1878'de Barselona kentinde mimari eğitimini tamamlayan Gaudi'nin mezuniyet töreninde, okulun rektörü şu sözleri söyler: 'Bir dehayı mı yoksa bir budalayı mı mezun ediyoruz, bilmiyorum.'
Gaudi'nin inşa ettiği binalarda, çiçeklerin, hayvanların, meyvelerin, bitkilerin ve çeşitli coğrafi şekillerin izleri net bir biçimde görülür.
Gelin, Gaudi'nin dünyasında rengarenk bir yolculuğa çıkalım şimdi...
Gaudi'nin tasarladığı ilk ev olma özelliğini taşıyan ve mimaride Art Nouveau akımının ilk örneklerinden biri olarak kabul edilen Casa Vicens, günümüzde müze haline getirilmiştir.
La Pedrera (Taş Ocağı) olarak da bilinen Casa Milà, tamamen doğal taşlardan inşa edilmiştir. İlk yapıldığı yıllarda ağır eleştiriler alan ve alay konusu olan bina, günümüzde şehrin en çok hayran olunan yapılarından biridir.
1877'de yapılan sıradan bir bina, 1904'te Gaudi tarafından restore edilir ve ortaya, rengarenk mozaikleri, dalgalı hatları ve enteresan balkonlarıyla Casa Batlló çıkar.
Gaudi'nin bir süre yaşadığı evin de içinde bulunduğu bu sıra dışı park, manzarası, rengarenk bahçeleri, taş koridorları ve kıvrımlı teraslarıyla bir masal diyarına ait sanki.
Sagrada Familia'nın bir nevi ön hazırlığı olarak kabul edilen ve yarım kalan bir proje olan bu kilise, tamamlansaydı kırk metre uzunluğunda olacaktı.
Sagrada Familia, Gaudi'nin en önemli eseridir. Mimar, 1883'te bu yapıyı tamamlama görevini üstlenmiş, 1908'de başka proje almayı bırakmış ve 1926'da ölümüne dek sadece Sagrada Familia üzerinde çalışmıştır. Kilisenin yapımı halen devam etmektedir.
Tarihin gördüğü en muhteşem sanatçılardan birisi kesinlikle..Dan Brown sayesinde eserlerini ayrıntılarıyla öğrendim.Sagra da Familia başta olmak üzere bütün eserlerini gezicem..
Umarım gidip görebiliriz kesinlikle harika eserler.Döneminde adamı beğenmemişler.Adamın deha olduğu apaçık ortada adam geleceği görmüş.
Alice harikalar diyarında