelerinden Ahmet, Arapça bir siyasetname dahi kaleme almıştır. Yavuz Selim ise iki şark diline kalem ve divan sahibi şair olacak kadar vakıftı. Fatih bir Rönesans münevveriydi, hatta Rönesans’ın şark ve garp dünyasına hükmeden tek komplekssiz aydınıydı.
Bugüne kadar doğru dürüst bir heykelini bu toplum dikememiştir. Saraçhanebaşı’nda o zamanki belediyenin iyi niyetle ısmarladığı, heykeltıraşlığımızın başarısız bir şekilde ortaya koyduğu heykel hariç... Şimdi Genelkurmay Başkanlığımız Barbaros Bulvarı üzerine Yahya Kemal Parkı’nda 3 metre boyunda bronz bir heykel diktiriyor. Heykeltıraş Sait Rüstem’dir. İstanbul halkının ve sanatseverlerin dikkatine sunulur.
Genelkurmay Başkanlığı, Cumhuriyet tarihimizin ve İstiklal savaşımızın komutanlarını heykel diktirerek, sempozyumlar düzenleyerek anıyor ve tarihteki yerlerini anıtlaştırıyor. Fatih heykeli ile de 15’inci asrın en büyük mareşali anıtlaştırılmaktadır.
Bu çalışmalar dikkate şayandır.
İlber Ortaylı
(Milliyet Pazar, 31 Mayıs 2009)