Bugün değerini bilmesek de tarihin yaşanarak yazıldığı şehirler çok yakınımızda. Bunlardan birisi de Macaristan'ın başkenti Budapeşte. Buda ve Peşte bölgelerinin birleşmesi ile oluşan ve Tuna Nehri üzerinde bulunan şehir Osmanlı İmparatorluğu dahil tarihteki tüm büyük devletler için özel bir ilgi alanı oldu. Her sokağında tarih bulabileceğiniz bu şehirde mutlaka ama mutlaka görmeniz gereken 11 yeri sizler için derledik.
1265 yılında inşa edilen Buda Kalesi şehrin en tarihi noktalarından birisi. Geçmişte kraliyet sarayı olarak da kullanıldı. Şimdi ise içerisinde Macar Askeri Tarih Müzesi, Müzik Müzesi gibi çeşitli tarihi yapılar ve müzeler barındırır. Tuna Nehri üzerinde kaleye çıktığınızda bütün şehri izleyebilme şansına da sahip olacaksınız.
96 metre yüksekliğindeki kubbesiyle bir dönem şehrin en yüksek yapısı unvanına sahip olan Bazilika, adını eski bir Macar kralından alıyor. Dini misyonunu hala sürdüren yapının kubbesine çıktığınız zaman, bunun için elbette asansör var, bütün şehri izleyebiliyorsunuz. Ayrıca yapıya adını veren kralın kutsal sayılan sağ eli hala içeride sergileniyor.
Aziz Stefan Bazilikası'nın unvanını elinden alan, daha doğrusu ortak olan yapı olur kendileri. Din ve devlet işlerinin dengede tutulmasını temsilen Parlamento Binası, en yüksek dini yapıyla birebir aynı yükseklikte yapılmış.
1885-1902 yılları arasında inşa edilen ve Tuna Nehri üzerinde bulunan yapı, Buda Kalesi'ne gör çok daha yeni olsa da tarihi her odasında yaşatabiliyor. Günümüzde de Macaristan Ulusal Meclisi'ne ev sahipliği yapan binayı turist olarak gezmeniz mümkün. Binanın içerisinde tam 691 oda bulunuyor. Süslemelerinde 40 kilo altın bulunan yapıda 233 adet de heykel mevcut.
Kahramanlar Meydanı şehri en eski olmasa da en anlamlı yapısı olabilir. 1895 yılında Macarların Avrupa'ya gelişinin 1000. yıl dönümü (Evet bin) şerefine inşa edilen meydan, bir yıl sonra açıldı. O tarihten bu yana şehirdeki tüm kutlamalar ve anmalar bu meydanda yapılıyor. Meydanın ortasında bulunan Milenyum Anıtı 1932 yılında inşa edildi. İki tarafta gördüğünüz heykeller ise eski Macar krallarını temsil ediyor.
Kilise bilinen kaynaklara göre şehrin en eski yapısı. 1255 yılında inşa edilen kilise zaman içerisinde birçok değişikliğe maruz kaldı. Hatta Osmanlı döneminde camiye dönüştürüldüğü bile oldu. Osmanlı hakimiyeti haricindeki dönemlerde tüm Macar kral ve kraliçeleri bu kilisede taç giydiler. 19.yy'daki dekorasyon çalışmaları ile kilise günümüzdeki görünümüne kavuştu.
En yeni yapılardan birisi olan Terör Evi Müzesi de en az Kahramanlar Meydanı kadar anlamlı. 2002 yılında açılan müze, Nazi ve Sovyet işgali sırasında yaşanan acıları anmak ve göstermek için açıldı. İki katlı yapının bir katı Sovyet diğer katı ise Nazi işgaline ayrılmış vaziyette. Binayı özel kılan ise, iki işgalde de yerli halkın 'sorgulandığı' bina olması.
3 bin kişilik kapasitesi ile Avrupa'nın en büyük sinagogu olan yapı, 19.yy'ın en ortalarında inşa edildi. Tarihi dokusu ve büyüklüğünün yanında içerisinde bulundurduğu yapılarla da büyüklüğe sahip. Sinagogun bir bölümünü Yahudi Müzesi oluştururken bir bölümünde de 1. Dünya Savaşı'nda Macar ordusunda savaşan Yahudileri temsil eden Kahramanların Tapınağı var.
Kahramanlar Meydanı gibi 1000. yıl anısına yapılan kalenin yapıldığı asıl malzemeler mukavva ve ahşap. Ancak yoğun ilgi görmesi üzerine restorasyon süreci başlıyor ve bugünkü görünümünü kazanıyor. Avrupa'nın en büyük tarım temalı müzesine sahip olan yapı, her yıl müzik festivalleri ve Noel kutlamalarına sahne oluyor.
Açık havada gezerek şehrin tarihini öğrenebileceğiniz Memento Park da yakın dönem eserlerden. Komünizm döneminde dikilen heykellerin toplandığı ve yapıların birebir kopyalandığı parkı gezerek şehrin komünist dönemine dair fazlasıyla bilgi edinebilirsiniz.
Şehri panoramik olarak izlemenizi sağlayacak tepenin ismi, 1046 yılında Paganlar'a karşı savaşırken hayatını kaybeden ve mezarı kuzeydoğu yamacında bulunan Aziz Gellért Hill'den geliyor.
Tepede birbirinden önemli tarihi yapılar da bulunuyor. Aziz Gellért Hill Anıtı bunların başında geliyor. Habsburg Hanedanı tarafından şehri kontrol etmek için yapılan kale ile Sovyetler'in şehri Nazi işgalinden kurtarışını simgeleyen Özgürlük Anıtı da bunlar arasında.
Şehrin en dramatik noktalarından birisi Tuna Kıyısındaki Ayakkabılar. 2005 yılında Macar heykeltıraş Gyula Pauer ile Can Togay'ın yarattıkları eser, 1944-1945 yıllarında Naziler tarafından katledilen Yahudileri temsil ediyor. Eserde tam 60 çift ayakkabı var ve hepsi o döneme uygun olarak tasarlanmış durumda. Anmaların merkezlerinden birisi olan Ayakkabılar, mum yakmak ve çiçek bırakmak için halkın tercih ettiği noktalardan birisi.
11 numara bizde olsa çoktan parçalanmıştı
4 avm 16 cami yuzlerce goktelen ne iyi giderdi oraya.vasak ta var vurulcek.