Sosyal medya gün geçtikçe daha fazla insanı içine katıyor ve hayatımızda daha çok yer kaplıyor. Peki biz sahip olduğumuz takipçi sayısı ve paylaşımlarımızı kaç kişinin beğendiği yada attığımız hikayelere kimin daha önce baktığını bulmaya çalışırken karşı karşıya olduğumuz tehlikenin farkında mıyız? Günlük hayatta sosyal medyadan belli bir süre uzak kalan bireylerin endişe problemleri ve stres yaşayabildiklerine pek çok kez şahit oluyoruz. Peki ya bu sadece buz dağının görünen yüzü ise?🤔
Facebook ile başlayan sosyal medya çılgınlığı giderek etkisini arttırdı ve hiç tahmin edilemeyen boyutlara ulaştı. Psikologlar ve pedagogların içlerinde bulunduğu topluluklar ise sosyal medya bağımlılığının bütün jenerasyonlara yayıldığını ama genç nesle daha yıkıcı ve kestirilemez zararlar verdiğini iddia ediyor.
İngiltere'de 12-24 yaş arasında 1.479 katılımcı ile Instagram ve diğer 4 sosyal medya platformu arasında yapılan araştırmada gençlere en çok zarar veren uygulama, Instagram olarak belirlendi.
Araştırmaya katılan gençlere kaygı, depresyon, yalnızlık, korku ve dış görünüş konularında sorular soruldu, sonuç ise Instagram'ın en zarar veren medya aracı olduğu yönünde. Hepinizin 'Hadi oradan!' dediğini duyar gibiyiz ama doğrusunu söylemek gerekirse biz de çok üzüldük.
YouTube'un ardından Twitter ve Facebook olumlu etkiye sahip platformlar olarak sıralandı.
Sosyal medyanın insanlara farklı kimlikler yaratabilmesine olanak sağladığı doğru. Pek çok insan bloglar ya da sosyal platformlar aracılığı ile kimliklerini gizleyerek paylaşımlar yapıyor. Ama uzmanlar bu paylaşımların ileride kimlik çatışmalarına neden olabileceğini ve kişilerin yalnızlık korkularının perçinlenerek sosyal medya bağımlılığını arttıracağını söylüyorlar.
İngiltere'de Kamu Sağlığı için Kraliyet Topluluğu'nun (RSPH), yaptığı araştırmanın sonuçlarına göre sosyal medya platformlarının ruh sağlığını korumak için daha çok çaba harcaması gerektiği vurgulandı.
RSPH'nin müdürü Shirley Cramer, en olumsuz etkiye Instagram ve Snapchat' in sahip olmasının, bu platformların görsel odaklı olmasından kaynaklı olduğunu söylüyor.
Raporda yer verilen kişilerden biri olan 20'li yaşlarındaki Isla Whateley, çoğu insan gibi ilk başlarda sosyal medyanın kendisini 'değerli' hissettirdiğini ama zaman geçtikçe gerçek hayattan ve arkadaşlarından uzaklaştığını söylüyor. Whateley 'Zaman içinde sosyal medya görüntüleri yüzünden kendimi başkaları ile kıyaslamaya başladım ve kendimi kötü ve işe yaramaz hissettim.' diyor.
Kendini hiç iyi hissetmediğini, bu yüzden depresyona girdiğini anlatan Isla, sosyal medyayı lehine çevirmeyi başarmış. Ruh sağlığı hakkında bir blog açarak insanlarla bu konuda açıkça konuştuğunu ifade ediyor. Teşekkürler Isla sen gerçekten iyi birisin. 😇
Bu çözümler:
Aşırı sosyal medya kullanımı gerçekleştiğinde uyarı penceresinin çıkması (Ankete katılan gençlerin yüzde 70'i bu fikri destekledi)
Platformların ruh sağlığı sorunları olan kullanıcıları tespit etmesi ve destek alabilecekleri yerlerin duyurusunu gizlice yapmaları
Özellikle moda markaları, ünlüler ve diğer reklam amaçlı hesaplar, dijital olarak oynanmış fotoğraflar kullandığında uyarı konulması
'Sosyal medya özellikle çocuklara ve gençlere zarar veriyor.' Fakat Facebook ve Google bu konuda yaptırım uygulama gibi bir yetkilerinin olmadığını ve bunu denemeleri takdirinde başarısız olacaklarını düşündüklerini belirtti. Bizce bu biraz kolaya kaçmak olmuş. 😥