Türk yazar ve çevirmen Tanıl Bora, Birikim Dergisi'nde kaleme aldığı 'Bir Sol “Eğitim Çalışması” için Okuma Listesi' başlıklı yazısında 14 kitap önerisinde bulundu. Bora, Semih Gümüş'ün daha önce hazırlamış olduğu kitap listesinden de bahsederek 'Kendi kendime, bir teorik okuma listesi tasarlamaya giriştim.' ifadelerine yer verdi.
İşte Tanıl Bora'nın önerdiği 14 kitap.
Kaynak: Birikim Dergisi
Avustralyalı arkeolog ve tarihçi Childe, arkeolojik bulguları bağlı olduğu toplumsal koşullar içinde inceler. Bu bağlamda kaleme aldığı 'Kendini Yaratan İnsan' kitabı da insanlığın uzun tarihini inceler. Tarihçi kişiliğini ve edebi tarafını harmanlayan Childe, bu eserde insanlığın kendisini ve dünyayı nasıl değiştirdiğini anlatır.
Theodore Zeldin, Magazine litteraire tarafından dünyadaki en önemli 100 düşünür arasında gösterilmiştir. İngiliz tarihçi, yazar, konuşmacı ve filozof, 'İnsanlığın Mahrem Tarihi' kitabında 'tarihe geçenlerden çok geçmeyenlerin tarihini' anlatır.
Aynı yazara ait bu kitap, zamana ve mekana dair farklı bir boyut geliştirir. Geçmiş günümüzle, doğu batıyla sentez edilir. Bu açıdan dünyaya oldukça geniş bir açıyla bakar Zeldin.
Rutger Bregman, Avrupa Basın Ödülü’ne iki kez aday gösterilmiş bir tarihçi ve yazardır. 'Çoğu İnsan İyidir' kitabıyla The New York Times çoksatanlar listesinde yer almış ktiabı ve kırktan fazla dile çevrilmiştir. Bregman, bu eserinde 'insan insanın kurdudur' sözüne karşı çıkar ve insanların 'birlik' olmasına vurgu yapar.
Tanıl Bora, Richard Sennet eserini Rutger Bregman ile birlikte anmanın yararlı olacağından bahsediyor. Sennet de 'iş kültürü' karşısında işbirliğinin önemine dikkat çekerek toplumun yalnızca siyasal yapılarına değil dinsel, kültürel ögelerine de dikkat çekiyor.
J.C. Scott 'Ezen de ezdiğiyle yüzleşmez doğrudan.' diyerek herkesin aslında birer rol yaptığından bahseder. Ona göre, kişisel iktidar ilişkilerinde 'yüz' diye bir şey yoktur. Yalnızca karşınızdaki insanla iletişime geçtikten sonra çıkardığınız maskeler vardır...
Joel Kovel, eserinde hem kapitalizme hem de Yahudilik, Hıristiyanlık, Budacılık gibi kurumlaşmış dinlere bir eleştiri sunar. Aslında ona göre, maneviyat din demek değildir. Solun da bir maneviyatı vardır.
Yazar, oyun yazarı ve şair olarak tanıdığımız Oscar Wilde, bu eserinde sosyalizmi bir tarihsel zorunluluk olarak görmek yerinee ahlaki bir tercih olarak temellendirmiştir.
“Sosyalizmin tesisinden elde edilecek en büyük kazanç, bizleri o pek sıkıcı şeyden, başkaları için yaşama zorunluluğundan kurtarması olacaktır.”
'Marx'sız olmaz' diyor Tanıl Bora. Öneri listesinde ise nispeten kolay bir kitabına yer verdiğini belirterek Louis Bonaparte'ın 18 Brumaire'i kitabını öneriyor. Bora'nın çevirmeni olduğu bu kitapta Marx, 19. yüzyıl ortası Fransası’ndaki sınıf mücadelelerini anlatıyor.
Priestland, Oxford Üniversitesi’nde modern tarih dersleri verdi, uzun yıllar komünizm ve neoliberalizm üzerine çalıştı.
Tanıl Bora, bu eserden kapsamlı ve okuması zevkli bir rehber' diyerek bahsediyor. Eserde, düz siyasi tarihe değil; sanatıyla, insan hikayeleriyle, topyekûn bir harekete yer veriliyor.
Wilhelm Reich, bu eserinde 'küçük adam'a sesleniyor. Bora, 'Orta sınıfın kendi halinde insanlarının nasıl ırkçılığın ve faşizmin cezbesine kapılabildiğini anlatır.' diyerek bu kitabı özetliyor.
Feminizm, erkek karşıtlığı mıdır? Elbette hayır! Bell Hooks, popüler kültürde ve medyada feminizme dair yer alan genel yargıların üzerine giderek, feminizmin aslında ne olduğunu anlatıyor.
Feminizm, aslında 'cinsiyetçiliği, cinsiyetçi sömürüyü ve baskıyı sona erdirmeye çalışan bir hareket.'
Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar Bilimleri Mühendisliği bölümünü yarıda bırakan Arslantunalı, ODTÜ'de Sosyoloji okudu. Teknopolis kitabında ise teknolojiye, yani her şeye dair bir anlatı sunuyor okuyucuya.
Akıllı telefonlar ve tabletler, yapay zek, posthümanizm, Charles Bovary, 12 Eylül, Wikipedia, faydasız bilgiler, ütopyalar, oyun, sayfalardaki portakal lekeleri, dolaptaki cüce...
Siyaset bilimci, çevirmen ve gazeteci Zelik, kaleme aldığı 'Sermayenin Yaşayan Ölüleri' eserinde kapitalizmin insanlığı sürüklediği felaketi konu ediniyor.
Siciyorum solun o sunun tam ortasina, ne komünizmi ne özgürlükçülugu ne eşitlikçiligi hepsi koca bir yalan ve bu yeryüzü cenneti ütopyası adı altında utanmadan hala insanları kandırıyorlar. Pratikte ise tam bir distopya. Avrupa ve ABD de bile yükselen sağın ayak sesleri geliyor. Zaten hiç bir zaman aristokrat, faşist kapitalist emperyalist ve ırkçı kimlikleri den vazgecmediler de bizim buradaki sol itlere anlatamiyoruz.