Stephen Hawking'in İddiası Üzerine: Dünya Dışı Zeki Varlıklar ve Beyin Yakan Teoriler

Ünlü İngiliz fizikçi Stephen Hawking, son dönemde çok konuşulan teorilerine bir yenisini daha ekledi ve Dünya’nın, uzaylılar tarafından istilasının olasılık dahilinde olduğunu açıkladı. 

Bu teoriyi ortaya atan Hawking olunca, bize de konuyu derinlemesine incelemek düştü. 

Öncelikli olarak üzerine gidilmesi gereken sorular şunlar: Evrende yalnız mıyız? Eğer değilsek, sıklıkla bahsedilen dünya dışı varlıklar kim? Neden bizi ziyaret etmiyorlar?

Evrende Yalnız mıyız?

Evren hakkında belki de en çok merak edilen konu: Yalnız mıyız, değil miyiz? En zeki varlık biz miyiz yoksa evrende bizden daha üstün bir varlık yaşıyor mu? 

Büyüklüğü tartışılmaz olan Evren hakkında birazcık düşününce birçoğumuz bir şeylerin farklı olduğunu hissediyoruz, değil mi? Bu denli büyük bir evrende bizim kadar gelişmiş canlıların var olması matematiksel olarak ihtimaller dahilinde olduğu gibi, daha az ve daha çok gelişmiş canlıların olabilitesi de mümkündür. 

Açık bir gecede gördüğümüz gökyüzünü, uçsuz bucaksız bir derya olarak algılarız. Ama aslında sadece çok yakın komşularımızı görmekteyizdir. En açık gecelerde dahi gördüğümüz yıldız sayısı 2500’i geçmez. 2,500 yıldız, galaksimizde bulunan tüm yıldızların yüz milyonda biridir. Bu 2,500 yıldızın hemen hepsi bize 1,000 ışık yılından daha yakındır. 1,000 ışık yılı ise Samanyolu galaksisinin çapının %1’idir. 

Yıldızlar ve galaksilerden bahsederken, insanları üzerinde düşünmeye sürükleyen ve zihinleri uzun süredir meşgul eden şu soru akla geliyor: “Bizden başka akıllı yaşam var mı?” 

Kendi galaksimizdeki (Samanyolu) yıldız sayısı (100 – 400 milyar) kadar, gözlemlenebilmiş kainatta galaksi vardır. Bu da demek oluyor ki kocaman Samanyolu galaksisi içerisindeki her bir yıldız için, bir bütün galaksi bulunmaktadır. Toparlayacak olursak, kainatta 1022 ile 1024 yıldız vardır. Bir diğer deyişle, Dünyadaki her bir kum tanesi için 10,000 yıldız bulunmaktadır. 

Bilim dünyası, bu yıldızların yüzde kaçının Güneş benzeri (büyüklük, parlaklık ve sıcaklık bakımından) olduğu konusunda fikir birliğine varamamıştır. Tahminler %5 ile %20 arasında olduğu şeklindedir. En ılımlı tahminlerle ilerleyecek olursak (1022 yıldızın %5’i), 500 kentilyon (500’ün yanında 18 tane sıfır), ya da 500 milyar kere milyar güneş benzeri yıldız vardır. 

Güneş benzeri yıldızların yüzde kaçının yörüngesinde Dünya benzeri (benzer sıcaklık koşulları, su ve havaya sahip, üzerinde yaşamı destekliyor olma ihtimali olan) gezegenler olabileceği konusunda da bir fikir ayrılığı vardır. Bazıları %50’ye kadar olabileceği yönünde görüş bildirse dahi, yine çok daha ılımlı bir tahmin olan –yakın geçmişte yapılmış bir PNAS çalışması sonucu– %22 kabulü ile devam edelim. Böylece evrendeki tüm yıldızların en az %1’inin yörüngesinde Dünya benzeri, yaşamı destekleyecek gezegen vardır; bu da toplamda 100 milyar kere milyar Dünya benzeri gezegen olduğu anlamına geliyor. 

Yani, dünyadaki her bir kum tanesi için 100 Dünya benzeri gezegen vardır. Gelecek sefer kumsalda gezinirken bunu aklınıza getirirseniz, özümsemesi daha kolay olacaktır.. 

Kısacası böylesine büyük bir evrende yalnız olabileceğimizi düşünmek pek de akıllıca olmazdı… 

Peki, yalnızlığımızı paylaştığımız bu varlıklar kimler o zaman?

Dünya Dışı Varlıklarla İlk Temas

Dünya dışı yaşam ve uzaylılar ile alakalı haddinden fazla teori ortaya atıldı ve atılmaya da devam ediyor. Her ne kadar ortaya atılan iddialardan birçoğu asılsız ve gerçeği yansıtmasa da, tarihimizde dünya dışı yaşama kanıt sayılabilecek birçok olay ve bizzat üzerinde yaşadığımız Dünya’da bulunan, gizemi halen açıklanamamış yapılar vardır. 

Dünya dışı varlıklarla ilk yakın teması kuran kişi olarak bilinen Adamski’nin, bu varlıklarla teması 1952’lerin sonlarında başlamıştır. 20 Kasım 1952’de piknik yapmak için Kaliforniya’daki Mohave Çölü’ne giden Adamski ve arkadaşları, bu sırada, askeri jetler tarafından takip edilen puro şeklinde bir cisim gördüler. Bu aracın bölgenin biraz uzağına indiğini gören Adamski ve arkadaşları diskin yanına gitmeye karar verdiler. Uçan dairenin bulunduğu yere giden Adamski, burada tek parça bir kıyafet giymiş bir “adam”ın kendine yaklaştığını gördü. Adamski, kendisiyle zihinsel olarak iletişim kuran bu varlıktan, dünya dışından geldiklerini öğrenmiştir. 

İddiaya göre Adamski’nin uzaylı varlıklarla olan teması bu olaydan sonra da devam etmiş, bu insan benzeri varlıklar Adamski’yi gemilerine alarak uzaya ve gizemini halen sürdürmekte olan Ay’ın karanlık yüzüne götürmüşlerdir.

Gizemi Halen Açıklanamayan Yapı: Stonehenge

İngiltere'de, tarih öncesinden kalma, ''Stonehenge'' adında dikili taş topluluğu, gizemini halen koruyan ve günümüzdeki tüm teknolojilere rağmen tam manasıyla çözüme kavuşturulamamış yapılardan belki de en önemlisidir. Karbon 14 testlerine göre bu şaşırtıcı dikili taş topluluğu, Güney Batı İngiltere'deki yerinde 4000 sene önce inşa edildi. 

Monolith'lerden oluşan ve 100 tane taş grubundan oluşan bu mega yapıya ise bilim insanları Megalith dediler. Birkaç bin yıl önce yaşanılan Megalith dönemden kalma bu taşlar topluluğu, Megalith kültürlerden kalma bir eserdir ve dünya üzerinde var olan birçok benzeri gibi insanoğlu için gizemi hala çözülememiş bir muammadır. 

İngiltere’de bulunan bu yapı ile ilgili ortak fikir, dünya dışı varlıklar ile alakalı insanoğlunun elinde var olan materyallerden en önemlilerinden biri olduğu yönündedir. Ve bu noktada tüm bilim insanlarının sorduğu soru, her biri tonlarca ağırlıkta olan bu taşları dönemin insanları nasıl taşımış, neden taşımış (bazı taşların bölgeye 200km uzaktan taşındığı biliniyor) ve gerçekleştirilmesi imkansız gibi görünen böyle kusursuz bir perspektifi neden oluşturmuşlardır. 

Günümüz teknolojileri ile bile yapılması oldukça zor olan bu yapının, o zamanki imkanlarla nasıl ve ne amaçla yapıldığı halen bilinmiyor. Bu anlamda Stonehenge, dünya dışı varlıklar ile alakalı yıllardır tartışılan kusursuz bir detaydır. Zira bu taş topluluğunun konumu ve hizalanışı da içinde bir başka gizemi barındırır. Çünkü havadan göründüğü kadarıyla Stonehenge, güneş sistemimizin bir maketini andırmaktadır.

Stonehenge'nin Güneş Sistemi Şeklinde Dizilişi

Uzaylılar Bizi Hangi Amaçla Ziyaret Edebilirler?

Stephen Hawking’in de yakın zamanda cevapladığı bu sorunun cevabı aslında çok basit: İstila. 

Hawking’e göre, matematiksel olarak dünya dışı varlıkların var olduğunu kabul etmek oldukça olası bir teori. Bu varlıkların göçebe bir kültüre sahip olma olasılıklarının altını çizen Hawking, bu canlıların kendi gezegenlerindeki kaynakları tüketmiş ve yaşama uygun başka gezegen arayışı içinde olma olasılıklarının bulunduğunu düşünüyor. 

Elbette böyle bir olasılık bizim için büyük bir facia olurdu çünkü gezegenler arası yolculuk yapabilme kapasitesine sahip olan zeki bir yaşam formuna, elimizdeki teknolojik gelişmişliği kullanarak karşı koyabilmek pek de akıllıca değil. Sonuç olarak, olur da bir gün uzaylılar tarafından ziyaret edilirsek, bu bizim sonumuz olabilir. 

Fakat şu da var ki, insanlık olarak uzaylılar tarafından henüz ziyaret edilmediysek, en azından kanıtlanmış bir biçimde, şu sonuca da varabiliriz. Belki de onlar bizim varlığımızdan haberdarlar fakat bizi pek de umursamıyorlar. Şöyle ki; 

Siz yolda yürürken ayağınızın altında gezen, sizin varlığınıza hiçbir etkide bulunamayacak ve pek de dikkatinizi çekmeyen ufak haşerelere ne kadar önem gösterirsiniz? Onun varlığından haberdarsınızdır fakat, ta ki o size artık zarar verecek duruma gelene kadar onunla ilgilenmezsiniz, yok sayarsınız. 

Son dönemlerde ortaya atılan iddialardan birisi de bu. Dünya dışı zeki varlıkların, bizim varlığımızdan haberdar olduğu fakat henüz bizimle zaman kaybedecek kadar bize önem atfetmemeleri. 

Kim bilir, belki o seviyeye asla gelemeyiz ve insanlık olarak mutlu mesut yaşarız. En azından kendi kendimizi yok edene kadar..

Bir Başka Teori: Evrenin Simülasyon Olma Argümanı

Bilim insanlarının, dünya dışı varlıklar tarafından neden ziyaret edilmediğimizi açıklarken kullandıkları bir başka teorisi ise yaşadığımız evrenin simüle edilmiş olma durumudur. 

Bu görüşe göre; bizi kimse ziyaret etmiyor çünkü bizler üstün bir medeniyet tarafından üretildik ve bir bilgisayar simülasyonu içinde yaşıyoruz. Fizikçiler, felsefi içeriği olan bu soruyu yeni geliştirdikleri bir araştırma yöntemiyle cevaplamak istiyorlar. Gelişmiş bir başka insan uygarlığı devasa boyutlarda simülasyonlar hazırlayabilir düşüncesi teorinin temelini oluşturuyor. Bu uygarlık o kadar ileri seviyede ki içerisinde milyarlarca dünyanın, milyarlarca yıldızın bulunduğu devasa bir uzay simülasyonu yaratabilir. Eğer bu teori gerçekse, biz birbirinin içine geçmiş zincirleme bir simülasyonun içerisinde bulunuyoruz. Hatta ilk sanal evren içerisindeki ilk uygarlığı biz oluşturuyoruz. 

Yakın bir zamanda Almanya’daki Bonn Üniversitesi’ndeki araştırmacılar bu konu hakkında bir makale yayınladı. Araştırmanın başındaki Silas Beane, bunun Matrix filmi gibi bir kurgu olmadığını, makalenin gerçeklik payı taşıdığını belirtti.

Bizim de Başka Bir Uygarlığı Simule Etmemiz Mümkün Mü?

Bu sorunun cevabı hem evet hem de hayır. Eğer biz bir medeniyet tarafından simule edildiysek, aynı şekilde bizim de başka bir uygarlığı simule etmemiz gayet olası. Burada sorun şu: Bizi simule eden uygarlık, bizim başka bir uygarlığı simule etmemize izin verir mi yoksa fişimizi mi çeker? Bu sorular akılları karıştırsa da IBM’e ait Mira Supercomputer’i, evrendeki bilinen tüm fizik kanunlarını bir araya getirerek evrenin simülasyonunu oluşturmaya çalışıyor. Eğer biz bir uygarlığı simule edebilirsek gelecekte, buradan şu sonuç çıkar: İç içe geçmiş, sonsuz sayıda evren var. Tıpkı Inception filmindeki iç içe geçmiş, birileri tarafından yaratılmış rüyalar gibi.. Değil mi?

Popüler İçerikler

"Bir Evim Varsa Onun Sayesinde": Hakan Meriçliler'den Vural Çelik Tartışmasında Gülse Birsel'e Büyük Destek!
Bahis Reklam ve Teşvik! Acun Ilıcalı, TV8 ve Exxen Yetkilileri Hakkında Soruşturma Başlatıldı
Kılıçlı Yemin Olayında Yeni Gelişme: Teğmenlerden Sonra Komutanlar da Disipline Sevk Edildi
YORUMLAR
12.12.2017

Çoğu kişi Stephan Hawking'in düşüncelerini komik buluyor ama şöyle bir düşününce insana mantıklı gelmiyor değil. Bunların hepsini inkar eden arkadaşlara sesleniyorum, neden olmasın? Sonuçta insanlık olarak kendi yaşadığımız gezegenin içinde olanları bile tam anlamıyla çözebilmiş değiliz ve uzay hakkında çok az şey biliyoruz. Evren çook büyük. Örneklerin hepsi olası şeyler bana göre.

Pasif Kullanıcı
12.12.2017

Evet uzaylıbilimcisi olarak sorularınızı yanıtlıyorum: 1.Uzaylılar vardır 2. Bizi ziyarete gelip gelmediklerini bilemeyiz 3. Gerçekten varlıklarını bilmemizi isteselerdi bilirdik. Son olarak, siz şimdi dünya denen gezegende bi evrimin gerçekleştiğine ve yaşamın ortaya çıktığına inanıyosunuz da başka bi gezegende de bunun olabileceğine neden inanmıyosunuz? Milyarlarca gezegen varsa sonsuz sayıda da "tesadüf" var demektir. Neden sadece dünyaya tesadüf etti bu yaşam denen döngü?

canı öyle istemiştir 😕

Varlarsa Bizden kat ve kat gelişmiş canlılar bizi şuanlık tehdit olarak görmüyorlar ama bizim teknolojimiz çok fazla ilerler ve onlara ulaşıp ellerindekilere saldırırsak bizi yok ederler

TÜM YORUMLARI OKU (13)