Bilimsel araştırmalar birçok yaklaşımın birlikte kullanılmasıyla sahte içerikleri hızlı şekilde tespit etmeye yönelik özellikle yapay zeka tabanlı yöntemleri incelemeye ve geliştirmeye devam ediyor. Peki bizler bu konularda neleri bilmeliyiz?
- “Dikkat” sahte içeriklerden korunmanın en önemli unsurudur. Karşımıza çıkan içeriğe birkaç saniye dahi fazladan dikkat yöneltmemiz gerçek ve sahte arasındaki ayrımı netleştirmemize yardımcı olur.
- Sosyal ağ kullanıcıları olarak yapay zeka tabanlı “deepfake” olarak tanımlanan video içerikleri ayırt etmemiz çoğu zaman zordur. Konuyla ilgili çok az bilgi sahibi olanlarımız, özellikle video içeriklerdeki bilgilerin gerçek olduğuna kolayca inanabilirler. Çoğumuz internette gördüğü her şeye inanma eğilimindedir ve dijital teknolojiler konusunda daha az deneyime sahip olanlarımız kolayca kandırılabilir.
- Gerçek ile kurgu arasında ayrım yapabilme konusunda kullanıcıların özgüven oranı oldukça yüksektir. Yani çoğunluğumuz bunu yapabildiğini iddia ediyor. Halbuki ayırt etme konusundaki araştırma sonuçları böyle söylemiyor. Bu durum, sahte haberlerin yükselişi karşısında farkındalığımızın eksik olduğunu gösteriyor.
- Mevcut görüş ve inançlarımızı destekleyen bilgileri kabul etmeye ve çelişen bilgileri reddetmeye daha istekli olduğumuz kanıtlanmış bir gerçektir. Kendi görüşlerimizi doğrulayan bilgilere inanma olasılığımız daha yüksektir ve bu nedenle gerçek ile sahte bilgiyi ayırt etmekte doğal olarak zorlanabiliriz.
- Yanlış bilgilendirilmiş olanlarımız, bilgi sahibi olmayanlarımızdan daha büyük bir sorundur. Çünkü yanlış inançlara sahiptirler ve bu inançlar kolay kolay düzeltilemez. Bilgilerinin yanlış olduğu kanıtlansa bile bu bilgiden kolay kolay vazgeçemezler. Hatta doğru bilgiyi kabul etmiş olsalar bile, önceki yanlış inançları yine de görüşlerini etkileyebilir.
- Sahte haberler sıklıkla karmaşık hikâyelerle kurgulanır ve neredeyse hiç kaynak gösterilmez. Üstelik, birçok farklı türde ortaya çıkabilir. Bu nedenle içeriklerin doğruluğunu sosyal medyada manuel olarak tespit etmemiz zordur.
- İçeriğin niyetine dayalı sorgulamalar yapmak sorunun çözümüne katkı sağlar. Haberin yayılma amacı nedir? sorusunu birinci sıraya yerleştirebiliriz. Bir içeriğin niyeti, belirli bir oluşumu, örneğin siyasi bir partiyi popülerleştirmek, bir kurum, kuruluş için kâr elde etmek, panik ya da öfke yaratmak, söylentilerle bir kişi veya kuruma dair uydurma hikâyeler yaymak, çerçeveleme yaparak yanlış yönlendirmek gibi birçok niyet içerebilir.
- Yanıltıcı içerik üretenler genellikle kelimelerini dikkatle seçer ve yakalanmamak için dili stratejik olarak kullanırlar. Bu nedenle, içeriğin doğruluğunu üçüncü taraflardan (doğrulama platformları vs.) temin edilen ek bilgi olmadan yalnızca yapay zekâ ile belirlemek genellikle zordur.
- Haber başlıklarının kişilerin doğrulama niyeti üzerindeki etkisini araştıran çalışmalar, katılımcıların yalnızca başlığın doğru olduğuna inandıkları durumda haberin doğruluğunu kontrol etme eğiliminde olduklarını bulmuştur. Bu davranış biçimi, sahte içerikler konusunda ideolojik eğilimlerimize kulak verdiğimizi ortaya koyuyor.
- Sosyal medyada 'beğeni' gibi onay göstergelerinin mesajın güvenilirliği ve doğruluğu üzerindeki etkilerini inceleyen çalışmalar, çok beğeni almış haber başlıklarının, gerçek haberler için algılanan güvenilirliği artırırken, sahte haberler için algıyı yanlış yönlendirdiğini göstermiştir. Bu nedenle, hem haberin doğruluğunu hem de sosyal medya üzerindeki onay göstergelerini değerlendirme yetkinliğimizi artırmamız önemlidir.