İstanbul'da Suriyelilerle konuştum. ‘Nasıl göndereceksiniz bizi?' Söyleyeyim, anlattım onlara da. Bir; İktidarımızda öyle düşmanca bir dış politika yok. Önce gideceğiz karşılıklı büyükelçiler açacağız.
Suriye'de, Türkiye'de büyükelçilikler olacak. Yeter mi? Hayır. İki; Buradan gidecek olan Suriyelilerin evi yok, okulu yok, hastanesi yok, kreşi yok. Bunları yapacağız. Avrupa Birliği'nden sağlayacağımız fonlarla bunların tamamını yapacağız. Yolunu, okulunu, köprüsünü, kreşini, hastanesini, hepsini yapacağız. Yeter mi? Yine yetmez.
Üç; Bunlar kendi ülkelerine gittiği zaman bunların can ve mal güvenliğini olması lazım, yeni bir saldırıya muhatap olmamaları lazım. Bunun da altyapısını oluşturacağız, sözleşmesini imzalayacağız.
Dört; Bunların çalışması lazım. O zaman diyeceğiz ki bizim sanayicilere, iş dünyasına, ‘Gidin kardeşim Suriye'de bu bölgelerde fabrika kurun.' Eskiden fabrikalar vardı zaten. ‘Kurun, sizden vergi almayacağız.
1. Suriyeliler ya da diğerleri Türklerin kardeşi değil. 2. Vergilerimden 1 kuruş bile verirseniz (aç-susuz olsa bile) haram zıkkım olsun. 3. Direk gönderin.
Kimse kusura bakmasın,bayramda memleketine dönebiliyorsa bir adam mülteci değildir.İnsanlık falan hikaye bence Akp oy için kullanacak mümkün olduğunca çok Suriyeliye,Afgan'a vatandaşlık verecek seçime kadar.Muhalefet gündemde tutmalı konuyu...
Kardeşmiş... Kendi kardeşime zor katlanıyorum, Suriye'lisini de Afganını da zkimmm!!!