İnsanlık tarihi bir sürü savaş ve felaketle dolu. Geçmişte yaşanan ve büyük kitleleri etkileyen bazı olayların yaşandığı yerler ardında bıraktığı büyük hasarın nesillerce hiç unutulmamasını sağlamak adına müzeye veya anıtlara dönüştürülüyor. Gelin birlikte soykırımın vahşetinden köleliğe kadar uzanan bu tarihi yerlere bir göz atalım... 👇
Dikkat, bu içerik insanlığa olan umudumuzu biraz yitirmenize neden olabilir...
MS 79 sonbaharında Vezüv Yanardağı 100 bin atom bombası gücünde patladı. Havaya yüksek miktarda zehirli gaz, kül ve diğer volkanik kalıntılar saldı. Daha sonra yakındaki Herculaneum ve Pompei şehirlerini yok etti. Yaklaşık 2 bin yıl sonra, Vezüv Milli Parkı'nın bir parçası olan Pompei harabeleri, antik kenti tamamen kaplayan volkanik kül birikintileri nedeniyle İtalya'nın en çok ziyaret edilen turistik yerlerinden biri haline geldi.
Belki de ziyaret edilmesi en üzücü yerlerden biri, 1947'de Polonya'nın Oświęcim kentinde açılan Auschwitz-Birkenau Eyalet Müzesi'dir. Auschwitz, II. Dünya Savaşı sırasındaki en büyük Nazi toplama kampıydı. Aynı zamanda 1,1 milyondan fazla insanın tifüs, tüberküloz ve dizanteri gibi hastalıklar nedeniyle öldürüldüğü veya öldüğü bir yerdi.
11 Eylül müzesi en popüler karanlık turizm destinasyonlarından biri. 2014 yılında açılan Ulusal 11 Eylül Anıtı ve Müzesi, ikiz Kulelerin bir zamanlar durduğu yerde ziyarete açık. Her kurbanın ismi bronz panellere kazınmış durumda anıtta sergileniyor. Müzenin kendisinde ise özel sergiler ve daha fazlası var.
Kızıl Kemerler rejimi, 1974'ten 1979'a kadar Kamboçya'da 1 milyondan fazla tutukluyu öldürerek cesetleri “ölüm tarlaları' olarak bilinen toplu mezarlara gömdü. Ölüm alanlarının en büyüğü olan ve şu anda ziyarete açık bir anıta dönüştürülmüş olan Choeung Ek, bir zamanlar meyve bahçesiydi.
Japonya'nın Hiroşima kentindeki Hiroşima Barış Anıtı Müzesi, Ağustos 1955'te açıldığından beri, şehrin 6 Ağustos'ta dünyanın ilk atom bombası saldırısından sonra yaşadığı terör ve can kaybını aktaran hikayeleri, fotoğrafları ve diğer eserleri korumaya adanmış. İçeride tamamiyle vahşet görüntüleri mevcut.
Ruanda iç savaşı sırasında yaklaşık 50 bin kişinin hayatını kaybettiği acımasız 1994 katliamının yapıldığı yer şu an Murambi'de bir anıta dönüştürüldü. Soykırım insanlara orada güvende olacakları söylendikten sonra onları bir okula kapatıp yiyecek ve su olmadan hapsedilmeleri ile gerçekleşti. Katliamdan sadece 34 kişinin kurtulduğuna inanılıyor.
18. yüzyılda Paris'te büyük bir halk sağlığı sorunu vardı. Yerel mezarlıklar aşırı kalabalıktı ve cesetlerin uygunsuz şekilde bertaraf edilmesi hastalığın yayılmasını körüklüyordu. Buna karşılık, yeraltındaki Lutetiyen kireçtaşı ocaklarında kemikleri dönüştürmeye karar verdiler. Bugün bu insan bedenleri tıpkı binanın çimentosu gibi işlev görerek üstlerindeki yapıyı ayakta tutmaya devam ediyor.
San Francisco'nun en popüler turistik yerlerinden biri teknik olarak Alcatraz Adası'ndaki San Francisco Körfezi'nde bulunuyor. Bazıları tarafından daha çok “Kaya” olarak bilinen Alcatraz Federal Islahevi 1963'te kapatılmadan önce, Al Capone, George “Makineli Tüfek” Kelly, James “Whitey” Bulger gibi oldukça kötü şöhretli mahkumları ağırladı.
Aslen altın ve kereste ticareti amacıyla inşa edilen Cape Kalesi, daha sonra Atlantik köle ticaretinin ayrılmaz bir parçası haline geldi. Kapılardan biri “Dönüşü olmayan kapı' olarak biliniyordu. Esir Afrikalıları oradan Orta Geçit'e çıkmak üzere olan gemilere yönlendirilir ve bir daha asla görülmezlerdi.
26 Nisan 1986'da Ukrayna'nın Pripyat kentindeki Çernobil Nükleer Santralindeki dört numaralı nükleer reaktör patladı ve bölgeyi yaşanmaz ve harabe haline getirdi. Devam eden Rus-Ukrayna Savaşı nedeniyle ziyaret etmek şu anda güvenli olmasa da ziyarete açıldığı 2011'den beri karanlık turizm için tercih edilen bir yer. Pripyat şu an o zamandan beri terk edilmiş okullar, hastaneler, apartmanlar ve daha fazlasıyla hayalet bir kasaba durumuna.