Less is more “Az, çoktur” sözüne yürekten inanıyorum. Geçen hafta Netflix’te The Minimalists adlı bir belgesel izledim. İki arkadaş, Joshua Fields Millburn ve Ryan Nicodemus'un umutsuzca mutluluk arayan her ikisi de çok başarılı yönetici olmalarına rağmen gittikçe daha fazla depresifleşen, stresli ve mutsuz hissetmelerinin nedenlerini anlatıyorlardı. 'Her şeye sahibiz ancak neden mutlu değiliz?' diye soruyorlardı kendilerine. Belki de çokça bizim de kendimize sorduğumuz gibi…
Joshua ve Ryan, daha minimalist yaşamak ve daha azına sahip olmakla mutluluk, sakinlik ve zenginlik bulmayı öğrenmek için başarılı kariyerlerinden vazgeçiyorlar ve ortak kaleme aldıkları kitapları Minimalizm'i tanıtmak için ABD'yi dolaşıp hikayelerini paylaşıyorlardı.
Minimalizm (sadeleşmek) yavaşlamak, yavaşlayarak ve farkına vararak hayatı daha yüksek kalitede yaşamak demek. Benim de size tam da bu konuyla alakalı bir tavsiyem var 'Yavaş yavaş azalın, azalarak çoğalın'.
Nasıl sadeleşebiliriz, nasıl azalabiliriz? Azaldıkça nasıl çoğalabiliriz?
Öncelikle amacım kimseyi minimalist yapmak değil😊 Ancak denemeye çalışmak eminim birçok konuda fayda sağlayacak her birimizde.
Minimalizm kişiye özeldir, herkes kendi minimal yaşamını kendi belirleyebilir. Çünkü insan ihtiyaçlarına, hayata yaklaşımına, uğraşlarına ve hatta sevdiklerine göre farklılık gösterir ama kendine özel olmaktan uzaklaşırsa da tek tip olmaktan kurtulamaz, kendi yolunda bir başkasının kopyası gibi oluverir, oysa bizim minimalizmde amacımız daha
sade yaşayarak fazlalıktan arınıp kendine daha da yaklaşmak ve özüne yetebilmek. Kısacası bahsi konu olan tüm teknikleri kendinize göre adapte edebilirsiniz;)
Hadi gelin daha minimal yaşayarak nasıl üretkenliğimizi artırabiliriz bir bakalım.
👏👏👏👏👏
Yine çok keyifle okuduğum bir yazı oldu, lütfen daha çok yazın :)