Survivor Yarışmasına İlham Veren, Sosyal Psikolojinin Babası İzmirli Bilim İnsanı: Muzaffer Şerif

Eğer sosyal psikoloji alanına ufak bir aşinalığınız varsa Muzaffer Şerif’in ismini mutlaka duymuşsunuzdur. Amerika’da yaptığı çalışmalarla alanında dünya çapında saygınlık kazanan Ödemiş doğumlu Şerif’in hikayesi de en az çalışmaları kadar ilgi çekici.

Osmanlının son yıllarında Harvard’da eğitim alma hakkı kazanarak Amerika’ya giden Şerif, burada psikoloji alanında çalışmalar yapmaya başladı. Fakat aradığı şey her neyse, bu disiplinin sınırları ona yetmedi.

Dönemin psikoloji çalışmaları genellikle laboratuar farelerini izlemekten ibaret, dar ve katı bir anlayışa hapsolmuştu. Şerif bunun yerine yeni bir alan olan sosyal psikolojiye yöneldi. Sosyal psikoloji, psikolojiden farklı olarak bireylerin diğer bireylerle kurduğu davranışları ve grup dinamiklerini mercek altına alıyordu.

İkinci Dünya Savaşının geride kalmasıyla birlikte sosyal psikoloji çalışmaları da şaha kalktı.

Rockefeller Vakfı’ndan 38 bin dolar fon alan (bugünün parasıyla 350 bin dolar) Şerif, laboratuar farelerini bir kenara bırakarak kafasındaki savları ispat edebileceği gerçek bir deney ortamı oluşturacaktı.

Deney için, New York sınırları içerisindeki Middle Grove’da sözde bir yaz kampı kuruldu.

Çocuklar, hatta çocukların ebeveynleri dahi olan bitenden habersizdi. Şerif, normal bir kampa geldiğini düşünen iki grup çocuğun şartlara bağlı olarak birbirlerine düşman kesileceği ya da birbirleriyle işbirliği yapacağına inanıyordu. Önce gruplar birbirlerine karşı dolduruşa getirilecek, ardından bir orman yangını başlatılarak ortak bir tehlike karşısında dayanışma kurulması sağlanacaktı.

Issız bir yer ve çocuklar… Akla ister istemez William Golding’in Sineklerin Tanrısı romanı geliyor.

Fakat deney, eserin yayımlanmasından 1 yıl öncesinde gerçekleştirildi. Golding’in aksine Şerif çocukların aslında gizli birer şeytan olduğunu düşünmüyordu. Önemli olan şartlardı. Şartlara göre bireyler tamamiyle aksi yönlerde davranışlar sergileyebiliyordu.

Fakat Middle Grove’da işler pek de beklendiği gibi gitmedi. 11 yaşındaki çocuklar esaslı davrandılar ve Şerif’in savını bir nevi çürüttüler.

Deney ekibinin gerçekleştirdiği bütün sabotajlara rağmen iki grup (Pitonlar ve Panterler) birbirlerini suçlamadı. Yarışmalarla rekabet de herhangi bir düşmanlık yaratmadı. Hatta Pitonlar, Panterler’e yenildiği bir ip çekme yarışmasının ardından karşı tarafın daha iyi olduğunu kabul ederek ödülü onların hak ettiğini ifade etti. Şerif, beklediği davranışları gözlemleyememişti. Bu büyük bir yıkımdı şüphesiz. Sinirler gerildi. Hatta Şerif ve bir asistanı yumruk yumruğa kavganın eşiğine dahi geldi.

Peki neden böyle olmuştu? Şerif’in halen bir hayli parası ve hemen pes etmeyen bir iradesi vardı.

Aynı yıl içinde ikinci bir kamp düzenlendi. Bu defa ilk sefer tespit ettiği hatalar tekrarlanmayacaktı. Sözgelimi çocuklar kamplara ayrılmadan önce birbirleriyle tanışmayacaktı. Hatta kampın ikinci gününe kadar gruplar, ikinci bir grubun var olduğunu dahi bilmeyecekti.

Robbers Cave’de gerçekleştirilen ikinci kampta işler Şerif’in planına uygun şekilde gelişti.

Halat çekme yarışmasının ardından çocuklar birbirlerine girdi. Bir grup diğerinin flamasını yaktı. Devam eden günlerde yağmalar, baskınlar, kavgalar sık sık patlak verdi.

Çatışan çıkarlar neticesinde gruplar birbirlerine girmişti. Peki ya ortak tehlike karşısında işbirliği yapma kısmında neler olacaktı?

Bu defa yangın gibi bir senaryodan ziyade, iki grubun da içme suyu kesilmesi yoluna gidildi. Su kaynakları tükenen ve susuz kalan iki grup su hortumlarını takip etti ve kaynağa yakın bir noktanın taşlarla kapatıldığını gördüler. Önce gruplar halinde ayrı ayrı taşları temizlemeye çalışsalar da, bir süre sonra sınırlar ortadan kalktı. Birbirleriyle çalışırlarsa taşları daha hızlı temizleyeceklerine karar verdiler ve işbirliği yaptılar. Şerif bu defa haklı çıkmıştı. Bulguları aynı yıl basıldı ve kısa süre içinde dünya çapında bir akademik haline geldi.

Robbers Cave deneyi halen sosyal psikoloji alanının en önde gelen çalışmalarından biri.

Takip eden pek çok çalışmaya ilham verdiği gibi, izlenme rekorları kıran Survivor yarışmasının da çıkış noktasını oluşturdu. Survivor’da da grup ya da birey çıkarları için işbirliği yapan ya da birbirlerine karşı yarışan yarışmacılar izliyoruz. Survivor bugün halen izleyicileri ekran başına kilitleyebilen, küresel bir fenomen. Varlığını da büyük ölçüde Muzaffer Şerif’e borçlu.

Muzaffer Şerif’in çalışmalarında, hayatının ilk yıllarındaki buhran dolu dönemin büyük bir etkisi olduğu düşünülüyor.

Yaygın kanıya göre Şerif, İmparatorluğun son yıllarında patlak veren Türk-Ermeni ve Rum etnik kimlikleri arasındaki çatışmalarla, yüzlerce yıl bir arada yaşamış grupların yalnızca bir takım şartlara bağlı olarak birbirlerine düşman haline geldiğine tanık olmuş ve bunun nedenine içten bir şekilde kafa yormuştu. 

Muzaffer Şerif, 1988 yılında hayatının kalanını geçirdiği Amerika'da hayata gözlerini yumdu. 

Popüler İçerikler

Apar Topar Çıkarılmışlardı: Kızılcık Şerbeti'nde Giray ve Heves Ayrılığının Gerçek Nedeni Ortaya Çıktı
Türkiye'de 9.05'te Hayat Durdu! Atatürk'e Saygı Duruşu!
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Atatürk Karşıtlarına Mesaj Yolladı: "10 Yıl Daha Yaşasa Bambaşka Olurdu"