Tamamı Kadınlardan Oluşan Bu Zimbabveli Korucu Ekibi Vahşi Yaşamı Kaçak Avcılardan Koruyor

Yasak avcılık Zimbabve'nin bazı bölgelerinde geçmişte kalmaya başladı. Oldukça etkili ve tamamı kadınlardan oluşan bir yasak avlanma karşıtı korucu ekibi yaban hayatını koruyor.

Akashinga'lar ile tanışın: Zimbabve'de yaban hayatını koruyan tamamı kadınlardan oluşturulmuş bir koruyucu ekibi.

2017'de Uluslararası Yasak Avlanma Karşıtı Vakıf'ın bir parçası olarak kurulan Akashinga, Zimbabve'nin Zambezi Vadisi'nde fillerin yasak avlanma olaylarını %80 oranında azalmasında etkili oldu. Bu başarılarını kutlamak için de National Geography Dünya Fil Günü'nde Akashinga ile ilgili kısa bir belgesel yayınladı.

Korucular silahlı ve özel kuvvetler gibi eğitiliyorlar.

Belgeselin yönetmeni Pulley, belgeseli çekme fikrinin James Cameron'un yardımıyla Maria Wilhelm tarafından yaratıldığını söylüyor: 'Maria beni Zimbabve'de kadın korucularla çekim yaptığımız harika iki haftaya dahil etti.'

Pulley'e göre aynı zamanda iki çocuk annesi olan korucu Petronella ile tanışmak hayatının önemli anlarından biriymiş. Pulley'e göre Petronella bir gün Zimbabve'nin başkanı bile olabilir.

'Bu programın kendisi Damien Mander tarafından yürütülüyor. Kadınları ve yaban hayatını önceliklendiriyor, eğitim ve yaşam için idealler belirliyor. Kadınlara bu projeyi yürütmek için güç veriyor.' diyor Pulley. 'Çekimler aslında oldukça kolaydı. Hikaye çok güçlü, bu yüzden her gün korucularla gitmemiz ve yaptıklarını çekmemiz yeterli oldu.'

Pulley "Yeni kabul edilenlerin gelip mezun olduklarını görmek çok ilginçti" dese de, çekimler tabii ki sorunsuz geçmemiş.

Ekibin karşılaştığı en büyük zorluk ise sıcak hava olmuş. "Fakat kadın korucuların bunun üstesinden gelişini ve bizden daha çok çalışmasını izledik, bu da devam etmek için bize motivasyon sağladı."

'Her çekim gününün ardından kampa döndüğümüzde bizi harika vegan yemekler karşıladı.  Umarım bir gün tekrar görüşme şansımız olur. Bu programın daha büyüyeceğinden ve yeni giren kişilerin Petronella gibi korkusuz olacağından hiç şüphem yok.'

Şu ana kadar Akashinga'lar yasak avlanma karşısında oldukça başarılı oldular.

Akashinga tamamen dezavantajlı kadınlardan oluşuyor. Çoğu aile işi şiddet ya da cinsel saldırının kurbanları.

Zimbabwe'nin yaklaşık 300 kilometre karelik Phundu Vahşi Yaşam Alanı'nı koruyorlar.

Korudukları hayvanlar sadece fillerden oluşmuyor. Aslanlar ve su aygırları dahil olmak üzere birçok hayvanı koruyorlar. Şu anda Zimbabve'de 85 bin kadar fil yaşıyor.

Bu hayvanlar maalesef yalnızca yasak avlananlardan dolayı tehlikede değil.

Avcıların arkalarında bıraktığı siyanür ve kapanlar da bölgedeki hayvanların yaşamını ciddi bir şekilde tehlikeye atıyor.

Akashinga'nın kurucusu Avustralyalı eski asker Damien Mander, toplumun yaban hayatı korumanın ekonomik yararlarını anladığında yasak avlanmanın barış içinde yok olacağına inanıyor.

Yani tamamen silahlanılmış saldırı karşıtı bir anlayışın yanlısı değil.

Topluluk 2025 yılına kadar 1000 kadın korucuyu daha işe almayı planlıyor.

Bu şekilde 20 doğal alan korunabilecek.

Bu program sayesinde sadece doğa korunmuyor, aynı zamanda bu kadınlara yeniden bir hayat kurma, güçlü hissetme ve toplulukları içerisinde liderler haline gelme şansı tanınmış oluyor.

"Kadın olarak Akashinga'yı bir araç olarak kullanıp kendi yaşam savaşımı vermeye odaklıydım."

'Artık çocuklarımı besleyebiliyorum ve okul ücretlerini ödeyebiliyorum. Ehliyet aldım, bu Afrika'da kadınlar için çok büyük bir şey!'

"Çocuklarım için de büyük bir ev inşa ediyorum. Artık kendi geleceğime sahip olmanın gururu içindeyim" diyor programda çalışan 30 yaşındaki iki çocuk annesi Petronella.

28 yaşındaki Nyaradzo Auxillia Hoto ise, bu programa sadece erkeklerin korucu olamayacağını göstermek için katılmış.

"En başta topluluğum bir kadının korucu olabileceğine inanmadı. Ama sınırımız gökyüzüdür ve bir kadın da korucu olabilir."

'Eğitim hayallerimin peşinden gitme şansım oldu. Okulu yıllar önce bıraktım; şimdi Zimbabve'deki bir üniversitenin yarı zamanlı öğrencisiyim. Bu alanda çalışacağım. Ayrıca kendime toprak satın alma şansım da oldu' diyor.

Eklemeyi de unutmuyor: "Hayvanlar bizim ihtiyaç ve isteklerimiz için acı çekmemeliler."

'Onların da yaşamaya ve hayatın tadını çıkarmaya hakları var. Ayrıca doğal bir güzellikleri ve çok güzel bulduğum artistik bir değerleri de var.'

National Geographic'in belgeselinin tamamını buradan izleyebilirsiniz:

Bu içerikler de ilginizi çekebilir'

İlk Bakışta Oldukça Normal Görünen Fakat Hikayelerini Öğrenince Kanınızı Donduracak 14 Yeni Fotoğraf
Acayip Bilgiler Kuşağı: Bomboş Geçen Gününüzü Derin Düşünceler İçinde Bırakacak 15 İlginç Gerçek

Popüler İçerikler

Kimse Bunu Beklemiyordu! Galatasaray'ın Yıldızı Mauro Icardi 23 Nisan Paylaşımında Fenerbahçe U19'a Yer Verdi
Icardi ve Wanda Nara'yı Ahlaksız Bulan Batuhan Karadeniz'e Eski Sevgilisinden Bomba Tesirli Karşılık
Önceki Şampiyonları Bilen Ünlü Astrolog Meral Güven Şampiyon Olacak Futbol Takımını Açıkladı
YORUMLAR
24.08.2020

Böyle insanlar iyi ki varlar.. <3 Çocukken Mako diye bir tesise gitmiştik. Hangi spor dalını istediğimi sordu ordaki hoca. Ben de futbol dedim. Futbol olmaz, futbola sadece erkekler gidebilir dedi. Neden? dedim. Çünkü bu bir erkek sporu ve sadece erkekler oynayabilir dedi. Adamın söylediğinin benim soruma cevap olmadığını farkettiğimde beni anlamayacağını ve almamak için bahane sunduğunu anladım. Bir daha da bir şey sormadım. Peki ben ne oynayabilirim? dedim. Saydı. Tenis'i seçtim. Şimdi de futbolu sevmiyorum. Ve araba kullanmayı öğrenmek istedim. Tüm erkek çocuklarına erken yaşta öğretiyorlardı. Bana 25 yaşına kadar beklemem söylendi. Buna çok kez isyan ettim. Ailemin kontrolünde trafiğe kapalı yerlerde kullanmak istiyordum. Neyse olmadı işte. Şimdi ne futbolu seviyorum ne de araba kullanmaya hevesim var. İçimdeki şevki öldürdüler sanırım. Ama artık kadınların bu durumlarda kendi bayraklarını dikmesi çok hoşuma gidiyor ve gurur duyuyorum :)

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ