Sosyal medyada aynı fotoğraflar, aynı açıklamalar, aynı hayatlar görmeye alıştık. Alıştık diyoruz da, yine de suyu çıkarılan şeyleri görünce bir 'öf' demeden de duramıyoruz. Daha önce defalarca değindiğimiz bu konuya yine geldik, çünkü bitmek bilmiyor.
Görüyoruz ki toplanmışsınız. Nil Karaibrahimgil şarkıyı yazdığına pişman olmuş mudur, bilinmez.
Her şeyin, her eylemin adı çalışma oldu bu aralar, farkında mısınız?
Gelecek sefere 'Olmasın mı?' yazdığınızda takipçilerinizin 'olmasın' dediğini aklınızdan çıkarmayın.
Tamam güldük eğlendik ama bu da artık kabak tadı vermeye başlamadı mı?
İlişkinizde çok mutlu olabilirsiniz, ancak bunu belli kalıplara sığdırmaya çalışmanız çok da doğal görünmüyor.
Pazartesi sendromunun ekmeğini en çok çalışmak zorunda olmayan, hayatında pazar ve pazartesi arasında hiçbir fark olmayanlar yedi.
Gezmeyi, eğlenmeyi, yemek yemeyi en iyi onlar bilir sonuçta.
Gelir de deniz görür görmez her insanın aklına direkt bu şarkı sözü mü geliyor, orası meçhul.
Sıla da olmasa fotoğraflarımızın altları boş kalacaktı.
'Huzurummm' olarak kullanıldığı da görülmüştür. Gerçekten eğlendiğimiz, huzurlu hissettiğimiz anlarda aklımıza sosyal medya geliyor olamaz sanki.
Fotoğrafa yazacak bir şey bulamayanların ilk aklına gelen buydu, yani yorumculara sorup yazdırmak. Ancak artık özellikle bloggger'lar neredeyse her fotoğraflarında bunu kullanıyor.
Anlıyoruz, çok mutlusunuz. Bizce de en kötü gününüz bu olsun da daha fazla ispat çabasına gerek kalmasın.
'Olmasaymışım, etmeseymişim' kalıbı dilimize fena halde yerleşmiş gibi duruyor.
Sihirli Annem'deki 'zaman geriye aksın' repliği geliyor akla. Siz büyücü müsünüz?
'Sıkıldım' demenin veya gösteriş yapmanın da yeni yolları çıktı.
Ve açıklamayı gören herkes fotoğraf sahibinin ne kadar minnoş ve çocuksu olduğunu düşünür. (Düşünmediler!)
Bu X kimi zaman bir yemek, kimi zaman bir aktivite olabilir. Haftanın günleri belli, 'bugün mantı günü' demek aslında daha doğru ama onu da 'günüsü' yapıyorlar ki, daha da fena.
Onay almadan yaşayamayan insanların favorisi. Sevgilisinden yeni aldığı bir ürüne hatta her şeye onay istemeden duramazlar.
Bu aralar her şeye bir 'geleneksel' eklenmeye başladı. Sosyal medya kendi geleneklerini yarattı da, bu kadar mı abartılır diye düşünmeden de durulmuyor.
'Birini anlamak için gözlerinin içine bakın', 'İnsanları tanımak için şunu, bunu yapın'; adeta hayat dersleri köşesine misafir olmuşuz gibi bir his.
Bob Ross iyi ki bu günleri görmedi. Kendinize sosyal medyada imaj çize çize bir hal oldunuz.
Anne olmak ve anne olunca kendine özel zaman ayırmak çok zor, farkındayız. Ancak bunu her ama her fırsatta vurgulayıp kendini sadece birinin annesi olarak tanımlamak tuhaf değil mi?
Bi de şey var ; kar yağınca "Dışarda kar yağıyor benim içime yağmur..." kustuk parçadan
Kimin ne diyeceğine de karışır olduk 🤦🏻♀️
Algı operasyonu, algı yaratılmaya çalışılıyor, işte bunlar hep algı...