Türkiye'de sonbahar ayları sarıdan kırmızıya dönen renklerin cümbüşünü izlemenin, ormanda uzun yürüyüşler yapmanın, yazın sıcağında keşfetmekten kaçındığımız yerlere doğru çıkılan yolculukların ve her şeyden öte huzurun mevsimi. Bazı yerler için yılın bu zamanı çok güzel olur diyoruz ya, sıraladığımız bu 48 rota işte tam da bu cümleyi desteleyecek nitelikte. Sizin yapmanız gerekense, size hitap eden rotaları seçmek, yola koyulmak ve sonbaharın en keyifli halini yaşamak kalıyor.
Yedigöller Havzası, 1965 yılında milli park olarak korumaya alınmıştır. Havza kayan kütlelerin vadilerin önlerini kapatması sonucu birbirine bağlı, kuzeyden güneye 1500 m. mesafede sıralanmış 7 gölden oluşmuştur. Milli park içindeki “Köyyeri” mevkiinde yeni Bizans dönemine ait bulunan kalıntılardan, eski dönemlerde bölgenin bir yerleşim yeri olduğu anlaşılmaktadır. Milli park bünyesinde Büyükgöl, Seringöl, Deringöl, Nazlıgöl, Küçükgöl, İncegöl ve Sazlıgöl olarak 7 göl vardır.
Bolu'nun 34 kilometre güneybatısında Abant Dağları üzerinde oluşmuş bir krater ve birikinti gölüdür. Park alanında yükseklikleri 1400 metreden 1700 metreye kadar birçok tepe bulunmaktadır. Abant Gölü yılın her ayında büyüleyici bir güzelliğe sahiptir. Abant, hem günübirlik gezip görmek hem de konaklamak amacıyla tercih edilen çok popüler bir tatil merkezidir.
Ağva, İzmit’in Çal Tepesi’nden doğup gelen, batısındaki Göksu, doğusundaki Yeşilçay derelerinin Karadeniz’e döküldüğü yerde zamanla oluşan delta üzerine kurulmuş çam ormanlarıyla çevreli, yemyeşil, şirin bir beldedir.
İstanbul’a sadece 97 km uzaklıkta, sonbahar ve kış aylarında nüfüsu 3000 olan Ağva, Şile ilçesine bağlı sakin kalmış yerlerden biri.
Kocaeli’nin yeşil cenneti beldelerinden birisi de Maşukiye’dir. Belde, İstanbul’a 120 kilometre ve İzmit’e 20 kilometre uzaklıktadır. Etrafı yemyeşil, sağlı sollu et-mangal ve alabalık lokantalarıyla dolu bir yoldan geçilerek ulaşılan Maşukiye; elma, ceviz ve kiraz ağaçlarıyla kaplıdır. Maşukiye’den Kartepe yolu takip edildiğinde Alabalık Vadisi’ne ulaşılır. Bu vadinin her iki tarafında balık restoranları bulunmaktadır. Buralarda kuş sesleri ve şelalelerden uzanan su sesi eşliğinde yemek yeme imkanı bulabilirsiniz. Kiremitte alabalık, fırında mantar ve güveçte köy peyniri Maşukiye’nin özel yemekleri arasında yer almaktadır.
Kocaeli sınırları içinde bulunan Yuvacık, İstanbul'a yakınlığı ve doğa içerisinde konaklama imkanı sunan bir cazibe merkezidir. İçinde barındırdığı ormanlık alanı, ırmaklar, baraj gölü, doğa yürüyüş parkurları, alabalık tesisleri, Jeep Safari, ATV, Paintball gibi doğa içerisinde keyifle yapılabilecek aktiviteler ve benzeri birçok alternatif spor seçeneği ile ziyaretçilerine güzel zaman geçirme fırsatı sunuyor.
Tantalos efsanesinde adı geçen Karagöl Yamanlar dağı üzerinde bulunur. 35 dekarlık su yüzeyine sahip olan bu göl tektonik yer hareketleri sonucu meydana gelmiştir. Küçük, dairesel ve güzel manzaralı gölün etrafı çam ormanları ile kaplıdır. Doğa ve yürüyüşü sevenler için ideal bir yerdir.
Cumalıkızık, Türkiye'nin Bursa ilinin Yıldırım ilçesine bağlı bir mahalledir. Bursa şehir merkezine 11 kilometredir. Ortalama 20 dakikada ulaşım sağlanır. Uludağ'ın kuzey eteklerinde kurulmuş ve hâlen yaşayan beş Kızık köyünden biridir.
Bursa’nın bakir kalmayı başarabilmiş nadide yerlerinden biri olan Tirilye, Marmara Bölgesi’nin en gözde rotalarından. Sonbaharda oldukça keyifli bir gezi vadeden Tirilye’de, doğa ve tarihin tadını doyasıya çıkaracağınız birkaç gün geçirebilirsiniz. Tirilye’nin tarihi evleri arasında kaybolurken fotoğraf makinenizin yanında bulunmasına dikkat edin, zira göreceğiniz her bir kareyi ölümsüzleştirmek isteyeceksiniz. Bu sonbahar tercihinizi Tirilye’den yana kullanacaksanız eğer; Taş Mektep’i mutlaka görmeyi ve Çamlı Kahve’de asırlık çınar ağaçlarının bir kahve içmeyi sakın ihmal etmeyin.
Zigana, Ziğana veya Zığana, Gümüşhane ilinin Torul ilçesine bağlı bir köydür. Köyün adı Rumcanın yerel lehçesinde “Geçit” anlamına gelir.
İmroz veya İmroz Adası, resmi olarak 29 Temmuz 1970'den beri Gökçeada, Türkiye'nin en büyük adası ve Çanakkale İli Gökçeada İlçesi'nin merkezidir. Ege Denizi'nin kuzey-kuzeydoğusunda, Saros Körfezi'nin girişinde yer alır ve Türkiye'nin en batı noktasına sahiptir.
Bakir koylarıyla yazın rağbet gören adada Kaleköy, Zeytinli, Tepeköy, Bademli ve Dereköy isimli eski Rum köyleri ve birbirinden güzel manzaralar da bulunuyor.
Karadeniz’in tadını çıkarabileceğiniz bir başka yer de Çamlıhemşin. Rize’ye bağlı ilçe eylül ayında oksijen solumak ve kurak bir yazın ardından suya yakın olmak isteyenlere hitap ediyor. Sonbaharda sarı ve yeşilin binbir çeşit tonuyla benzersiz bir görüntüye kavuşan ormanların içinde yürümek, trekking yapmak, Ayder Yaylası’nda dolaşmak için çok iyi bir zaman. Bölgede kalınabilecek küçük ve güzel pansiyonlar var. Ayder Yaylası, romatizmaya iyi gelen sıcak su kaplıcalarıyla da ünlü.
Çanakkale ve Balıkesir sınırları içinde yer alan Kaz Dağları’nın en alçak yeri Edremit Körfezi’nin kuzey kıyıları, en yüksek yeri de 1774 metrelik Karataş Tepesi. Yani bölgeye gittiğinizde hem deniz, hem de orman manzarası bulacaksınız. Ege’de kışın yaprak döken ağaçların bol olması, sonbaharı rengarenk sevenler için bir avantaj. Tertemiz akan şelalelerin ardında kalan, sarı ve turuncu yapraklarla donanmış ağaçlarla karşılaşmak hoşunuza gidecek. Küçükkuyu, Akçay, Altınoluk ve Güre gibi denize kıyısı olan bölgelerde konaklamanız mümkün.
İstanbul’a bağlı Polonezköy temiz, ferah ve rahatlatıcı havası, doğal güzellikleri ve özellikle kirazıyla tanınır. Bu güzergahta ağaçlar içinde çok güzel oteller, 'kendin pişir kendin ye' mekanları, yürüyüş yolları, at binmeyi sevenler için çiftlikler, ormanlar yer alıyor. Yolculuğunuz sırasında yeşilin her tonunu görebilir, kestane ve ıhlamur ağaçlarının ön planda olduğu Saklıköy’e doğru ilerleyebilirsiniz.
İzmir’in Ödemiş ilçesinde yer alan Birgi, yüzyıllık tarihi konakları, sahip olduğu kültürel birikimi ve görülmesi gereken tarihi yapıları ile sonbaharda ziyaret edebileceğiniz rotalardan biri olarak çıkıyor karşımıza. ÇEKÜL Vakfı’nın kentlerin kültürlerini koruyarak yaşamlarını sürdürebilmeleri amacıyla yürüttüğü “7 Bölge 7 Kent” projesi kapsamında bulunan Birgi, kendine has mimarisi ile de dikkatleri üzerine çekiyor.
3 bin yıllık Assos antik kentinin kalıntılarının bulunduğu Behramkale, tarihi Osmanlı'ya dayanan eski bir köy. Sit alanı ilan edilen Behramkale'nin sokaklarından yürümek insanda sanki yüzyıllar öncesindeymiş hissi uyandırıyor.
Konaklama için köy içindeki otel ve pansiyonları tercih edebilirisiniz.
Karabük ili sınırları içerisinde yer alan Safranbolu, 1994 yılında Unesco Dünya Mirası Listesi’nde yerini aldı. Yıllara meydan tarihi konakları, şirin mi şirin sokakları, çarşısı ve 19. yüzyıl Türk toplum yaşantısını yansıtmasıyla Safranbolu, kısa zaman içerisinde görülmesi gereken değerlerimizden biri. Safranbolu’nun müzeye dönüştürülmüş tarihi konaklarını mutlaka görmeli, o gizemli sokaklarında fotoğraf makinizle kaybolmalı, çarşısında Safran çayı içmeli ve dönerken meşhur Safranbolu lokumundan kesinlikle almalısınız.
Sonbahar, MARDİN’i keşfe çıkmak için harika bir zaman. Tarihi şehrin dar ve yokuşlu ara sokaklarında gezmek, Deyrulzafaran Manastırı’nı görmek, Mardin Çarşısı’nın büyüleyici atmosferinde kaybolmak, Kasımiye Medresesi’nde güneşin batışını seyretmek için ise eylül en iyi ay. Mardin’e gidenler, doğu mutfağının lezzetlerini de tadabilir. Yemekler arasında mahlep şarabı, kuzu budundan içine badem ve sarımsak doldurularak yapılan dobo ve ekşili erik
yahnisini tatmalısınız.
Karadeniz’in önemli turizm merkezlerinden biri Uzungöl. Sonbaharda ziyaretçilerini müthiş doğal güzelliklere buluşturan Uzungöl, Trabzon’un Çaykara ilçesinde bulunuyor. Özellikle doğa aktiviteleri ve büyüleyici göl manzarasıyla ön plana çıkan bu güzel beldede; başta Haldizen Yaylası olmak üzere yaylaları keşfedebilir, göl kenarında doğa yürüyüşü yapabilir ve jeep safari ile Uzungöl’ün kalan güzelliklerini eğlenceli bir şekilde keşfedebilirsiniz.
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan, Anadolu kültürünü en iyi şekilde yansıtan, tarihi eserleri, zengin mutfağı ve sıcakkanlı insanları ile Beypazarı, Ankara’nın gözbebeklerinden biri. Bu sonbahar rotanızı Beypazarı’na çevirecek olursanız eğer, kendinizi bir masal diyarında hissetmeye hazır olun. Zira sıra sıra dizilmiş ahşap evlerin arasında kaybolacak, o lezzetli yemeklerin tadına varırken kendinizi kaybedeceksiniz. Beypazarı’nın 200 yıllık tarihi çarşısı, görülmesi gereken ilk noktalardan biri. Bununla birlikte panoramik bir fotoğraf turu da yapılması gerekenlerden. 80 katlı baklava başta olmak üzere Beypazarı’nın meşhur lezzetlerini denemeyi de ihmal etmeyin. Son olarak dönerken, leziz Beypazarı kurusundan almayı da unutmayın deriz.
Kazdağları’nın gizemli dünyasında saklı kalmış köylerden biri Adatepe. Dünya üzerinde en fazla oksijen oranına sahip 2. bölge olan Kazdağları’nın en güzel köylerinden biri olan Adatepe, sonbaharda içinizi huzurla dolduracağınız, kaliteli uykulara yatacağınız ve organik beslenmenin ne demek olduğunu anlayacağınız bir rota olacak sizler için. Adatepe’ye gittiğinizde; fotoğraf makineniz elinizde köyü turlamayı, Zeus Altarı’na çıkıp Edremit Körfezi’nin görkemli manzarasını izlemeyi ve enfes zeytinyağlarından almayı ihmal etmeyin.
Doğanın tüm saflığıyla görülebileceği, yeşilin tonları arasında huzur bulunabilecek Sapanca, Marmara'nın önemli değerleri arasında yer alıyor. Her sene birçok yerli ve yabancı turistin ziyaret ettiği bölge sahip olduğu doğal güzellikleri ziyaretçilerine sunuyor.
Günümüzde Alibey Adası olarak da bilinen Cunda Adası, eski dönemlerden kalan manastır ve kiliseleriyle, dar taş sokaklarıyla, tarihi evleriyle yaz dışında özellikle sonbaharda gidilebilecek harika bir yer.
Bozcaada, Ege Denizi’nin kuzeyinde, Çanakkale iline bağlı küçük bir ada. Türkiye’nin üçüncü büyük adası olarak Çanakkale Boğazı’nın hemen girişinde yer alıyor.
Bozcaada'nın bulunduğu coğrafyadan farklı, kendine özgü bir iklim yapısı bulunuyor. Akdeniz ikliminin etkisi altında olmakla birlikte boğazın tam çıkışında yer alması nedeniyle kuzey rüzgarlarını bolca alıyor. Bu durum nem oranının düşük olmasına ve böylece iyi üzüm yetişmesine olanak sağlıyor.
Eylül ayının insanı çektiği yerlerin başını KAPADOKYA çekiyor çünkü sonbahara özgü renkler, peri bacaları ile birleşerek harika manzaralar oluşturuyor. Sabah serinliğinde balonla tur atarak başka hiçbir yerde göremeyeceğiniz bu coğrafyayı kuş bakışı seyretmek, hayattan alınabilecek nadir zevklerden biri. Sadece bu da değil. Kızıl Çukur’da yürüyüş yapmak, güneşin batışını seyretmek, eski bir Rum mahallesi olan Sinasos ya da şimdiki adıyla Mustafapaşa’da bir yemek yiyip, aralarında Asmalı Konak dizisinin çekildiği Old Greek House’un da bulunduğu tarihi taş evleri görmek de bu gezinin güzel anlarından biri olabilir.
Nemrut Dağı, çok eski zamanlardan beri efsanelere konu olmuş, günümüzde ise dağcılık, tarih turizmi ve doğa keşfi ile ilgilenen gezginleri kendine çeken bir yer. Kommagene Krallığı tarafından kutsal olarak tanımlanmış bu dağ, benzersiz manzaraları, anıt mezarları ve sanatsal eserleri ile gezginleri Doğu’da gizemli bir maceraya çağırıyor.
Alaçatı yazın en popüler mekanlarından biri. Eylül ayının gelmesiyle birlikte bu güzel Ege kasabası, sakin bir beldeye dönüşüyor. Arnavut kaldırımlı sokaklar, cumbalı taş binalar, yel değirmenleri ve rüzgar güllerinin tadını çıkarmak için sonbahar aylarından daha iyi zaman bulunamaz. Tarihi dokusu talana uğramamış bu şirin kasabada Ege yemeklerinin tadına varabilirsiniz.
İstanbul'un geriye kalan en önemli yeşil alanlarından biri Belgrad Ormanı. Doğal oluşum olması dolayısıyla da tam bir hazine niteliğinde bu şehirde yaşayanlar için. Şehrin köşesinde gizli kalmış yeşil bir dünya burası. Mesire yerleri, su kemerleri, doğal yaşamı ve huzurlu ortamı ile Belgrad Ormanı Sarıyer'de, İstanbulluların nefes almak için uğradıkları kaçış noktalarından biri.
Bursa’nın son yıllarda meşhur olmaya başlamış en güzel adacıklarından biri. Uluabat Gölü üzerinde bulunan ada, incecik bir köprü ile ana karaya bağlı. Ufacık bir ada olan Gölyazı aslında tamamı yarım saatte gezilebilecek kadar küçük ama tarihi ve doğal güzelliği o kadar güzel ki incelemeye, bakmaya doyamadığınız bir manzaraya sahip. Bir dönem Apollon Krallığı’na başkentlik yapmış bu güzel köy, Osmanlı döneminde Rum balıkçı köyü olarak biliyormuş. Sonbahar gezilecek yerler listesinin en güzel adreslerinden olan Gölyazı’da hafta sonu kahvaltısı yapmak isterseniz göl kenarındaki salaş, güzel kahveleri tercih edebilirsiniz. Bursa Nilüfer ilçesine bağlı olan Gölyazı İstanbul’a 2 saat 40 dk uzaklıkta konumlanıyor. Sonbaharın tadını doyasına çıkarmak ve stresten uzak bir hafta sonu geçirmek için Bursa biletlerinizi hazırlayabilirsiniz.
İstanbul’un orta yerinde, Belgrad ormanlarının içerisinde muhteşem bir arboretum var, Atatürk Arboretumu. Arboretum, bilimsel araştırmalar ve gözlemler için oluşturulan ağaç koleksiyonlarıdır. Atatürk arboretumu ise, 256 hektarlık bir alanda muhteşem manzaralar eşliğinde yaşamını sürdürüyor. İstanbul’a dışarıdan geldiyseniz ya da hafta sonunuzda bir günü muhteşem ağaç ve göl manzaralarıyla geçirmek isterseniz Atatürk Arboretumunu ziyaret etmelisiniz.
Sülüklügöl Tabiat Parkı Bolu Mudurnu ilçe sınırları içinde Mudurnu'ya 50 km uzaklıkta bulunmaktadır. Günümüzden yaklaşık 300 yıl önce heyelan sonucu oluşan göl Milli Parklarca koruma altındadır ve el değmemiş bir güzelliğe sahiptir. Göle adını veren sülükler ise artık gölde bulunmamaktadır.
Şile Karamandere Köyü sınırları içerisinde bulunan Saklı Göl, yapay bir baraj gölü. Doğası ve hemen yanı başındaki işletmesi ile birçok İstanbullu için hafta sonu kaçış noktalarından biri olan bu güzel yer; yürüyüşte ve güzel bir kahvaltıdan keyif alabilecek birçok doğaseverin uğrak yerlerinin başında gelmektedir. Göle ulaşmak için girilen yolda köylülerin açmış olduğu ve doğal ürünlerin yer aldığı tezgâhlar ve küçük gözleme durakları ise tüm gününü burada geçirip biraz alışveriş yapmak isteyenler için de güzel bir sürpriz olacaktır.
Orman, dağ ve akarsu bileşiminin meydana getirdiği bir ekosistem olup, doğal yapısı, bozulmamış görsel ve fiziksel peyzaj değerleri, zengin doğa manzarası, bitki örtüsü, faunası ve sarı ve yeşilin tüm renklerini barındıran asırlık çınar ağaçları ile Belemedik Vadisi, günü birlik tatil, doğa ve fotoğraf tutkunları için eşsiz bir yerdir.
Düzce sınırları içerisinde merkez ilçesine bağlı Uğurköyü yakınlarında bulunan Torkul Yaylası Marmara Bölgesi'nin en dikkat çekici doğal güzelliklerinden bir tanesidir. Ülkemizde yeşilin ve temiz havanın en harika kaynaklarını sınırları içerisinde barındıran Düzce; Torkul Yaylası ve göleti sayesinde yılın büyük bir bölümünde insanların akın ettiği bir merkez olmayı başarır.
Deniz kenarında konumlanmış çok şirin bir balıkçı kasabası olan Amasra, samimiyeti ve sıcaklığıyla ilk andan sizi saran bir belde. Kıyısında yer alan balıkçılarla eşsiz lezzetleri de sunan Amasra’ya geldikten sonra ilk olarak dikkatinizi çarşıda yer alan çeşit çeşit oyuncaklar çekecektir.
Ahşap işçiliğinin hakim olduğu bölgede, el emeği olan bu oyuncaklardan hatıra için ya da hediyelik olarak alabilirsiniz. Amasra’da balık lokantaları da zengin menü ve çeşitlerinin yanında bir o kadar da ekonomik. Kalkan tava, enfes ara sıcaklardan kalamar tava, midye ve Amasra salatası, uzun süreli bir mola verdirecek cinsten tatlara sahip.
Yaylada bulunan yayla göleti ortamla bütünlük arz ederek buraya olan ilgiyi arttırmakta, dağdan çıkan kaynak sularıyla beslenen gölette; aynalı sazan, kadıncık ve Hollanda Sarısı gibi balık türleri yaşamakta olup gölette olta balıkçılığı yapma imkanı vermektedir.
Fenerbahçe Spor Kulübü tarafından hizmete açılan Topuk Yaylası Tesisi dört bir yanı yemyeşil ağaçlar ile çevrili, UEFA standartlarına uygun özellikleri ile spor ve eğlence aktiviteleri için pek çok imkan sunmaktadır.
Longoz ormanı deyince akla gelen ilk yer aslında İğneada. Öyle güzel bir doğası var ki hayran kalmamak imkânsız! Akarsuları, dereleri, gölleri ve sımsıkı ağaçlarıyla İğneada mutlaka görülmesi gereken yerlerin başında geliyor. Sonbahar mevsiminde ormanın üstünü kaplayan sarı yapraklar, ılıman rüzgâr ve berrak bir deniz İğneada’nın en güzel hali. İğneada mutlaka konaklanması gereken bir yer. Camp yapabilir, bungalov evlerde kalabilir veya butik otel gibi küçük işletmeleri tercih edebilirsiniz.
Söke ovası 2000 yıl kadar önce denizdi, burada büyük bir körfez vardı. Büyük Menderes ırmağının getirdiği alüvyonlar körfezi duldurdu ve ova haline getirdi. Bugünkü Bafa Gölü denizden bir parça olarak arada kaldı.
Gölün sığ yapısından dolayı, birçok kuş türüne ev sahipliği yaptığı bilinmektedir. Özellikle kuş türleri, üreme ve barınma ihtiyaçları için ilkbahar ya da sonbahar ayları Bafa Gölü'nü tercih etmektedir. Ekolojik çeşitlilik gölün yüzeyinde çok olduğu gibi, içinde de aynı şekilde yer almaktadır.
Aladağlar Türkiye’nin Alpleri olarak da anılan bir dağ silsilesidir. Dağlık bir coğrafya olan bu bölgenin göze çarpan özellikleri arasında, yüksek dorukları, sunduğu çeşitli aktivite olanakları ve buradaki biyoçeşitlilik yer alır. Bu özellikleri ile Aladağlar şüphesiz ki Türkiye’nin görkemli ve kesinlikle görülmesi gereken coğrafyalarından biri olarak karşımıza çıkar. Aladağlar’ın dağlık ve yüksek coğrafyası ise onu Türkiye’de dağcılık faaliyetlerinin gerçekleştirildiği en önemli bölgelerden biri haline getirir.
Özellikle sonbahar aylarında gezmek, görmek, dinlenmek, fotoğraf çekmek, yılın belirli zamanlarında sportif olta balıkçılığı, bisiklet turu ve piknik yapmak amacıyla yoğun ziyaretçi akınına uğrayan Gölcük Tabiat Parkı, Bolu'nun en önemli turistik merkezlerinden biridir.
Kazdağı eteklerinde Adatepe ile birlikte başka bir eski yerleşim yeri de Yeşilyurt. Eski ismi Büyük Çetmi olan 90 haneli köyün 200 kişilik nüfusu var. Tıpkı Adatepe’de olduğu gibi, Yeşilyurt’un eski taş evleri, dışarıdan gelenlerin, hatta yabancıların gözdesi.
Köy halkının çoğunluğu Yörük. Yörükler çoktan göçerliği unutmuş. Yörenin haklı şöhreti olan zeytincilikle geçiniyorlar. Küçükkuyu’dan sadece 3 km uzaklıktaki köyün temiz ve dinlendirici havası, özellikle orta ve üst yaş konukları cezbediyor. Köyde konaklama olanağı da var. Off-road meraklıları ve avcılar için de tavsiye edilir.
Odunpazarı Evleri, Eskişehir'in ilk yerleşim yerini oluşturan Odunpazarı semtindeki Osmanlı Dönemi'nden kalma tarihi evlerdir. Safranbolu, Beypazarı, Göynük gibi yerlerdeki mimari özellik ve motifleri taşırlar. UNESCO dünya mirası listesindedir.
Osmanlı örneklerini koruyan kent, kıvrımlı yolları, çıkmaz sokakları, ahşap süslemeli bitişik düzenli, cumbalı evleri ile örf, adet ve geleneklerini koruyarak bir bütün olarak günümüze kadar gelmiştir.
Hasankeyf tarihi antik döneme kadar dayanmaktadır. Hasankeyf; Diyarbakır ve Cizre şehirleri arasında önemli bir kara ve su yolu güzergahında olup, savaşların olmaması ve ticaret yollarının burdan geçmesi bir yerde Hasankeyf’i kültürleri kavşak noktası haline getirmiştir.
Van Gölü'ndeki Akdamar Adası ve burada bulunan Anıt Müze, her yıl çok sayıda yerli ve yabancı turisti ağırlıyor. Akdamar Adası, Türkiye'nin Van ve Bitlis illeri arasında bulunan Van Gölü'nün içinde yer alan ikinci büyük adadır.
Kapadokya‘nın en önemli ve popüler gezi yerlerinden birisi olan Ihlara Vadisi, yaklaşık 100 metre derinliğinde ve 10 km. uzunluğunda, son derece etkileyici ve güzel bir kanyon. Yakınındaki Hasan Dağı’ndaki volkanik aktiviteler, püsküren lavlar ve Melendiz nehrinin binlerce yıllık aşındırması ile oluşmuş. Aksaray ilinin Güzelyurt ilçesine bağlı Ihlara Kasabası’nda bulunuyor.
Döneminde buradaki yaşama ait pek çok ize rastlayacağınız bu bölgede doğal yollarla oluşmuş ve insan eliyle kayalara oyulmuş birçok manastır, kilise, yerleşim yeri ve peri bacaları göreceksiniz. Ihlara Vadisi yalnızca fantastik doğal oluşumlar ile değil, aynı zamanda muhteşem doğal güzellikleri ile de yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.
Deniz kenarında konumlanmış çok şirin bir balıkçı kasabası olan Amasra, samimiyeti ve sıcaklığıyla ilk andan sizi saran bir belde. Kıyısında yer alan balıkçılarla eşsiz lezzetleri de sunan Amasra’ya geldikten sonra ilk olarak dikkatinizi çarşıda yer alan çeşit çeşit oyuncaklar çekecektir.
Ahşap işçiliğinin hakim olduğu bölgede, el emeği olan bu oyuncaklardan hatıra için ya da hediyelik olarak alabilirsiniz. Amasra’da balık lokantaları da zengin menü ve çeşitlerinin yanında bir o kadar da ekonomik. Kalkan tava, enfes ara sıcaklardan kalamar tava, midye ve Amasra salatası, uzun süreli bir mola verdirecek cinsten tatlara sahip.
Tabiatı koruma alanı olan Ballıkayalar Vadisi, Gebze ilçesi sınırları içindeki Tavşanlı Köyü yakınlarında bulunmaktadır. Adını bölgedeki büyük bir mağarayı kovan olarak kullanan arıların, buralarda peteklerini ve ballarını yapmaları sonucu aldığı söylenmektedir. Kara kovan balı olarak bilinen bu baldan dolayı zamanla bölge bal mağaraları, ballı mağaralar, bal kayaları ve ballı kayalar olarak farklı şekilde anılmaya başlanmıştır.
Burası aynı zamanda Türkiye’de kaya tırmanışının başladığı yer olarak kabul ediliyor. İlk kez 1970’li yıllarda kullanılmaya başlanan tırmanış rotaları, bugün de pek çok üniversite ve dağcılık kulüplerinin hatta arama kurtarma ekiplerinin antrenman yaptığı yerlerden. Bölgede çeşitli yürüyüş parkurları ve tırmanış noktaları bulunmaktadır. Ayrıca tırmanış için müsait kayalık bölgeleri dağcılar için harika bir nokta oluşturuyor.
Prens Adaları olarak adlandırılan adaların içerisinde en büyüğü olan Büyükada, İstanbul’un en turistik yerlerinden biridir. Rengarenk begonvillerle donatılmış sokaklarında bisiklet sürmek, tarihi köşklerini yakından keşfetmek, masmavi plajlarında yüzmek… Tüm doğal güzelliklerinin yanı sıra kültürel ve mimari dokusuyla da her zaman ziyaretçileri etkisi altına almayı başarıyor.
Türkiye’deki tek parça halindeki en büyük longoz ormanı şüpheniz ki Acarlar Longozu. Sakarya’da bulunan Acarlar Longozu, İstanbul’a 2,5 saat uzaklıkta bulunuyor. Sakarya doğasıyla oldukça meşhur bir bölge ancak sadece longoz ormanını görmek için 2,5 saat yolculuk yapmak gereksiz olacaktır. Acarlar Longozu koruma altında olduğu için sadece belirli bir ahşap platformda gezmeniz mümkün. Acarlar Longozunu görmeye geldiğinizde mutlaka Sakarya’daki gezilecek diğer yerleri de planınıza dahil etmeyi ihmal etmeyin.
böyle yerleri görüncede, sonbaharı sevesim geliyor arkadaş😍
ankara hariç hepsi güzel yerler.
2-39 a aynı görseli koyup birine Gölcük birine Abant gölü demişsiniz fotoğraf Gölcük gölüne ait