Bakan Soylu, 'Hakikaten büyük bir devrim ve değişimin altına imza attınız. Hep beraber buradaydık. Hep beraber yaşadık. Sizler çok şeyler yaşadınız. Çok sıkıntılar çektiniz. Bugünleri hayal etmek bile zordu. Diyarbakır'da da çarşılar, pazarlar şenlik içerisindeydi. Cezeri’nin müzesini açtık. Yüzyıllar önce içimizden yetiştirmiş bir bilim adamının bu topraklara kazandırdıklarının neler olduğunu oradaki gençlerimize göstermek için müzesini açtık. Sadece o değil, hanımeli pazarına açtık. Onlarca kadının el emekleriyle ürettiklerini rahatça satabilecekleri bir pazar açtık. Onlarca, yüzlerce güzel eserlerle buluşturduk. Aynen Van'da olduğu gibi. Bu ülkede kimse etnik kökeninden dolayı ötekileştirilmiyor. Bu ülkede Kürtçeyi rahat bir şekilde konuşma hakkına sahip mi insanlar? Bu ülkede kendi etnik kökenini istedikleri şekilde söyleme kabiliyetine sahip mi? Evet. Bu ülkede bütün bunlar yapılırken, sanayi sitelerimizin sayısı gittikçe artıyor mu? Van'da, Diyarbakır'da, Şanlıurfa'da, 2016'dan sonra Doğu ve Güneydoğu’da üniversiteyi kazanan doktorların sayısı tam iki kat arttı. 2019- 2020- 2021, sayılar 3-5 ve 20'nin üzerine çıktı. Neden? Çünkü huzur içerisindeler. Adıyaman'a indim, gençler etrafımı sardı. ‘Biz ders çalışmak için kütüphane istiyoruz’ dediler. Şunu ifade etmek istiyorum. Türkiye bambaşka bir noktaya doğru gidiyor' dedi.
Bakan Soylu şöyle devam etti:
'Eğer biz Amerikan’ın ağzına baksaydık, eğer biz Avrupa’nın ağzına baksaydık terörü bitirebilir miydik? Ukrayna gibi NATO’dan, Avrupa'dan bir şeyler bekleseydik, Birleşmiş Milletler'den, NATO’dan ve diğer kulüplerinden bir şey beklemiş olsaydık, şu an Türkiye'nin her tarafında insanların acaba yarın ne olacak diye endişesinden sıyırabilir miydik? Elbette hayır. Van'dan Diyarbakır'a kadar, Şanlıurfa'dan Adıyaman'a kadar bu bölgeyi bir turizm potansiyeli yapma kabiliyetine sahip olabilir miydik? Diyarbakır Eğil’de biliyorsunuz Hazreti Elyesa ile Hazreti Zülküf'ün mezarları yan yana. Türkiye'nin her tarafında gençler gelmişlerdi. Gençler niçin geldiniz? dedim. ‘Biz Van’a da gittik, biz Doğu ve Güneydoğu’yu böyle bilmiyorduk. Huzur var, insanların yüzü gülüyor. Burada da bize bırakılmış büyük bir kültürel miras var. Şunu söylemek istiyorum. O günlere bir daha geri dönmeyeceğiz. Van'ın Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nden mezun olan kardeşlerimizle birlikte Türkiye’ye ve dünyaya mesaj vereceğiz. Şimdi ihracatımızı artıracağız. Çocuklarımızın daha iyi istihdamla iş bulabilecek gelişmişliği ortaya koyacağız. Şimdi ne yapacağız? Çocuklarımızı öğretmen, mühendis, doktor, hemşire, polis, asker ve bilgisayar mühendisi yapacağız. Biz bu hedefler içerisine kendimizi koymamış olsaydık, bu hedeflerin içerisinde olmamış olsaydık bugün PKK terör örgütünün huzurumuzu bozan ve bizi oyuncak olarak gören anlayışın içerisinde hep beraber debelenip dururduk.'
Evet haklisin sirma sacli kenar mahalle kabadayisi...ulke bi yere dogru gidiyor...bindik bi alamete gidiyoz kiyamete!!!!
Ne zaman böyle dese dibe vuruyoruz…
O nokta şeriat devleti mi???? ..... 😠🤪😡