Kamu sağlığı önlemlerinin bir parçası olarak, sağlıklı ürünleri teşvik ettikleri oranda süpermarketlere vergi indirimi uygulama gibi bir yöntem başarılı olabilir.
Aslında araştırmalar, bu türden masraflı yöntemlere başvurmadan bile müşterileri sağlıklı ürünlere yöneltmenin çok da zor olmadığını gösteriyor. Örneğin Hollanda’da Utrech Üniversitesi’nde yapılan bir araştırmada, süpermarkete girişte dağıtılan ve “sağlıklı”, “az kalorili” gibi kelimeler içeren sağlıklı beslenme broşürlerinin, kilolu veya diyet yapan müşterileri farkında olmadan daha az abur cubur almaya yönelttiğini ortaya koydu. Bu broşürler bu tür insanlara hedeflerini ve ona ulaşmak için o an ne yapabileceklerini hatırlatmış ve işe yaramıştı.
Tüketici davranışları profesörü Brian Wansink ise başka yöntemler de öneriyor. Wansink’in araştırmaları, normal bir öğünü içeren porsiyonun yarısının sebze ve meyveden oluşması gerektiği hatırlatıldığında insanların bu gıdaları daha fazla tüketmeye başladığını gösteriyordu. Wansink bu kuralı alışveriş sepetine de uyguladı. Yarısı meyve, sebze, et ve süt ürünleri için kullanılmak üzere sepetlerinde iki bölme bulunan insanlar, normal sepetlerle alışveriş yapanlara oranla bu ürünlere iki kat daha fazla para harcıyordu. Burada da sepetteki bölme müşterilere sosyal bir davranış normunu hatırlatarak onların buna uymasını sağlamıştı.
California Üniversitesi’nde kamu sağlığı araştırmaları yapan Anne Escaron, sağlıklı ürünler içeren alışverişi teşvik etmek için süpermarketlerin yapabileceği şeyleri kaleme aldı. Escaron, raflara sağlıklı alışverişi hatırlatan levhalar yerleştirmek ya da bazı küçük indirimler yapmak gibi yöntemlerle tüketici alışkanlıklarını değiştirmenin mümkün olabileceğine inanıyor.