Sulu Yemek Yemeyi Özleyen Beyaz Yakalı Elit

Öğle ya da akşam yemeğinde ne zaman ki etli nohut yanında az pilav konuyor masaya, bütün beyin algılarım bir anda açılıyor ve dünyaya 4k ekrandan bakmaya başlıyorum. Masa gözümde büyüyor...

Kemikli etten yapılmış nohuta ilk kaşığı daldırıp sularının kaşığın yanından damla damla boşalmasını seyrediyorum ama yalnızca ilk kaşıkta.

Yani tadını aldıktan sonra artık şekilcilikten uzaklaşacağım ve kendimle baş başa kalacağım o muhteşem ana hazırlıyorum kendimi.

Aslında olay henüz siparişi verirken gerçekleşmeye başlıyor. “Şefim ben bir nohut yanına az pilav alacağım.” diyorum. Ne içiyorsun diye sormuyor bile.

Masaya dimdik oturuyorum, etrafı hızlıca süzüyorum. Boynumdaki atkıyı meydan okurcasına çıkarıp kenarı koymak yerine az biraz gevşetiyorum. O artık atkı değil geçen ay avladığım küçük bir tilki yavrusunun özene bezene ayırdığım kürkü. Boynumda bir sıcaklık hissetmeye başladım bile. Karnımda uçuşan kelebeklerin dizginlenmesi, önüme konan yeni çatal kaşık ve peçeteyle ancak sağlanabiliyor. Sürahiden bardağa su dolduruyorum ve beklemeye devam ediyorum.

İlk kaşığı aldım demiştim ya. O nohut taneleri ağzımda yuvarlanırken usulca ilk şanslısını azı dişlerimin arasına alıp çiğnemeye başlıyorum.

Aman Allah’ım, dişlerim artık sanki birer altın külçe gibi birbirine değiyor ya, tıpkı eriyik birer çark gibi çalışan sindirim sistemimin ilk halkası yenilmezliğini perçinlemiş, ağzımın içinde patladığı an genzime dolan yoğun kemik iliği kokusu ve adeta bir krema topuna dönen nohut tanesinin yarattığı enfes lezzeti yutağıma inerken bünyeme geçiş yaptığı o tarihi anlarda ben artık toprakların tek varisi olduğumu ilan etmiş durumdayım. Acele etmemeliyim ama elimde değil.

O yemeğin yağlı suyuna ekmek mi daldırmalı yoksa pilavımın üstünü süsleyip beni bekleyen pirinç ve arpa şehriye tanelerine mi kavuşmalıyım bilemiyorum.

O kadar güçlü hissediyorum, o kadar sağlıklıyım ki şu anda.

Tarkan’ın hancıdan şarap istediği gibi “Kardeş bir yayık ayran çeksene!” diyorum o sırada diğer masalardan boşları toplamakla meşgul garsona.

Yüzüme bile bakmadan ilerliyor, elindeki işi hallediyor ve geriye döndüğünde bir elinde bakır bardakta bol köpüklü ayran öbür elinde turşu kâsesiyle geri dönüyor. Bebeğim, inan bana ne Britney Spears, ne rahmetli Muhammed Ali böyle geri dönmemiştir!

Kornişon turşuları nasıl kütürdettiğimi mi, burnumu acısıyla yakan süs biberlerini nasıl hart hurt indirdiğimi mi anlatsam bilmiyorum.

En sona geldiğimde o kemik parçasını yırtarcasına hüpletirken kontrolümün dışına çıkmış testosteron seviyeme bir darbe de Kemalpaşa tatlısından gelsin istiyorum. Gelen Kemalpaşa tatlısından bir tanesini iki parmağımın arasına alıyorum ve ağzımda paralayıp mideme yuvarlamam arasında geçen saniyeler boyunca hayatın tadını bir kez daha, bir kez daha ve bir kez daha defalarca çıkartmış olmanın verdiği hazla şerbetli parmaklarımı yalayıp tüm gezegenin şehvet merkezi olarak kasaya yöneliyorum.

Ağzıma attığım karanfil tanesi dilimin altına gömülüyor. “Nedir borcum?” diyorum. 14 lira abi diyor. Kolonyayı avucuma bocalıyor bu sırada. Atıyorum 20’liği çekiyorum, hayırlı işleri.

“Afiyet olsun abi, yine bekleriz.” diyor. Sesindeki samimiyeti satın alacak para olmadığının farkındalığıyla kapıyı açıyorum. Kapıdaki şıngır şıngır ses galibiyetimi iyiden iyiye perçinliyor. Böylece bir kez daha yenilmez olduğumu tüm dünyaya haykırmış oluyorum.

Popüler İçerikler

"Aşk Solcudur..." Kızılcık Şerbeti'nde Deniz Gezmiş Anıldı
İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
YORUMLAR
26.07.2018

adam yemek fetişi yaşıyor sanırım ...

yola çıktım. nohut pilavci ariyorum. ayrica bu reklami yaptiran turkiye nohut ve pilavcilar dernegini kınıyorum!

26.07.2018

eskiden o cinsel deneyimlerini anlatanların tadında anlatmış.

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ