İnsanlarda ortalama bir ilk izlenim bırakmak için 31-100 mili saniyenin yeterli olduğu düşünülüyor fakat iyi bir izlenim bırakmak istiyorsanız, işte yapmanız gerekenler;
İnsanlarda ortalama bir ilk izlenim bırakmak için 31-100 mili saniyenin yeterli olduğu düşünülüyor fakat iyi bir izlenim bırakmak istiyorsanız, işte yapmanız gerekenler;
Binlerce insan, kendisini utangaç olarak tanımlıyor ve bu sayı gün geçtikçe artıyor. Bu sayı 1995'de %40 iken, 2007'de %58'lere ulaştı. Ayrıca, Susan RoAne'nin söylediğine göre, bir çoğumuz, tanımadığımız insanların çoğunlukta olduğu bir odaya girmekten çekiniyoruz, araştırmalar bunu gösteriyor. Peki ne yapmalıyız?
* 'Bana ihtiyacınız olursa, burada ölüyor olacağım.'
Bir çok sefer, kendimizi bu durum karşısında nasıl rahatlatmamız gerektiğini düşünerek vaktimizi harcıyoruz. Fakat, Susan RoAne, aslında etrafımızdaki insanların rahat hissetmeleri için ne yapmamız gerektiğini düşünmemizi tavsiye ediyor. Konuştuğumuz insan rahatlar ve bu durum da bizim rahatlamamızı sağlar. Bunları ve birinci maddeyi göz önüne aldığımızda, insanlarla konuşmak ilk adım olarak düşünülebilir.
Princeton Üniversitesinde yapılan bir araştırmaya göre, insanlar yüzünüze baktıktan 34 mili saniye kadar sonra, iyi ya da güvenilir biri olup olmadığınız hakkında kesin yargılarda bulunuyorlar. Ayrıca araştırmalar gösteriyor ki, yüz ifadeleriniz bu yargıları etkiliyor.
Basitçe söylemek gerekirse, insanlar güler yüzlü kişileri güvenilir ve kızgın görünümlü kişileri de güvenilmez insanlar olarak görüyor.
Yeni tanışacağınız insanların yanına gitmeden önce, gideceğiniz yerin nasıl bir yer olduğu hakkında küçük bir araştırma yapın. İş görüşmesi midir yoksa iş arkadaşınızın verdiği küçük bir parti midir? Ayrıca, gideceğiniz ortamda kimlerin bulunduğunu da öğrenmeye çalışın. Bunları önceden bilmeniz, yaklaşımınızı düzenlemenizi, duruma uygun şekilde giyinmenizi ve muhtemel sohbetler için önceden küçük çaplı hazırlıklar yapmanızı sağlar.
Kendinizi bu konuda rahatlatma, gireceğiniz ortamı ve ortamın normlarını bilmenizle başlar. Ruhsal hazırlık, 'o odadan' içeri girmeden önce kendinizi rahat hissetmenizi sağlar ve endişe ve heyecanınızı en aza indirger. Diğer insanların durumuna göre, resmi ya da rahat kıyafetler tercih etmiş olmanız, onlarla uyumlu olduğunuz için kendinize daha çok güvenmenizi ve çekingen tavırlarınızdan kurtulmanızı sağlar. Tüm bunlar, 'resmi bir ortama, tişörtle gelmemeliydim' diye kendinizi yeyip bitirmek yerine, konuştuğunuz konulara odaklanmanıza ve insanlarla hoş vakit geçirmenize yardımcı olur.
Bu kendinizle ilgili samimi bir ya da iki tanışma cümlesi olabilir. Bu, tanıştığınız insana sizinle ilgili bir kaç yorum yapıp muhabbete dahil olabilmesi için gerekli fırsatı verir. Gittiğiniz ortamla ilgili küçük gözlemler yapıp, bunları konuştuğunuz kişiyle paylaşmanız, onların da yaptığı gözlemleri sizinle paylaşmalarını ya da yeni şeyler eklemelerini sağlar ve onları muhabbete dahil eder.
Yeni biriyle tanışırken standart yöntem genellikle önce isminizi ve yaptığınız işi söyleyerek kendinizi tanıtmaktır. Problem şu ki, eğer ilginç bir işle uğraşmıyorsanız, bu konuşma daha ileriye gitmez. Konuştuğunuz insana onun ilgisini çekebilecek daha çok şey vermeniz gerekmektedir. İşinizle ilgili konuşurken direkt işinizin ne olduğunu ve şirketinizin ismini söylemek yerine, bunu farklı yöntemlerle anlatmak karşınızdakinin daha çok ilgisini çekebilir. Mesela yaptığınız işin yararlarıyla ilgili bir kaç şey söylemeniz, karşınızdaki insana size bununla ilgili sorular sorması için fırsat verir ve böylece sohbet bir adım daha ilerleyebilir. Örneğin, kitapçıyım demek yerine, insanlara bir şeyler öğrenebileceği oyuncaklar satıyorum demek iyi bir başlangıçtır.
Eğer bu çok sıradan ya da saçma geliyorsa, en azından ek olarak bir şeyler söylemek, karşınızdakinin de cevap olarak size bir şeyler söylemesini sağlayacaktır ve böylece sohbet bir süre daha devam edecektir.
Şu ana kadar sohbet belirli bir devreye geldi. Şimdi karşınızdakine 'sen ne işle uğraşıyorsun?' demek yerine sorunun ucunu biraz açık bırakarak 'sen neler yapıyorsun?' diyebilirsiniz. Bu soru karşınızdakini, direkt yaptığı işi anlatıp konuşmayı bitirmek yerine, kendisinden bahsetmeye teşvik edecektir. Bu soruyla sadece yaptığı iş ile ilgili değil, normalde yaptığı şeylerden de bahsetme şansı vermiş olursunuz. Ayrıca, bu şekilde karşınızdaki işini sevmeyen, aldığı paradan memnun olmayan ya da hiç bir neden olmadan çalışmaktan nefret eden bir insan bile olsa, ona işiyle ilgili soru sormaktan kaçınmış, ortamı germemiş olursunuz. Sonuçta, birisine 'para kazanmak için ne yapıyorsun?' demek yerine 'neler yapıyorsun?, 'vaktini nasıl geçiriyorsun?' gibi sorular sormak daha kibar bir yöntemdir değil mi?
Kendinizi iyi hissettirecek kıyafetler giyin, böylece kendinize olan güveniniz artacaktır. Burada önemli olan rahat hissetmek. Ayağınızı sıkan ya da acıtan bir ayakkabı giydiğinizi düşünün. Kendinizi nasıl rahat hissedip insanlara cana yakın bir şekilde yaklaşabilirsiniz ki?
Birisine, sadece 'ayakkabılarını sevdim' demek yerine 'ayakkabılarını sevdim', 'nereden aldın?', 'sana çok yakışmış' gibi şeyler söylediğinizde, karşınızdakine de cevap hakkı doğurmuş olursunuz ve böylece sohbet biraz daha ilerlemiş olur.
RoAne'ye göre, hoşsohbet bir insan olmak için çok okumanız gerekmekte. Ayrıca, bunun entelektüel ve iddialı kitaplar arasında kaybolmak anlamına gelmediğini ve buluşmalara gitmeden önce magazin dergilerine göz atan bir kaç tanıdığının olduğunu bile belirtiyor. Çünkü, bu onlara konuşacak bir konu açma şansını sağlıyor. Belkide, Demet Akalın'ın harika bir albüm yayınladığını bilmek istemiyorsunuz ya da ilgilenmiyorsunuz fakat en azından yeni bir albüm yayınladığını bilmenizde fayda var. Çünkü, ilgilenen ve onunla ilgili sohbet etmek isteyen birisi mutlaka çıkacaktır.
Sonuçta herkes bir şeyler yemek zorunda değil mi? İnsanların konuşmaktan en çok hoşlandığı şeylerden birisidir yemekler. Yemek tariflerinden, diyetlerden, gittiğiniz güzel bir restorandan konuşabilirsiniz.
En büyük engellerden biri sürekli beklemeyi öğrenmeliyiz tarzında düşünmektir. İnsanların size yaklaşması için beklemeyin. Güzel arkadaşlıkları başlatan kişi siz olun. Birisine yaklaşırken, samimi bir şekilde gülümseyin, düzgün bir şekilde yerinizden kalkın ve göz kontağı kurun. Bu üç şeyi yapan insanların, yeni arkadaşlıklar kurmakta daha başarılı olduğu düşünülüyor.
* 'Merhaba, hanımlar'
Konuşması en kolay insan, yalnız başına bekleyen insanlardır. Çünkü, muhtemelen sizden bile daha utangaçtır ve kendisini nasılsa konuşmak için birinin onu bulacağını düşünerek rahatlatmaya çalışıyordur. Sizin yapmanız gereken, ona hoş ve zeki göründüğünü ima eden şeyler söyleyerek konuşmaya başlamaktır. Böylece onlara kendilerini iyi hissettirir ve size değer vermesini sağlayabilirsiniz.
3 ya da daha fazla kişiden oluşan gruplar, genellikle, birbiriyle konuşan iki kişiye kıyasla, yeni insanları aralarına katmak için daha istekli olur. Eğer üç ya da fazla kişilerse, muhtemelen özel bir şey konuşmuyorlardır fakat iki kişilerse böyle bir ihtimal var ve beklenmeyen bir üçüncü kişiye 'misafir' gözüyle bakılabilir.
Bu denge hoşsohbet biri olmanın anahtarıdır. Eğer sürekli gözlem yapıyorsanız, 'dikizci' ya da sürekli soru soruyorsanız 'meraklı' muamelesi görebilirsiniz. Sürekli kendinizden bahsetmek de işe yaramaz çünkü bu kez de 'burnu havada' muamelesi görebilirsiniz. İşte size olması gereken dengeyle ilgili bir örnek;
- Gözlem: Bu otel son zamanlarda yeniden dekore edilmiş, ne kadar muhteşem olmuş.
-Soru: Eskiden nasıl göründüğünü biliyor musun?
-Kendinden bahsetmek: Geçen sene ben buraya gelmiştim, bu şekilde dekore edilmeden önce.
Birisinin gruba dahil olmasına izin vermek, anlayışlı, kibar ve zekice bir davranıştır. Bu kişide ve gruptaki diğer arkadaşlarında iyi bir izlenim bırakırsın.
Örneğin, iş arkadaşlarınla bir buluşmaya gittin ve bir çok insan eşini, çocuklarını ya da misafirlerini getirmiş. Bu insanların eşleri, çocukları ya da misafirlerine karşı kibar olmak her zaman iyidir. Örneğin, iş arkadaşınla konuşarak, eşini görmemezlikten gelmek ya da yok saymak, ne kibar ne de zekice bir davranıştır.
İyi bir izlenim bırakmanın en iyi yollarından biri, iyi bir dinleyici olabilmektir. Bu demek oluyor ki, birisiyle konuşurken sürekli telefonunu kontrol etme, etrafındaki insanlarla ilgilenme çünkü bu ortamda konuşmayı daha fazla isteyeceğin birilerini arıyormuşsun gibi bir izlenim bırakabilir. Tüm dikkatinizi vermek ve tamamen sohbetin içinde olmak iyi bir davranıştır. Muhabbetin kolayca akmasını sağlar çünkü kafanızda başka şeyler varken bunu başarmak daha zordur.
Şunlar önemli bir kaç not olabilir;
1. Karşınızdakinin konuşmasını kesmeden bekleyin
2. Fırsat bulduğunuzda, samimi bir şekilde gülümseyin ve bu sohbetin ne kadar hoşunuza gittiğini belirtin.
3. Ortamdan ayrılmak için ' Beni affedin ama gitmem gerekiyor' ya da 'arkadaşlarıma beraber bir şeyler yemek için söz vermiştim' gibi cümleler kurabilir ve zarif bir şekilde ortamdan ayrılabilirsiniz.
Belki tokalaşmak için elinizi de uzatabilirsiniz, bu 'sizinle buluşup konuşmak güzeldi' anlamına gelecektir. Özetle ayrılırken yapmanız gereken şey, karşınızdaki insanla yaptığınız sohbetten zevk aldığınızı ve güzel vakit geçirdiğinizi ona göstermektir.