Anlayan vardır, anlamayan vardır. Final bölümü biraz anlaşılmamış bu yüzden de 'bozdu' denilmiştir. Ama Lost dediğin dizi zaten bilim-kurgu ögeleri olan bi' dizidir dolayısıyla bozduğu filan da yoktur. Yazı spoiler içerebilir, içerlemeyiniz.
Anlayan vardır, anlamayan vardır. Final bölümü biraz anlaşılmamış bu yüzden de 'bozdu' denilmiştir. Ama Lost dediğin dizi zaten bilim-kurgu ögeleri olan bi' dizidir dolayısıyla bozduğu filan da yoktur. Yazı spoiler içerebilir, içerlemeyiniz.
Söz konusu bir uçak kazası olduğundan bin bir türlü insan çeşidi ile tanışırsınız. Ki bu İngilizce geliştirmek için dizi izlemenin ana sebebidir. Sonuçta adada yaşayan Amerikan, İngiliz, İskoç, Afro-Amerikan, Çinli ve diğer Uzak doğulu insanlar ve hepsinin kendine has aksanları vardır. Ayrıca konuşmalar günlük dil ile yürüse de zaman zaman resmi konuşmalara da tanıklık edeceğinizden hem aksanlara kulağınız alışır, hemde ikinci dili İngilizce olan birinin nasıl konuştuğu hakkında bir fikriniz olur.
Sırf bu girişim hakkında daha çok şey öğrenmek ve ıssız bir adada ne işinin olduğunu keşfetmek bile diziye bağımlı yapar.
Hadi Kate'i geçtik de, sırf Desmond'ın 'Brother' deyişi için, Sayid'in su götürmez taktik ve yetenekleri için bile izlenebilir. En azından Sayid tek başına bir film bile olabilirdi. Irak'lı bir insanın bu kadar bebek suratlı olabileceğini de bilmiyorduk ayrıca.
Senaristlerin ne kullandığını merak ettirecek bir ada düşünün. Bu ada haritalarda yer almıyor olsun, şifalı bir ada olsun - hastaları ve sakatları iyileştirebiliyor olsun, altında yatan muazzam bir elektromanyetik güç olsun ve patlamaması için 108 dakikada bir düğmeye basmak gereksin, ya da istediğini öldürebiliyor olsun.
İnsana kafa yordurur ancak zaman içinde aldığınız cevaplar tatmin eder.
Dizinin ilk bölümünden son bölümüne kadar karşımıza çıkan sayılar bütününün sonunda nereye bağlanacağı merakı bile başlı başına yeter. Gerçek dünyada bu kombinasyonu bilen kimi insanları akıl hastanelerine düşürmüş olması, en alakasız yerlerde karşına çıkması, Hugo'ya göre bir 'lanet' olması, 'nedir ulan bu sayıların olayı?' diye kafa çatlattırır resmen.
Bir bölüm düşünün ki başlı başına bir film tadında olsun. Öyle ki Lost muhabbeti geçen her yerde insanlar 'çok bozdu' demeden önce 'Desmond ve Penny'nin telefon konuşması' derler. Belkide herkes Desmond'ı çok sevdiği içindir, ya da 8 yıl boyunca bir telefon beklemiş olan Penny'i bağrımıza basmak istediğimiz için olabilir.