konu hiç magazinsel hale dönüşmeden ortasından girmek istiyorum bahçeye. Bu sektörde yol aldığım onca zamanda hem birebir tanıklığım, hem de başkalarından duyduğumda anlamlı bulamadığım bir davranış modeli var.
bu modelde, alanında adını bir şekilde duyurmuş biri, hizmet almak istediği herhangi bir durumda, oluşabilen en doğal aksama ya da yanlışlıklar karşısında, servis yapana 'sen benim kim olduğumu biliyor musun ?' diye soruyor. Neresinden baksak gereksiz ve saçma bir soru. Yahu kasıtlı yapılmamış bir aksaklık, senin kim olduğun bilinince mi gerçekleşmeyecek? böyle bir mistik güç var da bize mi öğretmediler.
en çok valeler, garsonlar, kasiyerler maruz kalıyorlar bu taşkın öfkeli soruya. Belki istisnaları vardır bilmiyorum o sırada servis bekleyen de çok gerekmediği halde mağdur olmuştur filan (yine de hak 'benim kim olduğumu biliyor musun? çıkışıyla aranmaz) ama kim olma meselesi sorunu çözemiyor malesef.
şimdi çok örneğini biliyorum, birkaç isim ve olay hemen sayabilirim fakat derdim kişilerle değil. o kişiyi bu davranışa itecek bilinçle daha ilgiliyim. ilgiliyim çünkü ben de karşılaşabilirim. aynı mahallede işimiz gücümüz oluyor bazen. tabi bu soruyla karşılaşsam, muhtemelen 'kim olduğunuzu bilmiyorum, niye bilmem gerekiyor?' diyeceğim.
kim olduğunu bileceğimiz kadar sızamamışsın işte o hayata, bunun için zaman gerekir, uzun yolculuklar gerekir, defalarca değil bir kerede olacaksa çok etkili bir tanışma gerekir... hasbelkader esen bir rüzgarın etkisiyle girilen hayatlarda rüzgar dinerse ilerleyecek yol bulamayabilir dal parçası.
her mesleğin ve tabi yaşama sanatının yeni yolcusunda tanık olabileceğimiz bu durumu bir şekilde müzikle ifade alanı arayan yolculara bağlayarak bitirmek istiyorum (varsa bu şekil tabansız içgüdüsü olanlar kendilerine uyarlasınlar)...
Ne diyorsun soner bey.(?!)