Sizi Her Kelimesiyle Daha Çok Düşünmeye İtecek Stefan Zweig'ın Kitaplarından 17 Alıntı

Topu topu 71 sayfalık bir kitap ne kadar çok şey anlatabilir insana? Neler katabilir hayatına? Stefan Zweig, Satranç adlı kitabıyla bunu gayet iyi başarıyor. İncecik bir kitap, bir solukta okumanızın ardından en sevdiğiniz kitapların arasına girebiliyor. Ama tabii ki yalnızca bir kitapla değil yazdığı altmış küsür kitap ile de hayatın içerisindeki en önemli noktalara dokunabiliyor Zweig.

Hitler’in dünya düzenini kalıcı sanmasının verdiği karamsarlığın yanı sıra, kendi dünyasının asla bir daha var olmayacağını düşünerek; Avrupa’nın içine düştüğü durumdan duyduğu üzüntü ve yaşamındaki düş kırıklıkları nedeniyle 22 Şubat 1942'de Rio de Janeiro'da, karısı Lotte ile birlikte intihar ediyor. Geriye de bir intihar notuyla, yazdığı kitapları bırakıyor...

İşte; 'Sizi Her Kelimesiyle Daha Çok Düşünmeye İtecek Stefan Zweig'ın Kitaplarından 17 Alıntı'

#1

Suskunluğun siyah okyanusundaki cam fanuslu bir dalgıç gibi yaşıyordu insan, kendisini dış dünyaya bağlayan halatın kopmuş olduğunu ve o sessiz derinlikten hiçbir zaman yukarı çekilmeyeceğini ayrımsayan bir dalgıç gibi hatta.

-Satranç-

#2

Ölmem sana acı verecek olsaydı eğer, o zaman ölmezdim.

-Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu-

#3

Bütün yontulmamış varlıklarda olduğu gibi onda da gülünç bir kendini beğenmişlik vardı.

 -Satranç-

#4

Acımak iki yanı keskin bir bıçak gibidir, kullanmayı bilmeyen, elini ve de özellikle kalbini ondan uzak tutmalıdır. Tıpkı morfin gibi acıma duygusu da hasta için sadece başlangıçta bir nimet, bir ilaç, bir devadır. Ama dozunu ayarlamasını ve azaltmasını bilmediğiniz zaman öldürücü bir zehir olabilir.

-Sabırsız Yürek-

#5

Bize hiçbir şey yapmadılar. Sadece bizi en mutlak anlamdaki hiçliğin içerisine yerleştirdiler, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhu üzerinde hiçlik kadar ağır baskı uygulayamaz.

-Satranç-

#6

Belki de utançların en büyüğü; insanın kendine en yakın bildiği kimselere karşı duyduğu utançtır.

-Korku-

#7

Kendime karşı oynamaya kalkıştığım andan itibaren, bilinçsizce meydan okumaya başlıyordum. Siyah ve beyazdan oluşan her iki ben de yarışa girişmeden edemiyordu ve her ikisi de yenmek, kazanmak için kendine göre bir hırsa, bir sabırsızlığa kapılıyordu; siyah olan ben, beyaz olan benin yapacağı her hamleyi heyecanla bekliyordu. Bir tanesi bir yanlış yapınca, öteki ben sevinçten havalara uçuyor ve aynı anda da kendi beceriksizliğine kızıyordu.

-Satranç-

#8

Mutsuzluk insanı kırılgan, sürekli ızdırap ise dar kafalı yapar...

-Sabırsız Yürek-

#9

Bir şeyi saklayan ya da saklamak zorunda kalan kişinin gözlerinin doğal, özgür ve samimi bakması olanaksızdır.

-Sabırsız Yürek-

#10

Tek bir cesur insanın başarısından, tüm bir kuşağa yetecek şevk ve cesaret doğar; bu daima böyledir.

-Bir İnsan Bir Yaşam-

#11

Bir halkın, diktatörlüğün sağladığı, sıkı disiplin ve artan ortak vurucu güç gibi geçici avantajların bedelinin daima bireyin kişisel haklarıyla ödendiğinin ve her yeni kanunun, kaçınılmaz olarak eski bir özgürlüğe mal olduğunun farkına varması çoğunlukla zaman alır.

-Vicdan Zorbalığa Karşı ya da Castello Calvine-

#12

Yaşamımda ilk kez, yeryüzündeki en büyük kötülüklerin kaynağının vahşet ve kötü niyet değil, kişilerin yenemedikleri zayıflıkları olduğunu anlıyordum.

-Sabırsız Yürek-

#13

Dizlerim titremeye başladı: BİR KİTAP!

Dört aydır elime kitap almamıştım ve içinde insanın art arda sıralanmış sözcükler, satırlar, sayfalar ve yapraklar görebileceği, başka, yeni, şaşırtıcı düşünceleri okuyabileceği, tanıyabileceği, beynine alabileceği bir kitabın hayali bile insanı hem coşturuyor hem de uyuşturuyordu.

-Satranç-

#14

İnsan gençken yalnızca başkalarının hastalanıp öleceğini düşünür.

-Amok Koşucusu-

#15

Ama boşlukta, zamansızlıkta geçen bir dört ayın ne kadar sürdüğünü hiç kimse bir başkasına da kendisine de anlatamaz, ölçemez, gözünde canlandıramaz.

-Satranç-

#16

Halk ne kadar da budala ve gazeteciler nasıl da onların beyinlerini düzenlemesini biliyorlar. Hepsi uzun zamandır aynı biçimde saçmaladılar, hem de her şeyin kendilerine hazır sunulduğunun farkında olmadan.

-Günlükler-

#17

İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız...

-Satranç-

Popüler İçerikler

Dünyanın En Güzel 100 Kadını Listesine Türkiye'den 3 Ünlü Oyuncu da Girdi!
İlk Buluşmada Alman Usulü Hesap Ödediği İçin Buluştuğu Kişinin Cimriliğinden Dem Vuran Kadın Tartışma Yarattı
Öğretmen Olmak İçin Şartlar Değişiyor: Öğretmenler Artık Üniversiteden Sonra Atanamayacak!
YORUMLAR
07.02.2016

İnsan sabahtan akşama kadar bir şey olmasını bekler ve hiçbir şey olmaz. Bekleyip durur insan. Hiçbir şey olmaz. İnsan bekler, bekler, bekler, şakakları zonklayana dek düşünür, düşünür, düşünür. Hiçbir şey olmaz. İnsan yalnız kalır. Yalnız. Yalnız...

06.02.2016

Yaşamımda ilk kez, yeryüzündeki en büyük kötülüklerin kaynağının vahşet ve kötü niyet değil, kişilerin yenemedikleri zayıflıkları olduğunu anlıyordum bu söz evet çok mantıklı

07.02.2016

Bir halkın, diktatörlüğün sağladığı, sıkı disiplin ve artan ortak vurucu güç gibi geçici avantajların bedelinin daima bireyin kişisel haklarıyla ödendiğinin ve her yeni kanunun, kaçınılmaz olarak eski bir özgürlüğe mal olduğunun farkına varması çoğunlukla zaman alır. BU BİZİM ÜLKEMİZİ ANLATMIŞ :)

07.02.2016

siz böylesiniz işte hemen bir damga yapıştırdın bana baksana eğer çok merak ediyorsan söyleyim solcu değilim ben hergün birçok insanın düşünceleri yüzünden hapse atıldığı,ülkenin birilerine peşkeş çekilmesinden rahatsızım o kadar haklıyı savunuyorum ama siz çok alışmışsınız milleti sağcı solcu yapmaya bravo böyle devam ...

TÜM YORUMLARI OKU (10)