Ülkemizde İngilizce öğretmenliği yapan Suriyeli bir kadının röportajı epey konuşuldu. Geçen haftanın gündemine yerleşen tartışma alevlenmeye devam ediyor. Sosyal medyada Japonya'da yaşayan bir Türk, 'Bu kadının ettiği hakaretleri etsem gözümün yaşına bakmazlar' dedi. Kullanıcının bu açıklamaları yorumlarda tepkilere neden oldu.
O kadın Esad ın rejiminden kaçmış sen rızanla gitmişsin diyen de tam bir gerizekalı, ulan savaştan kaçıp geldiyse daha düzgün konuşması gerekmez mi, hem gidecek yerin yok hem bu ülke sana ekmek vermiş yardım etmiş hem de ağzın lağam gibi. Japonyada ki Türk kardeşime harfiyen katılıyorum.
Türk kimliğini kaybetmiş Arapçı bir iktidar ve müritlerinin olduğu yerde ihale bize kalır. Zaten "halkı kin ve düşmanlığa tahrik" suçuyla sindirmeye çalışıyorlar.
Yüzyıllarca kullanılmışız araplar tarafından, bu nedenle 'içimizdeki koşulsuz - şartsız - itaatkar arapseviciler' in durumu ayıkmasını beklemek saflık olur. Durumun farkında olan bireyler olarak, hem kendimiz hem ailemiz için uyanık kalmaya ve tedbirli davranmaya devam etmeliyiz. Düşünceme göre; bunlar içimize boşuna sokulmadılar, ileride kendilerine özerk bir bölge talep etmek için ayaklandırılacaklar ve ülkemiz yine hem enerjisini hem vatandaşlarını hem de ekonomik gelişimini bunların ayaklanmasıyla mücadele etmek için sarf edecek. Dış güçlere hiç kızmaya gerek yok, içimizdeki .... varken başkasına kızmaya ne hacet ?