DSM-5 Klinisyenler İçin Tanı Rehberinde Yaygın Kaygı Bozukluğu; akut panik dönemleri yaşanmasa da bireylerin çoğu zaman gergin ve kaygılı hissettiği, pek çok farklı konu ile ilgili endişeli oldukları şeklinde bir tanımlama yer alır. Endişe genelde kendi kendine ve hiçbir neden olmadan başlar. Bu endişeyi kontrol etmek zaman zaman zor olmaktadır. Dalgalanan bir sıkıntı halinde, tedirgin edici bir huzursuzluk hissinde toplanan pek çok fiziksel semptomu da (kas gerilmesi, huzursuzluk, çabuk yorulma, sinirlenme, dikkat ve uyku problemleri) beraberinde getirir.
Yaygın Kaygı Bozukluğu; sıklıkla depresyon ve panik bozuklukla karıştırılabilir. Bu üç rahatsızlıkta da anksiyete yoğun görülebilir. Yaygın Kaygı Bozukluğunda anksiyete daha yaygın, belirgin ve uzun sürelidir. Panik bozukluktaki anksiyete kısa süreli ve ani değişiklikleri olan bir anksiyetedir. Depresyonda ise dirençli çökkün mizaca ek olarak ortaya çıkmaktadır.(Saatçioğlu, 2001).
Kaygı Geleceğe Ait Bir Kavramdır
“Şimdi” de yaşanılan durumlar doğrultusunda oluşan duygu ve düşünceler ile yüzleşmek istemediğimizde beynimiz kontrol edebileceği bir şeyler arar. Bunu da zaman algısı üzerinden geleceğe yönelik kaygılar ile şekillendirir.
Burada bahsettiğimiz durumu birçok farklı konuda yaşayabiliyoruz. Kaybetme kaygıları, performans kaygısı, gelecek kaygıları, maddi kaygılar bunlardan bazıları… Sevdiğimiz birini kaybetmekten, bir şeyleri başaramamaktan, maddi açıdan zor duruma düşmekten ve buna bağlı olarak güvende hissedememekten korkuyoruz. Çoğu paylaşılan ortak kaygılar olsa da kaygı bozukluğu halini alması günlük işlevselliği ve gerçeklik algısını bozduğu noktalarda ortaya çıkıyor. Kaygının tamamen ortadan kalkmasını istemek oldukça ütopik bir istek ve sanılanın aksine kaygı her zaman negatif bir anlam taşımaz.
Kaygı, evrimsel süreç boyunca insanları tehlikelere karşı tetikte tutan ve harekete geçmelerini sağlayan bir sistemdir. Sempatik sinir sistemi aktivasyonu ile birlikte savaşma-kaçma- donma tepkisi vermemizi sağlar. İlk çağ insanlarından farklı olarak modern dönem insanı için somut tehlikelerin yerini soyut bir kavram olan belirsizlik almıştır. Belirsizliğin yaşamımıza yansıması da kaygı olmuştur.