Sosyal Medyanın Karanlık Yüzü ve Gençlerin Kimlik Arayışı

Sosyal medya platformları, milyonlarca insanın günlük yaşamının merkezine yerleşmiş durumda. Ancak bu platformların yarattığı sahte gerçeklik, giderek daha tehlikeli bir hâl alıyor. Dün gece TikTok fenomeni genç bir kız, arkasında kısa bir veda mektubu bırakarak intihar etti. Mektubunda şu ifadeler yer alıyordu:

Bu trajik olay, modern dünyada kimlik ve aidiyet krizinin bir göstergesi.

Milyonların sevgisine mazhar olan bu genç kız, kendisiyle barışamamış, kendi varlığını kabul edememiş. Bu hikâye, sosyal medyanın sunduğu sahte kimlikler üzerinden yürütülen bir varoluş mücadelesini gözler önüne seriyor.

Sosyal medya, insanlara gerçek dünyada ulaşamadıkları bir değer yaratma imkânı sunuyor. Ancak bu dünya, ne kadar parlak görünse de bir yanılsamadan ibaret. Gerçek yaşamın getirdiği zorluklarla baş edemeyen bireyler, dijital dünyada beğeniler ve takipçiler arasında kendilerine bir kimlik yaratıyor. Bu kimlikler, kısa vadede tatmin edici gibi görünse de gerçek dünya ile olan uyumsuzluk arttıkça, içsel çatışmalar kaçınılmaz hâle geliyor.

Bir insanın varoluşunu sahte bir kimlik üzerine inşa etmesi, psikolojik olarak yıkıcıdır. Çünkü birey, bir yandan dijital dünyada takdir edilen biri olurken, diğer yandan gerçek dünyadaki kendiliği ile yüzleşir. Bu ikilik, kimlik bunalımına ve derin bir tatminsizliğe yol açar. TikTok fenomeni genç kızın hikâyesi de bunun acı bir yansımasıdır.

Gençlerimiz, sosyal medyada aldıkları beğenileri, takipçi sayılarını, gerçek değerlerinin bir göstergesi olarak kabul ediyorlar. Ancak bu, bir yanılsamadan başka bir şey değildir. Çünkü sosyal medya, bir gün seni yüceltirken, ertesi gün seni yerle bir edebilir. Ve işte bu noktada, gençlerin yaşadığı yıkım en derin hâlini alır. Jordan Peterson'ın sıkça vurguladığı gibi, insanlar anlam arayışında olan varlıklardır. Ancak bu anlam, yüzeysel beğenilerle bulunamaz.

Bu nedenle, gençlerimize gerçek dünya ile sanal dünya arasındaki farkı öğretmek zorundayız. Sosyal medyanın getirdiği sahte kimlikler ve sahte başarılar, uzun vadede gerçek hayatın zorlukları karşısında ayakta kalamaz. Kübra’nın veda mektubunda yazdığı son cümle, onun bu dünyayı hâlâ bir oyun, bir yarış gibi gördüğünü gösteriyor. Ne yazık ki, bu son bir 'şaka' olarak kalmıyor. Gerçeklikten bu kadar uzaklaşmış bireylerin trajedisi, sadece kendileri için değil, toplum için de bir uyarıdır.

Sosyal medya platformlarının gençler üzerindeki etkisi ciddi bir şekilde ele alınmalı. Aileler, eğitimciler ve toplum olarak bu konuda bilinçlenmeli ve harekete geçmeliyiz. Gençlerimize, gerçek hayatın zorluklarıyla baş etme yetisi kazandırmazsak, dijital dünyanın yanılsamaları onları birer birer yutmaya devam edecek.

Sosyal medyanın getirdiği geçici tatminlerle değil, anlamlı ve gerçek değerlerle dolu bir yaşam inşa etmek, sadece bireyler için değil, toplumun sağlığı için de elzemdir.

'Bu makalede öne sürülen fikir ve yaklaşımlar tamamıyla yazarlarının özgün düşünceleridir ve Onedio'nun editöryal politikasını yansıtmayabilir.' ©Onedio

Popüler İçerikler

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan Suriye’de: HTŞ Lideri Colani Karşıladı
Berfu ve Eser Yenenler'in 3. Kez O Ses Yılbaşı'na Katılmaları Tepki Topladı
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı