Şule Arslan Yazio: Yalnızlık ve Tek Başınalık

Hayattaki güçlü ve zayıf yönlerinizi anlamak daha mutlu ve daha doyurucu bir hayat yaşamak için neye ihtiyacınız olduğunu belirlemenize yardımcı olacaktır. Özellikle konu yalnızlıksa üzerine yazılacak çok fazla şey var… Çoğu kişi için yalnızlık cehennemin ortasında gibi hissettirirken çoğu kişi için de cennettin ta kendisi olabilir. Nitekim yalnızlığı ıstırap yapan şey yükümü paylaşacak kimsenin olmaması değil “sadece kendi yüküm var” düşüncesidir.

Düşünceleriniz en iyi arkadaşınız ve en kötü düşmanınız olabilir.

Kendinizi tek bir olumsuz düşünce bile düşünürken fark ettiğinizde birden kontrolden çıkıp düşünceler kaosunun içine düştüğünüz oldu mu? Muhtemelen çoğunlukla olmuştur.

Sözlükteki anlamları aynı gibi olsa da yalnızlık ve tek başınalık arasında uçurum farklar var. Tek başınalığın kendine has bir güzelliği, bir ihtişamı, olumlu bir hali vardır; yalnızlıktaysa çaresizlik, kasvet ve mutsuzluk vardır.

Günümüzde çoğu insan dizi bağımlısı, eve çok geç saatlerde geliyorlar, ya da yapacak bir şey bulamayacağı için hafta sonunun gelmesini istemeyen işkolikler var.  Bir Türk günde ortalama 6 saat televizyon izliyor 3 saatten fazla internette takılıyor. Çok ciddi bir kitle kendileriyle yüzleşmemek veya yalnız kalmamak için yapıyor tüm bu faaliyetleri çünkü yalnızlık onlar için çok ürkütücü. Peki, gerçekten yalnızlık bu kadar ürkütücü mü?

Birkaç gün önce Instagram hesabımda yaptığım mini bir ankette yalnızlıkla ilgili geribildirimler aynen şöyleydi…

*fırsatım olsa yalnızlığı tercih ederdim

*yalnızlık müthiş bir lüks

*harikulade keyifli bir şey

*en değerli hazine……

Ve şunu belirtmeliyim ki bunları yazan çoğu kişinin evli olduğu gerçeği var;)

Tek başınalığı tatmış olan bireyler onun ne kadar güzel bir şey olduğunu söylerler. Bundan daha güzel, daha huzurlu, daha keyifli bir şey olmayacağını her zaman belirtirler. Kontrolün elinizde olması, dilediğiniz zaman dilediğiniz şeyi yapmanız elbette müthiş bir özgürlüktür. Gerek gelenek görenekler gerekse korkuları yüzünden yalnız kalmanın zorlayıcı yanından kaçmak için girilen hiçbir ilişki tatmin edici olamaz. Ya da boşanınca yalnız yapamam, ayrılırsam bir başıma ne yaparım gibi kaygılarla ilişkiyi daha da toksik (zehirli) hale getiririz. Kavgalar, tartışmalar yaşarız, fiziksel psikolojik şiddetler görürüz ama bunlar bile yalnızlığa tercih edilir; en azından yanımda birisi var diye onunla meşgul olur ve yalnızlıkla bir şekilde başa çıkarız.

Sevgi korkudan ya da cesaretsizlikten doğmaz. Bu nedenle hepimizin yalnızlığı kucaklamayı ve onunla barışık yaşamayı öğrenmesi gerekiyor.

Yalnızlığı tek başınalığa dönüştürdüğünüzde başınıza gelecekler işte burada….

1) Kendini şarj edeceksin

Malum bir söz var nerde çokluk orda bir şey var ya hani… 😊 Doğal olarak da etrafımız ne kadar çok insanla çevriliyse o kadar da fazla enerji harcıyoruz işte. Başkalarını mutlu etmeye çalışmak, onları güldürmek, egolarını yatıştırmak, duygularını paylaşmak ve aile/ arkadaş ilişkilerini yürütmenin sorumlulukları…  Tüm bunlar fiziksel yorgunluk yarattığı gibi aynı zamanda zihinsel yorgunluğu da beraberinde getirir. Biraz yalnız zaman geçirmek, yeniden şarj olmanızı ve sürekli etkileşimin duygusal ve zihinsel olarak zorlayıcı duygusuyla baş etmenize olanak sağlar.

2) Kendini bulacaksın

Tek başına kalmak, düşünmek için mükemmel bir ortam sağlar. Dinginleşmek, derinleşmek ve sizi neyin mutlu ettiğini, neyin sizi üzdüğünü daha derinden anlamanızı sağlar.

3)  Daha üretken olabilirsin

Arkadaşlarınızla birlikte olmak, sıklıkla onlarla zaman geçirmek eğlenceli olabilir ancak üretkenliğinizi de ciddi şekilde etkileyebilir. Yalnız geçirdiğiniz zaman, hayatınızdaki en verimli zamanlardan biri olabilir çünkü çoğunlukla daha az dikkat dağıtıcı şey vardır ve kendinizi daha çok şey üretmeye adayabilirsiniz.

4) Sürekli olarak diğer insanları mutlu etmeye çalışmaktan vazgeçeceksin

Anne-kız, baba-oğul, iki sevgili, kardeş bağları gibi hayat ilişkilerle doludur. Tüm bu ilişkilerde her iki taraf da mutluysa bu ilişkiden doyum alıyorsa devam eder. Ancak bu ilişkiler bazen karşı taraf üzülecek kırılacak diye bir tarafın daha fazla taviz veren ya da alttan alan yapısından dolayı dengenin bozulmasına neden olabilir. Tek başına kaldıkça öncelikler listesi de değişmeye başlar. Düzeninizi bozan, sizi aşağıya çeken, sizi mutsuz eden insanlara mesafe koymaya başlarsınız ve artık başkalarını mutlu etmek yerine sadece kendinizi mutlu etmeye daha fazla gayret gösterirsiniz.

5) Kimsenin onayına ihtiyaç duymazsın

Fikir alışverişi yapmak elbette gerekli olabilir ancak evde yaptığınız her iş için bu böyle olmamış şu şöyle olsa daha iyi olurmuş gibi muhabbetlerle gerilmezsiniz. Ben istedim ben yaptım böyle istedim böyle yaptım dersiniz ve bu rahatlıkla kendi başınıza aldığınız kararlar özgüveniniz için bir tuğla daha örmenize olanak sağlar.

Yalnızlığınızı kucaklayabilmeniz dileklerimle…

Instagram

Facebook

Popüler İçerikler

Fenerbahçe Teknik Direktörü Jose Mourinho ile İlgili İspanya'dan Transfer İddiası Var
Boks Tarihinin En Pahalı Maçı Öncesi Mike Tyson, Jake Paul'a Tokat Attı!
Eski Bakan Işın Çelebi'den Fenerbahçe'ye Sert Yanıt: ''Devletin İmkanlarını Kullanıp ‘Yapı’ Diyemezsin''
YORUMLAR
02.03.2023

Şule Hanım öncelikle çok güzel bir yazı olmuş. Sizin de dediğiniz gibi en çok dikkatimi çeken tarafı yalnızlığın zorunlu mu yoksa tercih mi olduğu. İnsanlar zorunlu kaldığı zaman kabus ama bunu isteğe dönüştürdüğü zaman mükemmeldir yalnızlık. İnsan her ne kadar sosyal bir canlı olsa da ara ara kendi mağarasına çekilip yalnız kalmalı; kendisini dinlemeli, kendi kendisinin tatili olmalıdır. Bu da temel ihtiyaç gibidir adeta. Yer yer yalnızlığı seviyorum❤️

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ