Sonbahar ve kış aylarında gidebileceğiniz birbirinden güzel ve sevimli otelleri sizler için araştırdık. Ayrıntılar için sizi içeriğimize doğru alalım.👇
Açıklamalar kucukoteller ve otel hesaplarından alınmıştır.
Sonbahar ve kış aylarında gidebileceğiniz birbirinden güzel ve sevimli otelleri sizler için araştırdık. Ayrıntılar için sizi içeriğimize doğru alalım.👇
Açıklamalar kucukoteller ve otel hesaplarından alınmıştır.
Güneş yine yüzünü gösteriyor. Biz de bu leziz günü açık havada değerlendirmek istediğimiz için güz sabahında bir gastronomi yolculuğuna çıktık. Biz yalnızca mekânlar(oteller) arasında değil, zamanlar içinde de yol alıyoruz. Türkiye’de yolculuk ediyoruz ama geceyi Ortaçağ seyyahının 14. yüzyılda yaptığı seyahatlerinin sayfalarına konuk olarak bitiriyoruz. Yaşadığımız her âna yaratıcılık ile katılıyoruz. Sizleri de tabiatın hâlâ insandan güçlü olduğu Olympos'a giderken yol arkadaşımız olarak yanımıza alıyoruz. Yoğun çam ormanlarının, bitkilerin ve meyvelerin bolluğu anlatılacak gibi değil hakikaten. O harika portakallar daha önce hiç tatmadığımız duyusal izlenimler yaratıyor damağımızda. Bizim için buraların en özgün imtiyazı Beycik Köyü’ndeki Olympos Mountain Lodge @olymposmountainlodge . Her şeyin özel bir anlamı var burada. Manzaraya doyuncaya kadar burada kalmak, sık sık özlemini çektiğimiz yalnızlığımızın keyfini çıkarmak için doğru yerdeyiz. Kalın taş duvarlı, kütük tavanlı, şömineli, dünya sevimlisi dağ evi otelinde olmaktan memnunluk duyuyoruz. Odamızın bahçesinde akşamla gece arasındaki manzarayı çok güzel çerçeveleyen Tahtalı Dağı bizi sarıp sarmalıyor. Bu inceliği yılın bu dönemlerinde ve de hafta arası yaptığımız için de şanslıyız. Hatta bir sıfat bulduk Olympos Mountain Lodge’a: eksiksiz bir sonsuzluk. Olympos Mountain Loudge’un en güzel kısımlarından biri de bütün kompozisyonda son derece frapan ve etkili olmaları.. 🍴 Mutfakta da tabiatın enerjisi ile canlanmış ve hep daha yükseğe çıkarak göksel tabaklar yaratıyorlar. Her güne özel menüleri ile six course şeklinde nefis fine dining bir şölen bu! Doğuştan yetenekli ev sahipleri Başak, Su ve Mehmet Ali masamıza gelip gözümüze, kulağımıza ve damağımıza iyi gelen bu tabakların hikâyesini kalplerini açarak anlatıyorlar ve sunuyorlar. İlham verici! Yaratıcılığımızı besleyen her şeye hayranlık duyuyoruz! Ertesi sabah kahvaltıdan sonra kendimizi dağ yollarına vuruyoruz. Sabahın erken saatlerinde böylesine doğal renk demetlerini gördüğümüz için de kendimizi şanslı hissediyoruz.
Tabiat sonbaharda kendine yakışır bir özellik gösteriyor Urla’da. Düzenli biçimde ekilmiş eski bağlardaki sonsuz çeşitlilikte üzümler bağbozumundan nasibini almış bile burada. Urla’nın bizim için “güzel” diye adlandırılma ayrıcalığını kazanmış olmasının nedeni; bu sonbaharda gördüğümüz manzaralar sayesinde daha iyi anlaşılıyor. Görülmeye değer bir başka yeri de çok sayıda eski yapılarla süslü kent merkezindeki Sanat Sokağı. Antika dükkânlar, rustik cafeler, restoranlar ve sanatçıların eserlerinin sergilendiği değerli galerilerin olduğu bu sokakta yürürken güzelliği, estetiği ve konuklarını ağırlamakta gösterdiği nezaketle nam salmış 1870’s Taş Konak’tan Hüseyin Bey ve Meryem Hanım’ın yanına uğruyoruz. Her ziyaret edişimizde daha da artan bir keyif ile ayrılıyoruz 1870’s Taş Konak’tan. 🗝 Odalar eski devirlerin hayalleriyle dekore edilmiş. Ve, Rebul marka şampuan/duş jeli kullanıyorlar. Her birinin genişliği ise 17-30 metrekare arasında değişiyor. +12 yaş ve üzeri konuklara hitab ediyor burası. Dekorasyonda Meryem Hanım’ın hünerli elinin dokunuşları kendini hissettiriyor.
Yolu Bergamadan geçecek olanlar işte size konumundan, enerjisinden ve konforundan emin olduğum bir otel önerisi: @attalossuiteshotelBergama’daki tarihi bolluğa bir kuş uçumu mesafede üstü tamamen bitkilerle örtülmüş Attalos. Burası Bergama’nın doğal havasıyla uyumlu, Cumhuriyet’in ilk yıllarından beri un fabrikası olarak kullanılan bu neredeyse 100 yıllık tarihi yapıdan hakkıyla restore edilerek konforlu bir konaklama mekânına dönüştürülmüş. Kültür ve doğa ile ilgili konuk kitlesine hitap ediyorlar. Birbirinden farklı nostaljik odaları, odaların önünde kendine ait geniş verandaları bulunuyor. Özellikle ahşap tavanlı tuğla odaları oldukça otantik. Suit şeklindeki daha büyük odaları da ailecek veya arkadaş grupları ile kalmaya epey uygun. Evcil dostlarımız için de konforlu bir mekân Attalos. Kahvaltıda yörenin meşhur Bergama Tulum Peynirini de es geçmiyorlar. Hakikaten nefis! Elimizde iyi bir kitapla gölgeli büyük bahçesinin içinde zamanın nasıl geçtiğini anlamıyoruz.
Konaklama: Bizim de nehir kenarındaki durağımız romantik ve doğaya özgü sadeliğini her daim koruyan Ağva Park Mandalin ( @agvaparkmandalin) oluyor. Her sabah nehirden yansıyan güneş ışığıyla, bahçedeki dev ağaçların ahengine hayran olmak için önümüzde koca bir gün olması minnete değer bir durum. 🍂 Park Mandalin’in narenciye ağaçlarının altında içe ferahlık veren sıcak tonlardaki odalarından olan jakuzili junior suite, yatağında yüzyıllarca dinlenmeyi yeğliyor bize. Evcil dostlarımızı da kabul ediyorlar. Öyle bir konfor… Akşam nehir kenarındaki ahşap iskelede oturup yemek yerken -biraz hayal gücüyle- kendimizi Amazon’un derinliklerindeki bir nehir lodge’unda zannediyoruz. Mutfaklarında sevgi dolu yemeklerinden olan saç kavurma, Viyana usulü schnitzel ve mezeleri harika! Ev sahibi Nuriye Hanım ve Ahmet Abi 3o yıl evvelden gelen deneyimli ve nazik misafirperverliği ile konuklarını aynı içtenlikle ağırlıyorlar. Böyle yaşayan bir mekânda hazırlanan kahvaltılar da akşam yemekleri de doğal olarak çeşitleniyor. Burası solmayan yabani gül misali, bir gelen bir daha unutamıyor.
İçinden dere geçen Hindiba’da; ilk bakışta çam korularıyla dolu ormanın arasından geçiyoruz. Burada aceleye mahal yok. Ağaçlıklı yolun muhteşem akustiği kasım ayının bu demlerinde bile böyle taptaze ise, kim bilir kışın nasıldır düşüncesi ile gözlerimizi kamaştırıyor. Sonbaharın renklerine baskın çıkan, direnen ve sonunda onlara galebe çalan yeşillikleri görünce nutkumuz tutuluyor. Bu kadar büyük bir manzara nasıl sığar bir bakışımıza, hayret ve şükran doluyuz. Hindiba’da sağa sola serpiştirilmiş, göz zevkine hitap eden verandalı ahşap bungalovlarda ve sobalı taş odalarda sade, zevkli ve doğa dostu ortamlar yaratılmış. Evcil dostlarımız için de yeterli konfor alanına sahip bütün odalar.
Kesinlikle keyifli ve konforlu bir ev. Özellikle bütünüyle misafirlere ayrılmış büyük bir terası olması kesinlikle çok büyük avantaj. Dalyan'da kalınabilecek en farklı yerlerden biri. Tekne turunda hemen önünden geçerken dikkatinizi çekecek bir üçgen ev seçeneği. Toplamda dört kişi kalabiliyor, 2 yatak odası bulunuyor. 2 yatak ve tek banyo olan, çiftler için ideal, nehre sıfır bir tiny house tadında.
Günümüzün tadını çıkarıp, muhteşem manzaralar seyretmek ve biraz ‘durmak’ için İstanbul’un yanı başında Yalova’daki Sekoya Mountain Lodge’a ( @sekoyamountainlodge ) gidiyoruz. Birkaç aya kalmadan üzerinde karlı zirvelerin yükseleceği büyük güzel dağlar ve vadilerin içinde bir başına kalmış gerçek bir dağ evi burası. Ve, gelir gelmez böylesine mutlak sükûnet dolu manzarayı gözlerimizle gördüğümüze seviniyoruz. Şahane ormanlarla donanmış ve 6000 m2 genişliğinde bir arazinin içinde bulunuyor Sekoya. Havalar soğumaya başlarken doğanın gelişiminin nasıl olduğunu fark etmek de pek güzel oluyor bizim için. Maksimum 8 kişiye kadar konaklama yapılabiliyor.
Bu güzel dünyada gezintilere çıkmak ve gördüğümüz manzaraları ruhumuza kazımak o kadar önemli ki bizim için. Ekimlerin en güzelinde İznik Gölü’ne giden yol da; gezintilerimizin en keyiflisi ve en hoşu. Göl ve kara, toprak ve sazlıklar, sonbahar alacasında berrak, sakin ve büyülü bir sükûnet içinde sanki...İznik Gölü’nde çekici manzaralar hakikaten sayamayacağımız kadar çok. Bizi bazı şeyleri düşünmeye ve anlatmaya sevk edecek değerde hoş bir yerle karşılaşıyoruz burada. İznik Gölü boylarına oldukça güzel yerleşmiş The Lake House Hotel. Akşama doğru, geç bir saatte dönüyoruz otele. Mutfakları da çok başarılı. Kerevitli Linguine makarnanın tadı hâlâ damağımızda. Uzakdoğu menüleri de bir başka yazının konusu İnsan yerleşimi ile doğal habitat arasında kurulmuş denge bir istisna resmen The Lake House. 12 yaş ve üzeri çocuklu ailelerin de rahatlıkla konaklayabileceği bir ortama sahip. Burada manzarayı seyretmenin bizde uyandırdığı şeyi anlatmamız imkansız… Sanki sonsuz meyve verecekmiş gibi… Ağaçların oluşturduğu perdeler, çeşit çeşit daracık patika yollar var The Lake House’da. Yer değiştirdikçe değişen ardışık şeffaf katmanlardan oluşmuş manzarası, ömrümüzde gördüğümüz en özel bölgelerden oldu…
Avrupa’nın en dikkat çekici otellerinden biri olan Hotel Villa Mahal (@hotelvillamahal) sakin ve gizli kalabilmiş özel bir yer. 1986’dan beri Kalkan’ın coğrafyasına manevi açıdan eşsiz bir üslup ve klas getirmiş. Condé Nast Traveller tarafından Avrupa'nın en romantik oteli seçilmiş. Luxury Hotel Magazine, Travel + Leisure, Living Magazine gibi global dergilere makale konusu olmuş. Bununla da kalmamış, The Sunday Times tarafından ''Dünyanın En İyi Manzaralı 10 Oteli''nden biri seçilmiş. Buraya kişiselliğini kazandıran sahibesi İpek Tolbas, Kalkan’ı 34 yıl önce keşfeden ilk öncülerden. Doğanın adeta taşıyıcısı gibi gayet zarif ve şık görüntüsüyle, zamansızlığını ve istisnailiğini koruyan ayrı bir dünya yaratmış resmen. Her bir odanın bir öncekinden daha seçkin ve pürüzsüz olduğu, yaşam gustosu ile işlenmiş dekorasyonu; tamamen kendinizle kalabileceğiniz eşsiz bir yalınlık barındırıyor. Doğal taşlarla döşenmiş 181 basamaklı merdivenleri uygar bir sığınak gibi. Dingin köşeleri, saklı bahçeleri geçerek otelin plajına ulaşıyorsunuz. Yeraltından gelen doğal tatlı su sayesinde deniz olabildiğine berrak. Kalkan koyuna hakim konumuyla denize meydan okuyan egzotik bir atmosfere sahip. Bu yamaçta konumlanmış muhteşem manzaralı 13 oda ve suit ile 4 şık villadan oluşuyor. Favorimiz: Cliff House odası. Kendine ait geniş bir terası ve özel havuzu bulunuyor. Zeytin, limon, incir ağaçları ile kaplı bahçe içerisinde.
Beyoğlu’nun kalbi İstiklal caddesine yürüyerek 4 dakika, Taksim Meydanına 7 dakika mesafede, Çukurcuma’da küçük, nostaljik bir yer. Galata Kulesi, Feribot Limanları ve Şişhane Metro İstasyonu otele 1 km mesafede. Yürüyerek çok sayıda restoran, kafe, bar ve antika/vintage dükkânına ulaşılabiliyorsunuz buradan. Anlatmaya konumdan başladık çünkü gerçekten İstanbul’da çok iyi bir noktada. Sahibi Meral Hanım, nasıl özenmiş nasıl güzel detaylar ile Eski İstanbul ruhunu kaçırmadan öylesine şık dekore etmiş oteli ve kafesini görseniz. Mekanın içindeki mobilyalar, antikacılardan o dönemin ve sokağın sakinlerinin eski yaşamları göz önüne alınarak üç yılda toplanmış. İçindeki halılar el işi. Duvarlarda 500 adet yağlı boya tablo yer alıyor. Sanki şöyle 5-6 kuşak İstanbullu bir büyüğünüzün evine gelmiş gibi hissedeceksiniz geldiğinizde. Misafirin konforunun en ince detayına kadar düşünüldüğü otel kısmında her suitin farklı bir hikayesi var. Mutfaklı, hamamlı ve teraslı dubleks Suite de ise Uzakdoğu Sanatından izler bulunmakta.
Otelden çok, şık ve lüks bir daire havasında olan @dormansuiteshotel, Bitez’de hayli sakin bir konumda.
Doğal çevreyi rahatsız etmeyecek şekilde minimalist tasarlanmış tam donanımlı mutfaklı suitlerden oluşuyor. Çağdaş Bodrum mimarisi belirgin. Bir otel odasından beklenecek her türlü konfor mevcut. En popüler odaları olan Grand Suitleri ara kat veya bahçe katında bulunuyor. 2 yatak odası, salonu, tam donanımlı açık mutfağı, banyosu ve geniş manzaralı bir balkonu bulunuyor. Hem çocuklu aileleri hem de çift ve grupları da epey rahat ettirebilecek bir mekan burası. Oldukça ferah ve geniş bir alana sahip olan bahçeleri, köklü ağaçların gölgesi altında vakit geçirebileceğiniz bir keyif sunuyor. Etrafta gözü ve kulağı rahatsız edecek hiçbir şey yok. Gün batımı eşsiz. Akşamları havaya melisa çiçeğinin kokusu hakim. Sabah başka bir keyif akşam başka bir keyif var Dorman’da... Her mevsim huzur veren bir atmosferi var...Yalın bir havuz ve begonviller mekânı zenginleştirmiş. Lavantalar koklamaya değer.
Aeneas Hotel; kendine özgü tatlılıkları olan ve çok doğal bir incelikle işlenmiş sürprizli bir yer. Kendine has bahçesi, kendine has odaları, harıl harıl yanan şöminesi, kendine has kahvaltıları ve kendine has plajı ile tropik bir vaha gibi. Evcil dostlarımıza kapıları açık Aeneas Hotel’in. Her yaştan çocuklu aileler için ideal bir yer. Güler yüzlü servisinin hiç aksamadığı, keyifli ve özenli restoranlarında akşam yemeği yemenizi de öneririz.
Tam da çocuklarla ve arkadaş grupları ile hem orman havası alabileceğiniz hem de dekoruyla mini bir kovboy kasabasından bahsedeceğiz sizlere. Erkansas City ( Kovboy Kasabası ) ve Chaleten Otel. Ahşap bir Dağ Oteli tadında hizmet veren @erkansascity hafta içi otel olarak, haftasonları ise hem otel hem de kovboy kasabası kısmı ile hizmet veriyor. Ayrıca hafta sonu cumartesi akşamları canlı müzik, hafta içi şömine keyfi kaçmaz. Burada ana tema kendinizi mini bir kovboy kasabasındaymışsınız gibi hissedebilmek. Hafta sonları kovboy showları oluyor, misafirler de başında şapka ve verilen aksesuarlar ile gösterilere eşlik edebiliyor. İçerde ata binmiş kovboylar dolaşıyor. Bir bakıyorsunuz Kızılderili saldırısı başlıyor, başlarında o kocaman aksesuarlarıyla mücadele başlıyor, bir bakıyorsunuz şerif geliyor pat pat, soyguncuları yakalayıp kodese atıyor. İçerisi zaten film platosu gibi etraftaki her şey kurguya her an dâhil olabilecek durumda. Mesela Redkit ve Daltonları gördüğünüzde fotoğraf çekilebilirsiniz. Dilerseniz çocuklarınızı atlara da bindirebilirsiniz. Gösteriler hafta sonları kahvaltı ile birlikte başlıyor. Kahvaltı demişken serpme kahvaltı servis ediyorlar, gayet lezzetli çeşitleri. İsterseniz kendiniz ya da çocuklarınız için ek olarak harika köy sütlerinden de sipariş edebiliyorsunuz. İçeride bir de vizyondaki filmlerin gösterildiği mini bir sinema salonu, masa tenisi, bilardo salonu da bulunuyor. Chaleten Otelin her biri çiçek isimleri ile adlandırılmış 10 odası bulunuyor, hatta birkaçı körfez manzaralı.
Uğramadan geçilmeyecek hatta sizin de özellikle zaman ayırın diyeceğimiz bir yer olan Sokak Ağzı’ndaki @assoszeytinhanhotel; eskinin ruhunu ve bütünselliğini koruyan yekpare bir otel. Midilli Adası’na nazır güzel manzarası ile Assos’a yaptığımız seyahati elverişli hale getiriyor. Eski zeytinyağı fabrikasının restorasyonundan geçerek, ahşap ve taş kullanılarak düzenlenmiş odaların hepsinin yüzü denize dönük, ferah ve balkonlu. Kendimizi rüyadayız sanıyoruz. Bundan daha özel ne olabilir…
Doğanın son derece ödüllendirdiği bir yer burası. Doğayla ve kendimizle baş başa olduğumuz için biz de bir neşelendik pir neşelendik İğneada’da. Nerede mi kalıyoruz, Longosphere’de… Öncelikle bize yeni kavramlar kazandıran Aya Nikola Manastırı’nı görmeye gidiyoruz. Burada taşların doğrudanlığı bizi derinden etkiliyor. Bizans döneminden, sade, doğal ve genel olarak herkese hitab eder tarzda bir manastır Aya Nikola. Şimdi göl yolculuğumuzu anlatalım! Kano yolculuğumuz, göl üzerinde, longoz ormanının muazzam güzelliği sayesinde içimizin hakkıyla ferahladığı bir güzellikte geçiyor. Azıcık hayal gücümüzle Amazonların derinlerinde hissediyoruz kendimizi. İnsan burada doğal haline oldukça fazla yaklaşıyor. Bu ânın zarafetini hiçbir söz dile getiremez…
Kuzey Ege’nin nefis deniz havasını rahatlıkla soluyabileceğimiz Olive Odore Hotel’in ( @oliveodore ) enfes manzaralı odasını ısmarlıyoruz. Hoşlanılacak şeyden hoşlanmasını severiz;) Olive Odore’nin doğası ve özellikleri zarif bir şekilde kendini belli ediyor zaten. Yüksek zeytin ağaçlarıyla ve hep yeşil kalan muzlarla çevrili büyük bir çimenlik baştan başa renkli çiçeklerle kaplı burada. Ve, hepsinin de yüzü denize dönük! Ah deniz muazzam bir manzara burada!
Kale Lodge, yolun falezlerin eşiğinden kıvrılarak uzandığı-Kaş’ın merkezine arabayla yaklaşık 10 dk mesafede bulunan- Bayındır Köyü’nde bulunuyor. Odalarının her biri birbirinden farklı, müstakil girişli, kendilerine ait terasları var. Oda genişlikleri 24-40 metrekare arasında. İşini tutku ile yapan iyi bir aşçıları var. Akşam yemeğimizi alışılmışın dışında bir atmosferde yemek için Kale Lodge’un palmiyelerle çevrili ve Meis Adası manzarasına nazır bahçesinde yaptık.
Siz en çok hangisini beğendiniz? Yorumlarda buluşalım...