Sorularımızla Beyinlerinin Yanmasına Sebep Olduğumuz 13 Meslek Sahibi

Toplum olarak çevremizdeki meslek sahiplerini, meslekleriyle ilgili konularda bedava akıl danışma ya da hatır işi yapmaya zorlama konusunda hiçbir çekince göstermeyiz. İşte o meslekler ve genelde karşılaştıkları durumlar.

1. Böğrümde böyle bir ağrı var doktor bey oğlum. Hangi ilacı içeyim?

Yoğun mesailerine ve yaptıkları işin en ufak bir ihmali kaldıramayacağı bilinse de sanki hak etmedikleri halde çok yüksek maaşları olduğu sanılan ve buna bağlı olarak saygıda kusur edilen meslek grubudur.

Gecenin bir vakti ya da günün herhangi bir saatinde hatta tatilde bile telefonları yakınları tarafından taciz edercesine aranır. Genelde basit birkaç belirtinin neye delalet olduğunu sormak için aranırlar ve anında teşhis koymaları beklenir. Sağlık raporu yazmaları ricalarıyla günler geçer.

Doktorları, Tıp Bayramı'nda meslektaşları ve yakın çevresi dışında tebrik edeni yoktur.

2. İki köprü bin lira olur mu yav? Tamam hadi 400 veririm.

Toplum tarafından soyguncu gözüyle bakılan meslek mensuplarıdır. Uyguladıkları tedavinin, olması gerektiğinden abartılı içeriği olduğuna ve fazla para kazanmak için böyle bir yol seçtikleri algısı hakimdir. 

Telefonda tedavi metodu öğrenilmeye çalışılır. Gece gündüz eş-dosta sürekli gülümseyerek laf anlatırlar.

Her diş tedavisine başlamadan hasta tarafından kurbanlık hayvan pazarlığı yapar gibi pazarlık muhabbetlerine maruz kalan bizim güzel diş hekimlerimizin sabrını ve cömertliğini taktir ediyoruz.

3. Böyle böyle bir konu var da dava açsam kazanır mıyım?

Onca yıl, binlerce sayfa okuma ve zorlu sınavlar ve stajların ardından mesleklerine başlayan bu gariban insanların havadan para kazandıkları yönünde yaygın bir kanaat vardır.

'Bir dilekçe yazıp 100 TL alıyorlar yahu, iyi valla!' diye serzenişte bulunulan, çetin pazarlıklar yapılan gecesi gündüzü olmayan, hayatımızın vazgeçilmezi; avukatlarımıza da bir selam çakalım.

Tanıdıkları ve tanıdıklarının tanıdıklarına ve onların tanıdıkları bedava akıl danışma hizmeti vermek durumunda kalan ve bu durumdan nefret eden insanlara biraz daha duyarlı yaklaşmakta ve mesleklerini yapmalarını kolaylaştırmakta fayda vardır.

4. Şu giderleri çok göster aman ha!

Devletlerin en güvenilir gelir kaynağı olan vergiler ve ıvır zıvır defterlerini tutan sevgili muhasebeci kardeşlerimizdir. 

İş ortakları tarafından sürekli her şeyin gider gösterilmesi ve minimum vergi ödenmesi konusunda sürekli baskı gören ve mesleki kalite ölçütlerinin toplum arasında buna göre belirlendiği düşünülürse delirmemeleri bir mucizedir.

5. Hoca hanım şu bizim oğlanın ödevine bir yardım etsen.

Peygamber sabrına sahip ve kuş kadar maaşla yaşamaya alışmış insanlardır. Yaptıkları işin ciddiyeti zaman zaman unutulup 'Yav yılın 3 ayı tatil, bayramı, haftasonu var, oh kebap iş be!' denilerek küçümsenen ve veliler tarafından aşağılandıkları çokça zamanlar olmasına rağmen işlerini en iyi şekilde yapmaya çalışanlar emektar öğretmenlerimize kucak dolusu sevgiler gönderiyoruz.

Okuldan eve gelip de tam rahat bir nefes almak isterlerken komşunun oğlunun ödevine yardımcı olma ricaları, ücretsiz özel ders verme yönünde baskılar nedeniyle çekilmez hayatlara sahip gerçek emekçilerdir.

6. Bizim mutfak balkonunu içeri alsak? Elinden gelir senin.

Onlarca farklı branşı olmasına karşın aile ve çevrelerinin gözünde mühendis mühendistir. Hepsi her işten anlamak ve yapmak zorundadır.

Bir elektrik mühendisine inşaat ya da ya endüstriyel malzemelerle ilgili sorular sorulur. Tatmin edici cevaplar beklenir ve hatta o işi hatır-gönül baskısıyla ücretsiz olarak kendisinin yapması beklenir. Sonuçta eline yapışmaz ya.

7. Normalden daha ucuza kredi versen be çocuğum.

Herhangi bir yüksekokul ya da lisans mezuniyeti sonrası hayatın savurup da bankaya attığı insanlardan oluşur. Jilet gibi giyim tarzları sebebiyle dünya kadar maaş aldıkları sanılır.Bankacıların, işlem ücretlerini kafasına göre alıp almama lüksü olduğu sanılır. Öyle olmasa günde onlarca çift gözün öfkeyle baktığı emekçilerdir.

Çevreleri sürekli en ucuz kredi alma yöntemini araştırırken onlara kendilerine bir kıyak yapıp yapamayacağı sorularıyla hayatları zindana dönen güzel insanlardır.

8. Bunları da yazın bak.

Gazetecilerin her gün havalı yerlerde bedava yiyip içtiği, seyahat ettiği zannedilen ve astronomik maaşlar aldığı düşünülen gecesi gündüzü olmayan emekçi gruptur. Ne topluma yaranabilirler ne de patronlarına.

Sabahtan akşama haber önerileriyle kafaları şişer.

Çevrelerinden her zaman işleriyle ilgili fikir ve öneriler gelir. Birilerini işe aldırmaları için telefonları genelde susmaz.

9. Doğru söyle bak, şike yaptın mı hiç?

Hakemlerin neredeyse hepsinin profesyonel olarak yaptıkları esas meslekleri vardır. Hayatları yollarda geçen ve yaptıkları işin zorluğuna oranla çok az para kazanan insanlardır.

Toplum tarafından saygı duyulması bir yana genelde şike yaptıkları sanılır. En çok karşılaştıkları sorular, tuttukları bir takım olup olmadığı ve maç başı ne kadar para kazandıklarıdır.

10. Gelirken bana parfüm alsana, parasını sonra veririm.

Sadece kadınların kabin memuru olduğu algısı yaygındır. Bu işlerde çalışan kadınların sevgili ya da eş olarak güvenilmez olacağı düşünülür. Sebebini sorsan kimse doğru düzgün cevap veremez.

Arkadaşları ve ailelerinden gelen siparişleri not edip almaya çalışan ve genelde kendi ceplerinden bu işlere para harcayan leyleği havada görmeyi bırak leylekleşmiş insanlardır.

11. Bizim evin dekorasyonunu değiştirelim diyor yengen, Bir yardımcı olursun artık.

Mimarların, oturduğu yerden iki çizgi çekerek dünyanın parasını kazandığı sanılır.

Çevreleri tarafından kendi evlerini dizayn etmesi ya da çocuklarının resim ödevine yardımcı olması konusunda baskılara alışmış enteresan masalarda çalışan ve çoğu gözlük kullanmak zorunda olan sevimli insanlardır.

12. Haftada iki saat ders verip güzel maaş alıyorsun valla.

Ne kadar zorlu bir öğrenim sürecinin içinden geçtikleri ve hala çoğunun bu sürecinin devam ettiği önemsenmeden haftada birkaç gün okulda ders verip iyi maaşlar aldığı kem gözlere konu olan pek tatlı akademisyenleri saygıyla anıyoruz.

Çalışma saatleri ve giyim tarzları itibariyle herkesin imrenerek 'İstesem ben de hoca olurdum' diye aslında çok da zor bir iş yapmadıkları ima edilen, gece gündüz literatürlerini takip eden bilim insanlarımızdır.

13. Nasıl reçetesiz veremem, yabancı mıyız biz?

Hayatı üç dilde yaşayan eczacıların ne kadar zorlu bir öğrenim sürecinden geçtikleri asla hatırlanmaz.

Mezun olduktan sonra bir eczane açıp başına da bir kalfa koyarak havadan para kazandığı düşünülen ve istisnasız hepsinin zengin olduğu varsayılan insanlardır.

Çevreleri mütemadiyen reçetesiz ilaç ister ve hasta olduklarında akıl danışırlar.

Popüler İçerikler

18 Konseri İptal Edildi: Ev Hapsindeki Serdar Ortaç'ın Zararı Ortaya Çıktı
Türkiye'ye Gelir mi? Suudi Arabistan'da Forma Giyen Cristiano Ronaldo'dan Değişim Kararı
Üç Milyon Emekliyi Bekleyen Tehlike: 2025'te 12 Bin 500 TL Maaş Almaya Devam Edebilirler!