Mükemmeliyetçilik, bireyin kendisine zorlayıcı standartlar belirlemesi ve problemlere yol açmasına rağmen bunlara ulaşmak için çaba harcamasıdır. Bu durumda bireyin özdeğeri bu standartlara ulaşıp ulaşamayacağına göre belirlenir.
Hayatlarımızda hedefler ve standartlar belirlemek normaldir. Mükemmeliyetçilik kişisel standartlarımızı yakalayamadığımızda sorun haline gelir. Mükemmeliyetçi bireyler genelde yaptıklarına değil yapamadıklarına yani olumsuza odaklanırlar. Sıklıkla “daha iyisi olmalıydı.” Şeklinde cümleler duyarız. Buradaki daha iyisi kavramının standardı nedir? diye sorduğumuzda sorumuz cevapsız kalır. Çünkü daha iyisi kavramı soyut ve değişken bir kavramdır ve buradaki daha iyisi idealize ettiğimiz “ötekinin” sahip olduğunu düşündüğümüz özellikleri veya başarılarını ifade eder.
Böylece başarılı olma üzerine kurulan benlik, her defasında daha iyi ve mükemmele ulaşma hedefi ile başarısızlığa mahkûm olur. İçinde bulunulan durum bir paradoks halini alır.
Mükemmeliyetçiliğin Biçimleri
Araştırmacılar mükemmeliyetçiliğin farklı biçimleri olduğunu öne sürmüşlerdir. Bir araştırmacı grubu, mükemmeliyetçiliğin sadece yüksek standartların peşinden koşmak olmadığını, çevrelerindeki insanlardan yüksek standartlar talep etme ve diğerlerinin de onlardan bu standardı talep ettiklerine inanmaktan oluştuğunu düşünmektedir. Diğer bir grup ise; mükemmeliyetçiliğin bileşenlerinin yüksek kişisel standartlar ile hatalara özeleştiri ile cevap vermek olduğunu öne sürer. Farklı görüşlere rağmen mükemmeliyetçiliğin zararlı ve sağlıklı olarak iki gruba ayrılabileceği konusunda fikir birliğindedirler.
Roz Shafran, Sarah Egan ve Tracey Wade “Mükemmeliyetçilik” adlı kitaplarında zararlı mükemmeliyetçilik ile sağlıklı mükemmeliyetçilik ayrımını şu şekilde açıklar;
Bireyi zorlayacak hedefler koymak ve bunlara ulaşmak için çalışmak başarma ve tatmin duyguları doğurur ve çok az olumsuz etkisi olur. Örneğin; zorlayıcı standartlarına ulaşmak için uzun zaman çalışan bir sporcu veya müzisyeni düşünün. Performansları için belirledikleri yüksek standartları sorun olarak değil, başarının bir parçası olarak değerlendiririz.
Peki zararlı mükemmeliyetçiliğe dönüştüğü nokta neresi?
Zararlı mükemmeliyetçilik, bireyin kendisiyle ilgili görüşünün belirli alanlardaki başarılarına bağlı olmasını ve olumsuz sonuçlarına rağmen kendi aşırı yüksek standartlarının peşinden gitmeye devam etmesini içerir. Birey standartları gerçekleştirmede başarısız kaldığında yoğun özeleştiri ile kendini cezalandırır. Müzisyen ve sporcu örneğinden devam edersek; performansı sırasındaki tek bir hata üzerinden tüm performansını ve kendini tanımlar. Gerçekleşen hatayı durumsal olarak görmez ve geneller. Hatayı merkeze alır ve hataları üzerinde başka hiçbir aktivite yapmadan günlerce çalışır.
Sağlıklı başarı algısında; hatalar üzerinde makul düzeyde çalışma vardır. Ama birey kendini hatası üzerinden tanımlamaz. Hata yapsa da kendini değerli hisseder ve performansının olumlu yönlerini de görür.