Son Yüzyılın En Karanlık ve Kan Dondurucu Seri Cinayet Vakası: Atlanta Çocuk Cinayetleri

1979 yılının ortasında, Amerika'da henüz 14 yaşlarındaki 2 adet çocuk gizemli bir şekilde ortadan kaybolur.

Edward Hope Smith ve Alfred Evans adlı bu çocukların kaybolmaları arasında 4 günlük bir zaman vardır. İkisinin de cansız bedeni kısa bir süre sonra ormanlık bir alanda bulunur. Edward'ın sırtının üst kısmında silah yarası vardır.

Bu korkunç iki cinayetin, yüzyılın en ünlü seri katliamlarından birinin habercisi olduğundan henüz kimsenin haberi yoktur.

Bu cinayetlerden 1,5 ay sonra, yine 14 yaşında bir çocuk olan Milton Harvey kaybolur. Olay esnasında sarı bisikletiyle annesinin yanına gitmekte olan Milton'ın cansız bedeni bir hafta sonra Atlanta'nın ıssız bir bölgesinde bulunur.

Cinayetlerin birbiriyle ilgili olduğu artık tüm yetkililerin farkında olduğu bir gerçektir.

Fakat bunu bilmek, cinayetleri durdurmaz. Yine bir buçuk ay sonra, bu sefer 9 yaşındaki bir çocuk olan Yusuf Bell, market gitmekte olduğu sırada kaybolur. Görgü tanıklarından biri, Yusuf'un mavi bir arabaya bindiğini gördüğünü söyler. Bedeni iki hafta sonra terk edilmiş bir ilkokul binasının bahçesinde bulunur. Kafasına iki darbe aldığı tespit edilen küçük çocuğun ölüm nedeni ise boğulmadır. İlk etapta ekipler bu cinayeti, diğer 3 cinayetle bağlantılı olarak görmez.

Bu cinayetlerin ardından ortalık bir süreliğine durulur.

Bu sefer 4.5 ay sonra, katil ilk kez bir kız çocuğunu hedef alır ve 12 yaşındaki Angel Lenair, 1980'nin Mart ayında ortadan kaybolur. En son bir arakadaşının evinde televizyon izlerken görülen küçük kızın bedeni 6 gün sonra ormanlık bir alanda bulunur. Elleri bir elektrik kablosuyla bağlanmış olan kızın ölüm nedeni boğulmadır.

Küçük kızın bedeni bulunduktan bir gün sonra, bu sefer 11 yaşındaki Jeffrey Mathis kaybolur.

Aylar sonra bir görgü tanığı ortaya çıkar ve küçük çocuğu mavi bir arabaya binerken gördüğünü ve arabada biri koyu, biri açık tenli iki adam olduğunu söyler. Mathis'in bedeni 11 ay sonra ormanlık bir alanda bulunur.

İki aylık bir sürenin ardından katil tekrar cinayetlerine devam eder, hem de hiç olmadığı kadar sık şekilde.

Amerika çapında kırmızı alarm verilmesine sebep olan katilin bu seferki hedefi ise 14 yaşındaki Eric Middlebrooks'tur. En son evde bir telefona cevap veren ve acil şekilde evden çıkıp bisikletine atlayan Eric'i bir daha gören olmamıştır. Cansız bedeni ise bisikletiyle birlikte Atlanta'daki bir barın arka garajında bulunur. Göğsünde ve kolunda bıçak yaraları vardır, ölüm nedeniyse ise kafasına aldığı bir darbedir. Kaybolmadan birkaç hafta önce Middlebrooks, bir hırsızlık davasında üç kişinin aleyhine tanıklık etmiştir.

Hemen iki hafta sonra, 12 yaşındaki Christopher Richardson bölgedeki bir havuza giderken kaybolur.

Küçük çocuğun bedeni aylar sonra anca bulunabilir; üstelik yanında bir çocuk cesedi daha vardır. Ceset, Richardson'dan daha sonra kaybolan Earl Terrell'a aittir.

Bir hafta sonra bu sefer 7 yaşındaki Latonya Wilson, evinden kaçırılır. Bir görgü tanığına göre kaçıranlar iki erkektir. Erkeklerden biri apartmanın camından içeri girip Wilson'ı yakalar, daha sonra otoparkta bekleyen adama seslenir. Latonya'nın cansız bedeni aylar sonra sonra etrafı çitlerle çevrili bir alanda bulunur, ancak geriye sadece kemikleri kalmıştır.

Latonya'dan sadece 1 gün sonra, 10 yaşındaki Aaron Wyche kaçırılır.

Wyche en son içerisinde 1 ya da 2 adamın bulunduğu mavi bir Chevrolet'e binerken görülmüştür. Wyche'ın bedeni bir gün sonra bir köprünün aşağı kısmında bulunur. Ölüm nedeni köprüden düşüş nedeniyle boynunun kırılması sonucu nefes alamamadır.

35 yıl sonra bugün bile konuşulması dahi dehşet veren bu cinayetlerin ardı arkası kesilmez, herkes panik içerisindedir.

1 ay sonra Temmuz ayında, Anthony Carter ve Earl Terell adlı iki çocuk daha öldürülür. Ağustos ve Kasım arasındaysa 5 çocuk daha kaçırılarak katledilir. Aralık'ta bilinen bir cinayet yoktur.

Tüm kurbanlar Afro-Amerikan çocuklardır ve her biri 7-14 yaş arasındadır; çoğu boğularak öldürülmüştür.

1981 yılına gelindiğinde cinayetler tekrar işlenmeye başlar.

Ocak'ın 3'ünde Lubie Geter adlı bir çocuk kaçırılır, 1 ay sonra cansız bedeni bulunur. Geter'in arkadaşı olan Terry Pue da Ocak ayında kaybolur. Kimliği belirsiz bir kişi telefon ederek cesedin yerini söyler. İlginç olan bir başka bilgiyse, Terry Pue'nun ilk iki kurbandan biri olan Edward Smith ile aynı apartmanda yaşamış olmasıdır.

Şubat ayında 2, Mart ayında ise 4 cinayet daha işlenir. Mart ayındaki cinayetlerden birinin özelliği, ilk defa yetişkin birinin öldürülmüş olmasıdır (Eddie Duncan). Nisan'da bir çocuğun yanı sıra, eski suçlu olan iki yetişkin daha öldürülür.

Mayıs'ta iki cinayet daha olur, son kurban 27 yaşındaki Nathaniel Carter'dır.

Chet Dettlinger adlı bir dedektif, bilinen tüm kurbanların yaşadıkları yerleri inceler.

Bulgularına göre tüm kurbanlar, hemen hemen aynı yerlerde yaşamışlardır. Bu yerler Memorial Drive ve çevresindeki 11 büyük caddeyi kapsayan bir alandır.

Bu sırada medyanın baskısı da giderek artmaktadır, katilin bulunması yönünde FBI sıkıştırılır.

Bu sırada FBI da gizli bir şekilde bir tahmin yapar ve katilin sonraki kurbanını kanıtları yok etmek için bir akarsuya atacağı yönünde bir öngörüde bulunur. Bölgedeki köprülerin neredeyse tamamında polis ekipleri gizli şekilde konuşlanır ve günlerce beklerler.

22 Mayıs 1981'de, bir köprünün altındaki su birikintisinden bir ses duyulur.

O esnada polislerden biri, köprü üzerindeki beyaz bir Chevrolet'in u dönüşü yaparak uzaklaştığını görür. İki polis arabası köprünün hemen yakınlarında şüpheli aracı durdurur ve arabanın içerisindeki 23 yaşındaki Wayne Bertram Williams'ı sorguya çeker. Williams, fotoğrafçı olduğunu ve aracın ailesine ait olduğunu söyler. Evinin yakındaki bir kasabada olduğunu, o esnada da Cheryl Johnson adlı bir şarkıcının yanına gittiğini söyler. Arabasının araştırılmasına izin verir ve sonrasında serbest bırakılır. Hatta daha sonra evinde basın mensuplarına röportaj bile verir.

Williams'ın görülmesinden 2 gün sonra, aracının görüldüğü köprünün altından geçen nehirde bir ceset bulunur.

Bu cesedin, dedektiflerin duyduğu sesin kaynağı olduğu anlaşılır. Bu durum, Williams'ı iyice şüpheli hale getirir. Dahası Williams, polislerin gizli konuşlanmaları başladığından beri herhangi bir köprüde aracını durduran tek kişidir ve hatta dedektifler nehirde ses duyduktan hemen sonra görülmüştür. Kendisiyse aracını durdurmadığını iddia eder.

Yine de tüm kanıtlar Williams'ın aleyhinedir.

Arabasından toplanan fiber kalıntıları, kurbanların üzerinde bulunanlarla uyumludur. Üstelik Williams'ın görünüşe de tariflere uymaktadır. Bunlar da yetmezmiş gibi Williams, pek çok Afro-Amerikan çocukla iletişime geçtiğini itiraf etmiştir. Bahane olaraksa onları müzik seçmelerinde kullanabilmek için dinlediğini söylemiştir.

Bunlar dışında bir görgü tanığı Williams'ı son kurban olan Nathaniel Cater ile, Cater'ın öldüğü gün el ele gezerlerken gördüğünü söyler.

Tüm bunların ardından Williams tutuklanır.

Tutuklama haberinin ardından FBI'dan John E. Douglas, Williams'ın çocuk cinayetleriyle ilişkilendirilen katilin dış görünüşüne bir hayli uyduğunu söyler. Bu durum medyada FBI'ın Williams'ı resmen suçlu ettiği şeklinde yorumlanır. FBI direktörü bir açıklama yaparak resmi bir durum olmadığını söyler ve John Douglas'ı açıklamasından ötürü kınadığını belirtir.

Tüm duruşmaların ardından Williams tüm cinayetler arasından sadece iki tanesi için resmen suçlu bulunur.

Davalar yeniden yeniden açılsa da Williams'ın çocuk cinayetleriyle alakalı olduğu bir türlü ispatlanamaz. En son 2004'te, DeKalb County bölgesi civarında öldürülmüş 5 çocuğun katiline dair tekrar soruşturma açılır; ancak sonuç elde edilemez. Yetkililerden biri tüm çocukları Williams'ın öldürmediğini düşündüğünü ve olayın görünenden daha karanlık olduğunu söyler. Bu durum ortada gizli bir örgütün veya kültün olup olmadığını düşündürtür. John E Douglas adlı bir suçlu profili uzmanı da aynı şekilde birden fazla katilin olduğunu ve yetkililerin bunların kim olduğu hakkında bilgisi olduğunu ama olayın üstünü örttüğünü söyler.

Williams bugün hala masum olduğunu belirtmektedir.

Yapılan hiçbir test Williams'ın suçsuz olduğunu ispatlamamıştır, fakat çocukların cinayetlerinden %100 ihtimalle suçlu olduğunu gösteren herhangi bir test sonucu da elde edilememiştir. Ayrıca Williams yakalandıktan sonra cinayetler de tamamen durmuştur.

Özetle, çocuk cinayetleri pek çok katilin dahil olduğu bir örgütün işi miydi, Williams bu örgütten bağımsız mıydı, yoksa dahil miydi, yoksa ortada bir örgüt yok muydu, çocukların katili Williams mıydı, başka biri miydi, bu soruların cevapları hakkında hala kesin bir bilgi ortada yok.

Bilinen tek şeyse, günümüzden 35-40 sene önce Atlanta'da, yüzyılın en korkunç cinayetlerinin küçücük çocukları hedef alarak herkese dehşet saldığı...

Popüler İçerikler

İstanbul Bağcılar ve Ataşehir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü Okullarda Yılbaşı Kutlamasını Yasakladı!
151 Gündür Oğlu Fatih'i Arayan Baba Esra Erol'a "Bulamıyorsan Müge Anlı'ya Çıkalım" Deyince Ortalık Karıştı
Sosyal Medyada Süren Öğretmenlik Tartışması: Az Çalışıp Çok mu Maaş Alıyorlar?
YORUMLAR
19.02.2017

emojıler de kı , gulucugu secenlerın mantıgını anlamak ıstıyorum. Neye gulduklerını cok merak edıyorum. Kansız orospu cocukları sanırım.

19.02.2017

bu tarz içeriklere emoji koymasanız iyi olacak gülücük alkış ve kalp koyulması kötü bir şey

19.02.2017

ben ilk irkçı cinayetiolduğunu düşündüm o yüzden beyaz birinin ola bileceyi aklıma geldi afro amerikan birinini görünce şaşırdım

SEN DE YORUMUNU PAYLAŞ