Tarihi Kanlı Saldırılarla Dolu Bir İbadethane: 22 Kişinin Hayatını Kaybettiği Neve Şalom Sinagogu Saldırısının Üzerinden 34 Yıl Geçti

6 Eylül 1986’da Neve Şalom Sinagoguna otomatik silahlar ve bombalarla korkunç bir saldırı düzenlendi. Şabat duası için sinagogta toplanan 22 vatandaşımız saldırıda hayatını kaybetti. Daha sonrada bombalı saldırılara maruz kalan Neve Şalom Sinagogu bu saldırıyı hiçbir zaman unutamadı.

6 Eylül 1986. Uzun bir aradan sonra restore edilerek yeniden ibadete açılan Neve Şalom Sinagogundaki bu ilk Şabat duasında normale nazaran daha az bir kalabalık vardı. Henüz okullar açılmadığı için, birçok aile yazlıklarından İstanbul’a dönmemişti. Bu durum, teröristlerin planladığı kadar büyük bir saldırı gerçekleştirmelerine engel oldu ancak dini vecibelerini yerine getirebilmek için sinagogun kapılarından son kez içeri giren 22 kişinin hayatlarını, geride kalan ailelerinin ve bizlerin umutlarını çaldılar.

'Barış vahası'

1940’larda Galata bölgesinde artan nüfusun ihtiyacını karşılamak üzere Musevi Lisesi’nin spor salonunun iptali ile ibadethaneye dönüştürülen geçici mekân, ileriki yıllarda kurulacak Neve Şalom Sinagogunun da temelini oluşturmuştu. 1951 yılında açılan modern sinagog için seçilen ismin kelime anlamı “barış vahası” idi. Ancak yıllar boyunca isminin aksine birçok terör saldırısının ana hedefi oldu.

Herkese açık olan bir ibadethaneydi

1986 saldırısına kadar Türkiye’deki herhangi bir cami veya kilise gibi gezilebilen, kapısı herkese açık olan sinagog, her terör saldırısı sonrasında daha da güvenlikli hale getirildi; cam üzerine cam, çelik üzerine çelik, kapı üzerine kapı eklendi. Sinagoglar ve diğer kurumların dış cephesi güçlendirdikçe Türk Yahudi toplumu daha kırgın, daha kırılgan oldu, daha da içine kapandı.

T24 ve Şalom gazetesi yazarı Karel Valansi, saldırı hakkında 4 yıl önce kaleme aldığı yazısında saldırının etkilerini şöyle aktarıyor

İlgili twit silinmiş ya da sahibi tarafından gizlenmiş.

1986 saldırısı ile farklı olduğumu bir anda, bir sabah aniden öğrendim. Bunun ne anlama gelebileceğini kavrayamadan üstelik.

“Ne Mutlu Türküm Diyene” ile büyüyen, her sene okulda Osmanlı yükselme döneminde sevinen, gerileme döneminde üzülen, Kurtuluş Savaşı ile özgürlüğüne kavuşmuş, Vahdettin’e ülkeyi sattığı için, Araplara Osmanlı’yı arkadan bıçakladığı için kızan, devrimlerle modernleşmiş, Batı’ya dönük, laik ve geleceği parlak bir ülkenin gururlu ferdiydim. Atatürk’e hayran, ülkemin geleceği için çok çalışmam gerektiğinin bilincinde, gururla Onuncu Yıl Marşını söylerdim. Eurovizyon’da bize siyasi nedenlerle puan vermeyen ülkelere kızar, “Bir başkadır benim memleketim” der, başka bir şey demezdim. Hani Cumhuriyet kurulurken hedeflenen Türk şemsiyesi altında halkı birleştirme projesi vardı ya, işte 1986 yılında Türk Yahudi toplumu bunun başarılı bir örneğiydi, benim o zamanlar henüz bilmediğim yaşanan onca şeye rağmen.

İnandığım, bildiğim tüm doğrular bir anda bu saldırı ile elimden alındı. Yeterince Türk olmadığımı o zaman fark ettim. Bunun ne anlama geldiğinin, benim aslında ne olduğumun tam bir açıklaması yoktu. O dönem bizim toplum sessiz bir kabulleniş yaşardı, Kayadez!

Popüler İçerikler

Galatasaray'ın Yıldızı Osimhen İçin Fenerbahçe Napoli ile Temasa Geçti
Kanseri Yenen Eski Arka Sokaklar Oyuncusu Dizi Setlerine Yeniden Dönme Kararı Aldı
"Bana Bilmediğim Bir Şey Söyle" Akımına Gelen Tıkanan Muhabbeti Açmalık Bilgiler
YORUMLAR
06.09.2020

Bizim götü batıya dönük darbeci derin devlet o zamanlar iktidarda Özal'ın adını "cihatçı, barbar, işıdli, irticacı, gerici" çikarmak için yapılmış bile olabilir, gazetelerdeki algı operasyonuna bakınca insan işkilleniyor. Amaaan neyse...

06.09.2020

Sosyal medya duzenlemesi ile provokatif yanlis tarafli haber yapan ve yayan butun yayin organlari incelemeye alindi. Her kesimin destekledigi bu uygulama aile ahlak yapisini bireysel ve kurumsal haklari koruma amacli ceza ve yaptirimlar sozkonusu. sosyal medya siber suclarla mucadele kapsaminda. Burada cok gorunme fazla yorum yapma yapacaksanda dogru kelimeleri secmeye ozen goster . Saygilar

06.09.2020

Bu ülkede yıllardır Gayrimüslimler ve Müslümanlar arasında da Sünni olmayanlar sürekli tacize, zulme, katliama uğrarlarken "zulüm" ve "dini özgürlük" lafını yalnızca Sünni Müslümanlardan duyarsınız. En son Ayasofya'yla Kariye'yi gasp ettiler hala da doymuş değiller. Dünya kadar para diyanete aktarılıyor her yıl, yetmiyor. Hristiyan mezarlıkları sürekli saldırıya ve vandallığa maruz kalıyor, "haç kırıyorum" kafasıyla gidip insanların mezarlarına saldırıyorlar. Toplu taşımada Yahudi veya Hristiyan olduğunuz anlaşılırsa sözlü tacize uğruyorsunuz. Daha geçen aylarda (pandemi öncesi) İstanbul'da tramvayda boynunda Meryem kolyesi olan bir genci iki hırbonun sıkıştırdığını gördüm. Hükümetin Sünni ve Müslüman olmayanları hiçe sayması ve toplumda git gide artan Sünni yobazlığı çok kötü etkiler yaratacak gelecekte.

06.09.2020

şu karen valansiyi koymasaydınız iyiydi

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ