Sosyal Psikologdan Duyacaklarınız, İlişkiler Hakkında İçimizde Parçalanan Ne Varsa Şefkatle Tamir Edecek

Bazı insanlarla temasımız bize kendimizi güvende ve değerli hissettirir, ümit verir. Bazılarıyla temas ise yorar, gerer, hayat enerjimizi düşürür. Siz hangisisiniz? 

Uzman sosyal psikolog, içimizi okuyarak öyle şeyler anlatıyor ki...

1. Karşımızdaki birine kendisiyle ilgili olumsuz bir şey söylemeden evvel akıldan geçirilesi 👇

  • Bunu söylememe gerçekten gerek var mı? 

  • Bu, değiştirmesi mümkün ya da kolay bir şey mi? 

  • Bunu söylememin ne kadarı üstünlük hazzı/ego tatmini, ne kadarı o kişiye faydalı olma arzusu?

2. "Sezgilerinizi dinleyin" kişisel gelişimde yer yer karşılaştığımız bir öğüt.

Sağduyusu kuvvetli, yargı ve kararları genelde doğru çıkan biriyseniz, o zaman belki geçerli olabilir bu. Ama sezgilerimizin kural olarak doğru ve dinlenmeye değer olduğunu varsaymak hayli problemli.

3. Değerlerimizle, niyetlerimizle, hedeflerimizle uyum içinde yaşamayı zorlaştıran komik ve ironik zihin halleri:

Hedefimize ters bir şeyler yaptığımızda 'battı balık yan gider', hedefimizde tutarlı ilerlediğimizde ise 'bence biraz salmayı hak ediyorum' moduna geçmek.

4. Şu hayatta acı çeken herkese yardım edebilmek yahut ülkenin ve dünyanın tüm problemlerini çözmek hiçbirimiz için mümkün değildir.

Ama büyük yardım edemiyoruz, büyük fark yaratamıyoruz, büyük çözümler üretemiyoruz diye bunların küçüğünü de yapmaktan geri durmak elim bir hata olur.

5. Bir şeyin (diyelim bir çiçeğin, şarkının, yemeğin) güzel, değerli, sevilesi olması için “en” olmasına, kendi kategorisindeki diğerlerinden üstün olmasına gerek yoktur.

Aynısı “ben” için de geçerlidir. Değerli olmayı 'en' ve “üstün” olmaya endekslemek egonun hazin bir tuzağıdır.

(1) Kendi kendinize 'şu an hayatımda her şey gayet iyi gidiyor' deyin;

(2) İçinizden ne gibi seslerin buna itiraz ettiğini dinleyin; 

(3) Gelen itirazlar içinde en geçerli, önemli ve değiştirmesi elinizde olanlar üzerinde çalışmaya yönelin.

7. Saygısızlık, kabalık, terbiyesizlik gibi özellikler mutlulukla ters orantılıdır.

Çünkü mutluluğun temel bazı gereklilikleriyle (olumsuz duyguları regüle edebilme ve insanlarla sağlıklı ilişkiler kurabilme gibi) çelişirler.

8. İple çektiğimiz planlarımızın olması, geleceğimizin heyecanla beklediğimiz birtakım tarihleri içermesi mutluluğumuz adına çok olumludur.

Lakin hayatımızı değerli ve bugünümüzü katlanılır kılan tek şey bu planlarsa, bu olumlu değildir.

9. Kişisel gelişim, kolektif gelişime hizmet ettikçe anlam kazanır ve mutluluğa dönüşür.

Uğraşıp didinip kendimize çok parlak benlikler yaratabiliriz; ama eğer ki şahsi gelişimimizden daha büyük ve değerli gayelere hizmet etmiyorsak, hayattan aldığımız doyum da sınırlı kalacaktır.

10. Mutlu ve uzun süreli bir ilişkinin en önemli belirleyicisi karakterdir—sizin karakteriniz ve partnerinizin karakteri.

Güvenilir, sorumluluk sahibi, düşünceli, saygılı, duygusal açıdan olgun vs. insanlar arasındaki ilişkiler de daha sağlıklı ve sağlam olacaktır.

Ama insanları kusursuz görme arzumuzda ısrarcı olmak gerçeklikle örtüşmeyen bir dinamiktir—ya gerçeklik algımızı eciş bücüş edecektir ya da er geç patlayacak.

12. Bir ilişkide “ben olsam böyle yapardım, ama o yapmıyor, demek ki benim kadar sevmiyor” gibi çıkarımlar genelde pek geçerli olmaz, çünkü insanlar farklıdır, sevgilerini ifade edişleri de farklıdır.

Bununla beraber şikayet konusu davranışlar düşüncesizlik, güvenilmezlik ve yüksek düzeyde bencillik gibi karakter özelliklerine işaret ediyorsa, o zaman ilişkinin genel sağlığını ve sürdürülebilirliğini tartmak gerekir.

13. Karşımızdakinin karakterine saldırmanın, olumsuz genelleyici ifadeler kullanmanın (misal "çok tembelsin", "çok anlayışsızsın", "hep böylesin") sorunları çözdüğüne ve ilişkiye iyi geldiğine pek rastlanmaz.

Tartışmaları karakter değil somut örnekler üzerine kurmak daha faydalıdır.

14. Bazı insanlarla temasımız bize kendimizi güvende ve değerli hissettirir, ümit verir.

Bazılarıyla temas ise yorar, gerer, hayat enerjimizi düşürür. 

Her iki gruptan da insana ve insan ilişkilerine dair öğreneceklerimiz vardır (heyhat ikinci gruptan derslerin bedeli daha ağırdır).

15. Psikolojimizin kötü olduğu durumlarda bedenimize iyi bakmak ekstradan zorlaşır ve çoğu zaman kendimizi iyice salarız.

Bu anlaşılır da olsa, maalesef kötü psikolojimizi daha da kötüleştirir. Kendimizi hafif zorlayıp uyku, beslenme ve egzersize dikkat etmek iyiliğimize olacaktır.

Bu süreçte ideali, kontrolümüz dışında değil kontrolümüzde olana odaklanmak ve olumsuz duyguların ateşini harlamak yerine yapıcılığı, çözüm odaklılığı vurgulamaktır.

17. Geçmişi bilebiliriz. Geleceği ise asla tamamen bilemeyiz.

Çektiğimiz zihinsel işkencelerin bayağı bir kısmı, biz ne yaparsak yapalım geleceğin bir miktar öngörülemezlik içereceğini kabul edememekten, bilinmezi kontrol etme yönündeki (anlaşılır ama beyhude) talebimizden doğar.

18. Şunu düşünmek de ilginç geliyor: Hiçbirimizin bu dünyaya gelme yönünde bir dileği, çabası, emeği olmadı.

Öyle bir düzen olsaydı ki kainatta, yaşamaya hak kazanmak için biraz emek vermemiz gerekseydi, hayata tahminen farklı bakar, kimbilir belki kıymetini de daha iyi bilirdik.

Kaynak

Bu içerikler de ilginizi çekebilir.

Verilerimizi Satmak Yetmedi: Facebook Aşı Karşıtlarına Alan Açmakta Neden Bu Kadar Israrcı?
YDS ve YÖKDİL'de Hakim Olduğunuz Taktirde Çok Daha Yüksek Puan Almanızı Sağlayacak 20 Phrasal Verb!
Depozitodan Tutun Ödenmemesi Gereken Apartman Giderlerine Dek Kiracıların Bilmesi Gereken Her şeyi Anlattık!
Son Günlerde Afgan Mültecilerle İlgili Tartışma Yaratan Videoların Ardındaki Yanlış Bilgileri Aydınlatıyoruz!

Popüler İçerikler

Almanya’daki Saldırıyı Kim Yaptı? Noel Pazarı Saldırganının Kimliği ve Röportajı Ortaya Çıktı
Gazeteci Özlem Gürses TSK Hakkındaki İfadeleri Nedeniyle Gözaltına Alındı
Kızılcık Şerbeti'nin Görkem'i Özge Özacar'dan Pembe'nin Osmanlı Tokadına Yanıt
YORUMLAR
29.09.2021

bayıldım bu içeriğe

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ