Spor salonuna adım attığınızda sizi ilk karşılayan şey kaos ve kargaşa olur. Koşu bandında hayatının son maratonuna çıkan atletler, ter damlalarında boğulan azimli şahsiyetler, ağırlık kaldırırken atılan çığlıklar karşılar sizi. Bu manzarayı ancak iki şekilde açıklayabiliriz: Spor salonu kurallarına uyulmaması ve egzersiz hareketlerinin yanlış yapılması.Spor, istikrar isteyen, başlandığında ise bırakılmaması gereken önemli bir faaliyettir.
İyi bir havalandırma sistemi olan, hijyenik, bakımlı ekipmalara ve eğitimli antrenörlere sahip salonlar ilk tercihiniz olsun. Bunlar ana kriterleriniz olsun.
Kısa sürede yüksek performans ilk amacınız olmamaldır. Bunun yerine ısınma hareketleriyle başlayan ve yavaşça tempo kazanacağınınz bir program belirleyin.
Terlediğinizde klimaya dikkat edin. Klimanın yüksek seviyede açık olması durumunda hem hasta olma ihtimaliniz hem de sakatlanma ihtimaliniz artar.
Ağırlık kaldırırken vücudunuzun doğru pozisyonda olması gerekiyor. Aksi durumda diz ve sırt yaralanmaları yaşanabilir.
Sürekli aynı hareketleri yapmak yerine sizi sıkmayacak başka hareketleride deneyin.
Spor salonları tabikide sosyalleşme alanlarıdır. Fakat koyu sohbetlere dalmak, henuz ısınmakta olan veya ısınmış vücudunuzun tekrar soğuması anlamına geliyor. Bu da sakatlanma ihtimalinizi artırır.
Spor yaparken acil bir durum olmadıkça telefonunuzu kullanmayın.
Dsiplinli bir şekilde programınıza uymaya özen gösterin.
Programa uyum sağlamadığınızda aldığınız mesafeyi ölçmeniz zorlaşacaktır.
Bu işin %80’i diyettir desem sanırım fazla abartmış olmam. % 20’lik kısmı ise egzersiz. İyi bir beslenme programı olmadan bütün çabalarınız
havaya uçabilir.
Hızlı bir şekilde bir anda herşeyi yapmaya çalışmayın. Sakin ve programlı çalışın.
İhtiyacınız olan enerjiyi mümkün olduğunca doğal yiyeceklerle karşılamaya çalışın. Protein ve karbonhidrat içeren besinleri tercih edin. Hazır satılan takviye ürünleri kullanmamanız daha sağlıklı bir seçenek olacaktır.
Sabrınızın tükendiği zamanlar olacaktır. Hemen pes etmeyin programa sadık kalın. İlerleyen zamanlarda değişimi sizde göreceksiniz.
Spor yaparken vücudunuzu dinleyin. Eğer dinlenmeniz gerekiyorsa kısa da olsa ara verin. Vücudu zorlamanın sakatlıklara yol açtığını unutmamalıyız.
Spor aletlerini kullanıktan sonra havluyla veya kuru bezle temizlemeyi unutmayın. Terli olan aletleri salon görevlisine bildirin. Ter nedeniyle bazı hastalıkların size de bulaşabileceğini unutmayın.
Tabiki de ilk önce işin tekniğini öğrenmeliyiz. İşin tekniğini bilirsek olası sakatlanmaların önüne geçeriz. Yaptığımız spordan daha fazla verim alırız. Salonlarda 1 hafta geçmeden diğer arkadaslarına teknik ve anatomi dersi verenlere illaki denk gelmişsinizdir. Keza sergiledikleri figürler beni bir hayli güldürüyor. Ama siz yinede bu işi profosyonel yapan eğitmenlerden öğrenin. Egzersizde yanlış yapılan hareketler başınıza iş açabilir.
Rengini, desenini bilemem ama dar giyinmekten kaçının. Dar kıyafetler hem kan dolaşımınızı etkiler hem de hareket kabiliyetinizi azaltır.
Salonlarda bazen istediğiniz ağırlığı bulmak samanlıkta iğne aramaya benziyor. Ağırlık raflarından alınan dambılları kullandıktan sonra yine eski yerine bırakmak en etik davranış olacaktır. İri ve kuvvetli olanları tenzih ederim fakat gözünüze kestirdiğiniz biri varsa ve o kişi dambılları eski yerine bırakmıyorsa onu mutlaka uyarın.
Spor salonuna gelirken egonuzu evde bırakın. Fazla kilolu olmanız veya çok cılız olmanız sadece sizin probleminiz. Başkalarının ne düşündüğünü düşünerek zaman kaybetmeyin ve hareketlerinize odaklanın.
Ter kokusuna engel olmak için kullanacağınız deodorant kokusunun hafif olmasına dikkat edin.
En önemli nokta ise bırakmadan ve pes etmeden devam etmek. Başarılı olacağınıza inanın ve asla vazgeçmeyin.