Gerçek hayatta yeteri kadar insan sizin entelektüel olduğunuzu düşünmüyor mu? Sizdeki müthiş cevherin farkına varmıyorlar mı? Hiç dert etmeyin. Aşağıda verdiğimiz kuralları uyguladığınız takdirde herkes sizin hakkınızda 'vaayy ne kadar entel birisi bu' diyecek.
Sosyal medya hesabınızdaki profil fotoğrafınız kesinlikle çok önemli. Fotoğraf kitap okurken, düşünürken, yazarken, bir topluluğa hitap ediyorken vs. düşünsel bir faaliyet içerisinde olduğunuz bir ânı yansıtmalı. Olur da kendi fotoğrafınızı koymak istemezseniz, sıradışı bir fotoğraf seçmeniz gerekir. Uçurumun kenarında oturan kız, denizde tek başına yürüyen adam gibi derin anlamlar içermeli.
Okuduğunuz veya okuduğunuza inandırmak istediğiniz kitaplarınızın fotoğraflarını çekip Instagram'ınızda paylaşmazsanız, insanlar o kitapları okuduğunuzu nereden bilecek? İçtiğiniz çayı veya kahveyi de kitabın yanına iliştirin ki kitap okumak her gün yaptığınız ve keyif aldığınız doğal bir aktivite görünümü kazansın. Bir de paylaştığınız fotoğrafın altına kitaptan çarpıcı bir alıntı yaparsanız, çift kaymaklı kadayıf!
Facebook hesabınız kafanızın neyle meşgul olduğunu anlatan önemli bir yerdir. Siyasetçilerin yolsuzlukları, eğitim sisteminin berbat oluşu, toplumun cahilliği, aydın takımının beş para etmezliği gibi pek çok konuda değerli düşüncelerinizi paylaşmanız icap eder. Twitter gibi harf kısıtlaması da olmadığı için dilediğinizce yazabilirsiniz.
Ülkemizde popüler yazarlarla mentionlaştığınız takdirde, onların popülaritesinden faydalanarak sizin de ilim camiasındaki ününüz artacaktır. Bu yüzden yazarların hemen hemen hepsini takip edip zaman zaman yazdıklarına yorum yapmanız gerekir. 140 harf sınırlaması olduğundan özet halinde ve vurucu bir cümle kurmak sizin hünerinize bağlı. Olur da bir gün yazarlardan birisi tutup da sizin tweetinizi retweetlerse yaşadınız. Pek çok okur-yazar kişi sizi takibe alacaktır.
Tabii ki bu lâfları kullandıktan sonra ahalinin kötü bir veya birkaç özelliğinden bahsedeceksiniz. Bunu tesbit edebilmiş zekâya sahip olduğunuzdan, herkes sizin onlardan biri olmadığınızı, çok daha yüce bir mevkide yaşadığınızı bilecektir. 'Bu toplum adam olmaz', 'İşte yurdum insanının cahilliği', 'ey koyun sürüsü, uyumaya devam edin' vs dediken sonra fildişi kulenize çekilip zavallı cemiyeti izlemeye devam edersiniz.
Entelektüel olmanın önemli şartlarından birisi de basit, sıradan, yüzeysel ve felsefesi olmayan hayat tarzı olanları eleştirmektir. Bunların çoğunu da sürekli gittikleri yerleri check-in yapanlar ve yiyip içtiklerini paylaşanlar oluşturur. Bunlar aynı zamanda dizi seyreden, kitap okumayan, futbola ilgi duyan, dünyanın gidişatına duyarsız insanlardır. E sosyal medya sırf check-in yapılsın, eğlenilsin diye icat edilmedi ya! Bunlara haddini bildirmek de siz entelektüellerin vazifesi.
Bir entelektüel olarak cephe almanız gereken en mühim söz 'ayıp'tır. Kimsenin kimseye şu ayıptur demeye hakkı yoktur. Dediği zaman başkasının hürriyetine mani olmuş olur. Meselâ öpüşen iki eşcinselin fotoğrafını gördüğünde ayıp, iğrenç vs diyen olursa onu homofobik olmakla suçlamalısınız. Ya da birisi çıkıp 'bence kadınlar şöyle yapmamalı' derse inadına öyle yapan kadınları desteklemelisiniz. Düşünce özgürlüğü namı altında bu yaptığınız bu eylem aslında karşınızdakinin düşünce özgürlüğünü kısıtlayacaktır ama burada önemli olan sizin entel görünmenizdir. Kısacası paradoksal bir ifade olacak ama ayıp demek haricinde hiçbir şey ayıp değildir.