Sanırım bu yorumu yapanlar ebru sanatından haberdar değildiler. Zira bu yöntem Pollock’un yöntemiyle aynıdır. Tek fark zemini tuval değil sudur ve dolayısıyla daha zordur. Pollock’un tuval etrafında dolaşmasına gelince, sadece yere serilen tuvallerin çok büyük ölçekli olmasıyla ilgilidir. Eğer küçük tuvallere yapsaydı etrafında dolaşmak gerekmez, belki de kendini içinde olarak hissetmeyebilirdi!
Bir başka çok karşılaştığımız şaşırtıcı yoruma geçeyim:
“Onun eserleri vurgulanan hususlar ya da teşhis edilen edilebilen kısımlar içermez. Ana motiften mahrumdurlar, ayrıca çeper görüşümüzü teşvik ederler. Bunun sonucunda gözlerimiz sürekli hareket halindedir bakışımız tuvalde bir yere sabitlenemez ya da odaklanamaz. Hareketli soyut tablolarını capcanlı ve devingen olarak algılamamızı nedeni budur.” Eric R. Kandel a.g.e 103
Doğrudur, beynimiz böyle karmaşık görselleri görme şekli budur. Ne var ki, beynimiz, duvar panoları dekoratif duvar kağıtları, kumaşlar, perdeler üzerindeki benzer, karmaşık görüntülerde de aynı yöntemi uygular. Öyle söylendiği gibi bu açıdan beyin için Pollock’un resimlerinin bir ayrıcalığı yoktur. Daha önce de belirttiğim gibi beyin bir tahmin makinasıdır karmaşık görüntülerde örüntü arar kendince bir anlam oluşturur zaten Sayın Kandel de sanatçı Leonardo Da Vinci’nin not defterlerinden alınmış bir yorumunu aktararak bu duruma açıklık getirmiştir:
“Çeşitli boyalarla lekelenmiş ya da farklı taşlarla örülü bir duvara baktığınızda, bir sahne yaratmak üzereyseniz dağlarla, ırmaklarla, kayalarla, ağaçlarla, ovalarla, geniş vadilerle, türlü çeşitli tepelerle, süslü, farklı arazi manzaralarına benzediğini görürsünüz. Ayrıca muhtelif çarpışmaları ve hızlı hareket eden şekilleri, tuhaf yüz ifadelerini, garip kostümleri ayrı ve açık seçik algılanan biçimlere indirgenebilen sonsuz sayıda nesneyi de görebilirsiniz.”
Eric R. Kandel Sanatta ve Beyin Biliminde İndirgemecilik. S.104.
Beynimizin bu davranışına psikolojide “pareidolia” denir. Bu konuda BBC yayınlarından alıntı yapalım:
“Northwestern Üniversitesi'nde bir sinir bilimci olan Joel Voss, beynin sürekli olarak rastgele çizgiler, şekiller, yüzeyler ve renkler arasında eleme yaptığını söylüyor. Bu imgelere anlam yükleyerek -genellikle uzun vadeli bilgide depolanan bir şeyle eşleştirerek- anlam kazandırır.”
BBC News.Pareidolia: Why we see faces in hills, the Moon and toasties (31 May 2013)
Anlaşıldığı gibi, hiç planlamadan düşünmeden serperek veya başka bir yöntemle karmaşık renk düzenekleri, şekiller oluşturabilirsiniz, ancak resme bakan herkes o resimde kendince çeşitli şekiller, figürler görecektir. Ve de bu durum sanatçı veya değil, hatta resim olması da gerekmiyor, bu tür karmaşık görselleri oluşturan ve gören herkes için geçerlidir. Beynimiz böyle çalışıyor.